Translation of "Herido" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Herido" in a sentence and their turkish translations:

- Nadie resultó herido.
- Nadie salió herido.

Kimse yaralanmadı.

Estoy herido.

Ben yaralıyım.

Tom fue herido.

Tom incindi.

Fue gravemente herido.

O kötü bir şekilde yaralandı.

Tom está herido.

Tom yaralandı.

¿Alguien está herido?

Yaralı var mı?

¿Tom está herido?

Tom yaralı mı?

¿Has resultado herido?

Yaralandın mı?

¿Está gravemente herido?

Kötü yaralandın mı?

Estoy gravemente herido.

Kötü incindim.

El niño resultó herido.

Çocuk incindi.

¿Alguien más resultó herido?

Başka kimse yaralandı mı?

- ¿Estás herido?
- ¿Estás herida?

Canın yandı mı?

Me has herido mucho.

Beni çok incittin.

Nadie más resultó herido.

Başka hiç kimse yaralanmadı.

Afortunadamente, nadie resultó herido.

Allahtan, kimse yaralanmadı.

Ningún canadiense resultó herido.

Hiçbir Kanadalı yaralı değildi.

Nadie ha resultado herido.

Kimse yaralanmadı.

Un cervatillo estaba herido,

Küçük bir geyik yavrusu yaralanmıştı

Nadie ha sido herido.

Kimse yaralanmadı.

Barney fue gravemente herido.

Barney ağır şekilde yaralandı.

Nadie más salió herido.

Başka hiç kimse yaralanmadı.

- Por suerte, ninguno de los pasajeros resultó herido.
- Afortunadamente, ningún pasajero resultó herido.
- Afortunadamente ninguno de los pasajeros salió herido.

İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.

Fue herido en la guerra.

O, savaşta yaralandı.

Ellos no me han herido.

Bana zarar vermediler.

Alguien quizás podría resultar herido.

- Birisi zarar görebilir.
- Birisinin canı yanabilir.

¿Cuánta sangre perdió el herido?

Yaralılar ne kadar kan kaybetti?

Lamento haber herido a Tom.

Tom'u incittiğim için üzgünüm.

Lleve al herido al hospital.

Yaralıyı hastaneye taşıyın.

Alguien más podría resultar herido.

Başka biri yaralanabilir.

Tom parece no estar herido.

Tom zarar görmemiş görünüyor.

Tom se ve realmente herido.

Tom gerçekten kırgın görünüyor.

Afortunadamente, no hubo ningún herido.

Neyse ki, kimse yaralanmadı.

¿Qué te sucedió? ¿Estás herido?

Sana ne oldu? Yaralı mısın?

Tom no estaba ni herido.

Tom incinmemişti bile.

Tom nunca ha estado herido.

Tom hiç yaralanmadı.

- Por suerte, ninguno de los pasajeros resultó herido.
- Afortunadamente, ningún pasajero resultó herido.

İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.

Él fue herido por una bala.

O, bir kurşun tarafından yaralandı.

Él fue herido en la cabeza.

O, kafasından yaralandı.

Puede que haya herido sus sentimientos.

Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

Tom fue herido en un robo.

Tom bir soygunda yaralandı.

Tom no fue herido de gravedad.

Tom ağır yaralı değildi.

Él fue herido en un robo.

O bir soygunda yaralandı.

El soldado herido apenas podía caminar.

Yaralı asker güçlükle yürüyebiliyordu.

Sólo quiero que nadie sea herido.

Sadece herhangi birinin yaralanmasını istemiyorum.

Muéstreme su brazo herido, por favor.

- Lütfen yaralı kolunu bana göster.
- Lütfen bana yaralı kolunu göster.

El conductor del autobús resultó herido.

Otobüsün şoförü yaralandı.

¿Están seguros que nadie está herido?

Kimsenin yaralanmadığından emin misiniz?

Él resultó herido en el accidente.

O, kazada yaralandı.

En caso del leopardo indio, sales herido.

Hint parsı söz konusu olduğunda yaralanırsınız.

Con algún herido, que se descuidó y...

Bazıları yaralandı, sonra iyileşti.

El soldado fue herido en la pierna.

Asker bacağından yaralandı.

El soldado yacía herido en el suelo.

Asker yerde yaralı yatıyordu.

Yo he herido sus sentimientos a propósito.

Bilerek onun hislerini incittim.

- Lamento haberte hecho daño.
- Lamento haberle herido.

Seni incittiğim için üzgünüm.

No eres el único que fue herido.

Yaralanan tek kişi sen değilsin.

Él resultó herido en un accidente automovilístico.

O, bir araba kazasında yaralandı.

El herido se curó en tres días.

Yaralı adam üç gün içinde iyileşti.

Me pregunto si habré herido sus sentimientos.

Onun duygularını incitip incitmediğimi merak ediyorum.

Él quedó gravemente herido en el accidente.

O, kazada ağır yaralandı.

- Afortunadamente ningún pasajero se lastimó.
- Por suerte, ninguno de los pasajeros resultó herido.
- Afortunadamente, ningún pasajero resultó herido.

Neyse ki yolculardan hiçbiri yaralanmadı.

Pero ve a su hijo herido inmediatamente después.

ama hemen ardından yaralanmış çocuğunu görüyor.

Cuál es la pena que te ha herido

Nedir seni yaralayan acı

Tom resultó herido en un accidente de tráfico.

Tom, bir trafik kazasında yaralandı.

Él quedó muy herido por sus crueles palabras.

Onun acımasız sözleriyle çok yaralandı.

¿Tom salió herido en el accidente de ayer?

Tom dün kazada yaralandı mı?

Haz lo que digo y nadie saldrá herido.

Söylediğim gibi yap, ve kimse incinmeyecek.

El trabajo duro nunca ha herido a nadie.

Zor iş kimseyi incitmedi.

Creo que tengo suerte de no estar herido.

Sanırım incinmediğim için şanslıyım.

Tom resultó herido en un accidente de coche.

Tom bir araba kazasında yaralandı.

Él resultó herido en el accidente de tráfico.

Trafik kazasında yaralandı.

De los hombres de Davout murió o resultó herido.

adamından biri öldürüldü ya da yaralandı.

Rivoli, resultó herido dos veces y ascendió a coronel.

Rivoli'de üstünlükle liderlik etti , iki kez yaralandı ve Albay'a terfi etti.

herido de muerte, fue evacuado del campo de batalla.

Ölümcül yaralı, alan.

Tom fue gravemente herido en un accidente de tráfico.

Tom bir trafik kazasında fena halde yaralandı.

¡Tenemos que llevarle urgentemente al hospital, está gravemente herido!

Onu acilen hastaneye götürmeliyiz, o ağır yaralı!

Fue herido de gravedad una vez y capturado una vez.

bir kez ciddi şekilde yaralandı ve bir kez yakalandı.

- No quisiera que resultaras herido.
- No quisiera que salieras lastimada.

Ben senin yaralanmanı istemiyorum.

- Le hirieron en la batalla.
- Fue herido en la batalla.

O, savaşta yaralandı.

Dice que resultó herido porque el leopardo estaba irritado y excitado.

Parsın sinirli ve heyecanlı olduğu için kendisini yaraladığını söylüyor.

El soldado estaba herido en la pierna y no podía moverse.

Asker bacağından yaralanmıştı ve hareket edemiyordu.

El propio mariscal resultó herido cuando su caballo moribundo rodó sobre él,

Mareşal, ölmekte olan atı onun üzerinden geçtiğinde yaralandı,

Ataques en Krasny y en Smolensk, donde fue herido en el cuello.

- Krasny'de ve Smolensk'te boynundan yaralandığı saldırılara öncülük etti.

Del batallón resultó herido, aunque se elogió la conducta del propio Soult.

Soult'un kendi davranışları övülse de, taburun yarısı zayiat verdi.

El médico hizo todo lo que pudo por salvar al chico herido.

Doktor yaralı çocuğu kurtarmak için çok çalıştı.

Puede que haya herido tus sentimientos, pero esa no era mi intención.

Belki senin duygularını incittim ama benim amacım o değildi.