Examples of using "Bon" in a sentence and their turkish translations:
Afiyet olsun!
Umarım kısa zamanda iyi olursun.
İyi uçuşlar.
İyi yolculuklar.
İyi yolculuklar.
Güvenli yolculuklar.
O yüzden...
İyi miydi?
"Tadı güzel mi?" "Evet, iyi."
İyi yolculuklar!
İyi yolculuklar!
Bunun tadı iyi.
İyi yolculuklar.
Pekala, dikkatle dinleyin.
O çok iyiydi.
İyi hafta sonları!
- İyi yolculuklar.
- İyi yolculuklar!
- İyi yolculuklar.
- İyi yolculuklar!
Tanrım!
Peki, içeri girelim.
İyi şanslar!
İyi işti.
Pekâlâ, dikkat edin.
Mutlu yıllar sana!
Afiyet olsun!
Afiyet olsun!
Sorun yok.
- Sık dişini.
- Kendini bırakma.
- Dayan.
İyi köpek!
Buna sıkı tutun.
Bu iyi.
Hele şükür gittiler!
Oh iyi.
- Geçmiş olsun.
- Çabuk iyileş.
- İyi iş!
- İyi iş çıkardın!
- Tom formda görünüyor.
- Tom çok sağlıklı görünüyor.
- Tom turp gibi görünüyor.
Onlar doğru zamanda doğru yerdeydiler.
Pekâlâ, hadi yakalım. Şuna bakın. İyi seçim.
Aferin, böyle devam et.
Bu lezzetli kokuyor
Çok iyi tadı var.
- Bugün iyi bir iştahım var.
- Bugün, iyi bir iştahım var.
- Afiyet olsun!
- Afiyet olsun.
O, iyi bir şarkıcıdır.
İyi bir eğitim.
O iyi bir yalancıdır.
Sen iyi bir yalancısın.
Dayan. Hemen orada olacağız.
Bu iyi bir gösteri.
O, araba sürmede iyidir.
Fransızcan iyi.
Sakin ol.
Tamam, hazırım.
Mutlu pazarlar!
Tom doğru zamanda doğru yerdeydi.
Bu şarabın tadı iyi.
O iyi bir doktor.
Tom doğru zamanda doğru yerdeydi.
O, iyi bir kraldı.
Doğru zamanda doğru yerdeydim.
Sen hoş bir çocuksun.
Umarım iyi bir yolculuk geçirirsin.
Tamam, yola devam edelim.
Tamam, bir daha deneyelim.
Pekâlâ, başlıyoruz!
Pekâlâ, hareket edelim!
Pekâlâ, karar sizin.
Pekâlâ, başlıyoruz.
Pekâlâ, karar sizin:
Pekâlâ, gidelim.
Tanrım!
Tamam, geri çekil!
Tanrım, bakın!
Tamam, bunları hazırlayalım.