Translation of "Small" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Small" in a sentence and their turkish translations:

Small things amuse small people.

Küçük şeyler küçük insanları eğlendirir.

Small things amuse small minds.

Küçük şeyler küçük zihinleri eğlendirir.

- What a small world!
- Small world.

Dünya küçük.

Small differences

Küçük farklılıklara

They're small.

Onlar küçük.

You're small.

Sen küçüksün.

Small world.

Küçük dünya.

I'm small.

Ben küçüğüm.

It's small.

Küçük.

- It is very small.
- It's very small.

Bu çok küçük.

- It's too small.
- This is too small.

Bu çok küçük.

- It's a small world.
- The world is small.

- Dünya küçük.
- Dünya küçüktür.

- That book is small.
- The book is small.

Kitap küçük.

- Tom's apartment was small.
- Tom's flat was small.

- Thomas'ın apartmanı küçüktü.
- Tom'un dairesi küçüktü.

- Mary has small breasts.
- Mary has small boobs.

Mary'nin küçük göğüsleri var.

Little small clumps.

bunlar ufak kümecikler.

It's too small.

Bu çok küçük.

Large or small?

Büyük mü yoksa küçük mü?

I'm too small.

Ben çok küçüğüm.

-- a small purse.

desteklemeye başladılar.

Are very small,

çok küçük bir ihtimal,

It was small.

O küçüktü.

Classes are small.

Sınıflar küçük.

Take small steps.

Küçük adımlar atın.

Tom is small.

Tom küçük.

Rats are small.

Sıçanlar küçüktür.

Is it small?

Küçük mü?

- This bag is not small.
- This bag isn't small.

Bu çanta küçük değil.

- It's a small world.
- It is a small world!

Bu küçük bir dünya.

I had a small dog when I was small.

Küçükken ufak bir köpeğim vardı.

So this is a small device, a small robot rover,

Küçük bir cihaz bu, küçük bir gezgin robot,

- He has a small advantage.
- She has a small advantage.

Onun küçük bir avantajı var.

- The Earth is too small.
- The world is very small.

Dünya çok küçük.

- What shoes are too small?
- Which shoes are too small?

Hangi ayakkabılar çok küçük?

Tango lived with a small boy in a small village.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

However big or small,

küçük ya da büyük olsun,

It was too small.

Çok küçüktü.

The world is small.

Dünya küçüktür.

What a small world!

Ne küçük bir dünya!

It's a small world.

Bu küçük bir dünya.

The book is small.

Kitap küçüktür.

Draw a small circle.

- Küçük bir daire çizin.
- Küçük bir daire çiz.

Is it too small?

O çok küçük mü?

It's far too small.

O çok fazla küçük.

My house is small.

Evim küçüktür.

It was very small.

O çok küçüktü.

How small is it?

O ne kadar küçük?

He has small feet.

Onun küçük ayakları var.

Don't mistreat small animals!

Küçük hayvanlara kötü davranma!

This book is small.

Kitap küçüktür.

Two small bottles, please.

İki küçük şişe, lütfen.

Which animal is small?

Hangi hayvan küçük?

Use the small one.

Küçük birini kullan.

The dictionary is small.

Sözlük küçük.

My family is small.

Ailem küçük.

Small cause, great effect.

Küçük neden büyük etki.

Tom has small hands.

Tom'un küçük elleri var.

The fork is small.

Çatal küçük.

I like small towns.

Küçük kasabaları severim.

A small community emerged.

Küçük bir topluluk ortaya çıktı.

I was too small.

Çok küçüktüm.

Your penis is small.

Senin penisin küçük.

The risk is small.

Risk küçük.

It's a small town.

Bu küçük bir kasaba.

There's one small problem.

Küçük bir sorun var.

It's a small problem.

O küçük bir sorun.

The toilet is small.

Tuvalet küçüktür.

It's a small shop.

Bu küçük bir dükkan.

You've got small eyes.

Senin küçük gözlerin var.

The city is small.

- Şehir pek büyük sayılmaz.
- Şehir küçük.

This is too small.

Bu çok küçük.

I have small hands.

Küçük ellerim var.

Such a small world!

Ne küçük bir dünya böyle!

There's a small problem.

Küçük bir sorun var.

He is too small.

O çok küçük.

Let's take small steps.

Küçük adımlar atalım.

The books are small.

Kitaplar küçük.

It's no small matter.

Bu hiç de küçük bir mesele değil.

She has small feet.

Küçük ayakları var.

Japanese houses are small.

Japon evleri küçüktür.

My garden is small.

Benim bahçem küçüktür.

That book is small.

O kitap küçüktür.

My boat is small.

Benim teknem küçük.