Translation of "élever" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "élever" in a sentence and their turkish translations:

J'ai deux enfants à élever.

Bakacak iki çocuğum var.

Élever un bébé est un travail difficile.

Bir bebek yetiştirmek zordur.

Il a appris à élever du bétail.

O, nasıl sığır yetiştireceğini öğrendi.

Ses mots devraient vous élever, pas vous briser.

Kelimeleri sizi kuvvetlendirmeli, moralinizi bozmamalı.

Mais si nous commencions à élever les enfants différemment,

ama çocuklarımızı daha farklı yetiştirirsek,

Ce serait un bon endroit pour élever des enfants.

Bu, çocukları yetiştirmek için iyi bir yer olurdu.

Parce que nous allons les élever pour qu'ils découvrent leur potentiel,

Çünkü onları bireysel potansiyellerini tanıyacak şekilde yetiştiriyoruz,

Mais nous pouvons toujours nous accorder sur comment élever un être humain -

ama daima anlaşabileceğimiz şey nasıl insan yetiştireceğimiz.

Les gens ont tendance à élever la voix quand ils sont excités.

İnsanlar heyecanlandıklarında seslerini yükseltmeye eğilimlidirler.

Notre appartement est trop petit, il n'y a pas d'espace pour élever une famille.

Bizim dairemiz çok küçük. Bir aileye bakmak için yeterli yer yok.

En Thaïlande, élever les enfants n'est pas la responsabilité du père ; c'est entièrement celle de la mère.

Tayland'da, çocuk yetiştirme babanın sorumluluğu değildir; tamamen anneye aittir.

Élever son nom dans les générations à venir et, ce faisant, glorifier ses parents, voilà la plus grande expression de la piété filiale.

Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.