Translation of "Pay" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Pay" in a sentence and their turkish translations:

- Pay attention!
- Pay attention.

Dikkat et.

- Tom'll pay.
- Tom will pay.

Tom ödeyecek.

- They will pay.
- They'll pay.

Ödeyeceklerdir.

- I'll pay.
- I'm going to pay.

Ödeyeceğim.

I'll pay.

- Ödeyeceğim.
- Hesabı ben ödeyeceğim.
- Ben öderim.

- Crime does not pay.
- Crime doesn't pay.

- Suçlu önünde sonunda yakalanır.
- Suç işlersen bedelini ödersin.

- Are you going to pay?
- Will you pay?

Ödeyecek misin?

“We will pay you to pay your employees."

“Çalışanlarınıza ödeme yapmanız için biz size ödeyeceğiz.”

- You'll pay for this.
- You'll pay for this!

Bunu ödeyeceksin.

- Tom needs to pay.
- Tom has to pay.

Tom'un ödemesi gerekiyor.

- I can't pay you.
- I can't pay her.

Ona ödeme yapamıyorum.

- This work doesn't pay.
- This job doesn't pay.

Bu iş karşılığını ödemiyor.

- Let me pay.
- Let me pay for it.

Bunun için ödeyeyim.

- Who'll pay for this?
- Who'll pay for that?

Onu kim ödeyecek?

pay any taxes.

vergi ödemek zorunda değildi.

Honesty doesn't pay.

Dürüstlük bedel ödemez.

Let me pay.

Ben ödeyeyim.

I'll pay double.

İki kat ödeyeceğim.

I'll pay extra.

Fazladan ödeyeceğim.

I'll pay you.

Sana ödeyeceğim.

Who will pay?

Kim ödeyecek?

I'll pay anything.

Bir şey ödeyeceğim.

Please pay attention.

Lütfen dikkat et.

Pay it forward

Gördüğün iyiliğin aynısını başkasına yap.

Now pay attention.

Şimdi dikkat et.

Tom will pay.

Tom ödeyecek.

We can pay.

Ödeyebiliriz.

They pay well.

Onlar iyi para öderler.

I didn't pay.

Ödemedim.

I pay taxes.

Vergileri öderim.

I'll pay later.

Daha sonra ödeyeceğim.

You didn't pay.

Parasını ödemedin.

I'll pay today.

Bugün ödeyeceğim.

Pay the secretary.

Sekretere ödeme yap.

Pay your secretaries.

Sekreterlerinize ödeme yapın.

- You will pay for it.
- You'll pay for it.

Onu ödeyeceksin.

- We must pay the tax.
- We must pay taxes.

Vergileri ödemek zorundayız.

- We'll pay for it.
- We're going to pay for this.

Onun parasını ödeyeceğiz.

- Who's going to pay for this?
- Who'll pay for this?

Bunu kim ödeyecek?

- How much must I pay?
- How much should I pay?

Ne kadar ödemeliyim?

- Who'll pay the bill?
- Who's going to pay the bill?

Faturayı kim ödeyecek?

- I can't pay the rent.
- I can't pay my rent.

Kiramı ödeyemem.

- Tom is going to pay you.
- Tom will pay you.

Tom sana ödeyecek.

- You will pay for this!
- You will pay for this.

Bunu ödeyeceksin!

How much severance pay will we have to pay Tom?

Tom'a ne kadar işten çıkarma tazminatı ödemek zorunda kalacağız?

They don't pay me as much as they pay Tom.

Bana Tom'a ödedikleri kadar çok ödemiyorlar.

Soon they'll pay attention.

Yakında dikkat çekecekler.

May I pay you?

Ödeyebilir miyim?

Honesty doesn't always pay.

Dürüstlük her zaman karşılığını vermez.

Pay your fare here.

Ücretinizi burada ödeyin.

Think about pay day.

Maaş gününü düşün.

He demanded better pay.

Daha iyi bir ücret talep etti.

This time I'll pay.

Bu defa ben öderim.

I'd like to pay.

Hesabı ödemek istiyorum.

I'll pay for lunch.

Öğle yemeğini ben ödeyeceğim.

Will they pay it?

Bunu ödeyecekler mi?

Where should I pay?

Nereye ödemeliyim?

Pay what you want.

İstediğini öde.

The pay is good.

Maaş iyidir.

The pay is meager.

Ödeme yetersiz.

He refused to pay.

O ödemeyi reddetti.

I refused to pay.

Ödemeyi reddettim.

I wanted to pay.

Ödemek istedim.

I'll pay any price.

Ben herhangi bir fiyatı öderim.

I'll pay for you.

Senin için ödeyeceğim.

Please let me pay.

Lütfen ödememe izin verin.

The pay is terrible.

Ödeme çok kötü.

The pay is horrible.

Ödeme berbat.

Why should anyone pay?

Neden biri ödemeli?

I'll pay for everything.

Her şeyi ödeyeceğim.

I'll pay the bill.

Hesabı ben ödeyeceğim.

Now pay attention, children.

Şimdi dikkat edin, çocuklar.

I pay Tom well.

Tom'a yüklü ödeme yaparım.

I pay Tom's salary.

Tom'un maaşını ben ödüyorum.

I'll pay for myself.

Kendim için ödeyeceğim.

You'll have to pay.

Ödemek zorunda kalacaksın.

I'll pay you well.

Sana iyi ödeme yapacağım.

I'll pay you back.

Sana geri ödeyeceğim.

I'll pay my bill.

- Hesabımı ödeyeceğim.
- Faturamı ödeyeceğim.

Did Tom pay, too?

- Tom da ödeme yaptı mı?
- Tom da ödedi mi?
- Tom da parasını verdi mi?

Somebody's going to pay.

Birisi ödeyecek.

You refused to pay.

Ödeme yapmayı kabul etmedi.

We can pay you.

Sana ödeme yapabiliriz.

Pay attention to me.

Benimle ilgilen.

Please pay the tax.

Lütfen vergi ödeyin.

We can pay cash.

Nakit ödeyebiliriz.

I can't pay them.

Onları ödeyemem.

Try and pay attention.

Dene ve dikkat et.

Pay attention to us.

Bizimle ilgilenin.

Persistence will pay off.

Kararlılık meyvesini verecektir.

You pay for convenience.

Konfora para ödüyorsun.

You pay for quality.

Sen kalite için ödersin.

We pay Tom's salary.

Biz Tom'un maaşını ödüyoruz.