Examples of using "Proportion" in a sentence and their turkish translations:
Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..
Bu bira yüksek oranda alkol içerir.
yani bu aslında farklı zamanların bir birine olan orantısı
Her birinin ödemesi onun eseri ile orantılıydı.
Medya her şeyi orantısız olarak açığa vurdu.
Her insanın ödemesi çalışması ile orantılı olacaktır.
Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.
Sigara içen insanların oranı son on yıl içinde arttı.
bir çok balinanın karaya vurmasının sebebinin çok büyük bir oranı bu yüzden
Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
Aramızda yıllarca zaman bir mesafe oluştu. Yani zaman ile mesafe arasında bir orantı var
Herhangi bir ülkedeki suçun büyük kısmı 10' lu 20' li yaşlardaki genç erkekler tarafından işlenmektedir.
Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır.
Bay D'Espilly, 1772'de Fransa nüfusunun 22 milyondan fazla olduğunu hesapladı; yani 10,562,631 erkek ve 11,451,726 kadın; sonuç olarak kadınların erkeklere oranı yaklaşık 14'e 13'tü.