Examples of using "Préférable" in a sentence and their turkish translations:
Keyif, mutluluktan fazlasını hedeflemekten daha güzeldir.
- En iyisi şimdi hareket edeyim.
- Sanırım şimdi hareket etsem daha iyi olur.
Seninkinin daha iyi olduğunu düşünüyor musun?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapsam daha iyi olur?
Bugün gelmesen iyi olur.
Ama evde kalmak daha iyidir.
Deli olmak sıkılmaktan iyidir.
Bahsetmemek en iyisi.
Pazartesi günü oraya gitsen iyi olur.
Avukatından tavsiye alsan iyi olur.
Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.
Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.
Daha çok kitap okusan daha iyi olur.
Araba sürmesen iyi olur.
Evde kalmak dışarı çıkmaktan daha iyidir.
Bir uzmanla konuşmamız en iyisidir.
O toplantıya katılmazsak daha iyi olur.
Bazen bir şey söylememek daha iyidir.
Ona onun hakkında bir şey söylememek daha iyi.
Ve eğer bir boa yılanı ile yüzleşmek daha iyi diyorsanız "Sol"a tıklayın.
Kaybolmaktansa geri dönmek daha iyidir.
Sulandırılmış bir uzlaşma önergesi hiç yoktan daha iyidir.
Eğer onu söylemeseydin daha iyi olurdu.
Tiyatro yerine sinemaya gitmemiz daha iyi olmaz mı?
Utanç içinde yaşamaktansa onurlu ölmek daha iyidir.
Sana daha sonra yerine şimdi söylemenin daha iyi olabileceğini düşünüyordum.
Uluslararası aramaları kişiden kişiye yapmak en iyisidir.
İlk randevuda, hassas konulardan uzak durmak en iyisidir.
Bazen sessiz kalmak daha iyidir.
Bugün evde kalmak daha iyi olurdu.
Bence ölüm utanca tercih edilir.
- Her an aşırı yağmur başlayacak gibi görünüyor. Şemsiye alsan iyi olur.
- Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.
Tek kullanımlık yemek çubuklarını kullanma yerine yemek yemek ve daha sonra yıkamak için plastik yemek çubuklarını kullanmak en iyisi.
Herkesin kendi düşüncesini söyleme hakkı vardır. Bununla birlikte, bazen o fikrin ne olduğunu kimseye söylememek daha iyidir.
Nefret ettiğin bir şeyde başarılı olmaktansa sevdiğin bir şeyde başarısız olmanın daha iyi olduğunu içtenlikle düşünüyorum.