Translation of "Times" in Turkish

0.076 sec.

Examples of using "Times" in a sentence and their turkish translations:

- Times change.
- Times are changing.

- Zamanlar değişiyor.
- Devir değişiyor.

Times change.

Devir değişiyor.

- These are tough times.
- These are difficult times.

Bunlar zor zamanlar.

Me? Many times!

Ben mi? Birçok kez.

- New York Times

New York Times

Times have changed.

Zaman değişti.

Times are changing.

Zamanlar değişiyor.

Times were hard.

Zamanlar zordu.

Times are tough.

- Zamanlar dayanıklıdır.
- Devir kötü.

How times change.

Zaman nasıl da değişiyor.

- I have traveled many times.
- I've traveled many times.

Ben birçok kez seyahat ettim.

In times of abundance, remember the times of famine.

Bolluk zamanlarında kıtlık zamanlarını hatırla.

Hard times create strong men, strong men create good times, good times create weak men, and weak men create hard times.

Zor zamanlar güçlü insanları, güçlü insanlar huzurlu zamanları, huzurlu zamanlar zayıf insanları ve zayıf insanlar da zor zamanları yaratır.

"How many times have you eaten here?" "Many, many times."

"Burada kaç kez yemek yedin?" "Pek çok, pek çok kez."

- Six times three is eighteen.
- Six times three equals eighteen.

Üç kere altı on sekize eşittir.

- 3 times 5 is 15.
- Three times five is fifteen.

- 3 kere 5, 15.
- Üç kere beş on beş yapar.

- I've been to Boston three times.
- I have visited Boston three times.
- I've visited Boston three times.

Üç kez Boston'a gittim.

- I've done that many times.
- I have done that many times.
- I've done that lots of times.
- I've done that a lot of times.

- Bunu çok kez yaptım.
- Bunu birçok defa yaptım.

times higher than Apple.

değeri Apple'dan beş kat fazla.

She cursed the times.

Devre lanet etti.

These are bad times.

Bunlar kötü zamanlar.

I read the Times.

Ben Times okurum.

I remember those times.

Ben o zamanları hatırlıyorum.

Elegance at all times.

Her zaman şıklık.

He came several times.

O defalarca geldi.

Tom apologized numerous times.

Tom defalarca özür diledi.

These are exciting times.

Bunlar heyecan verici zamanlar.

These are interesting times.

Bunlar ilginç zamanlardır.

Tom scored three times.

Tom üç kez skor yaptı.

These are extraordinary times.

Bunlar sıra dışı zamanlar.

Times are tough everywhere.

Zamanlar her yerde zor.

Those were difficult times.

Onlar zor zamanlardı.

Those were different times.

Onlar farklı zamanlardı.

Times are extremely tough.

Zamanlar son derece zordur.

Those were happy times.

Onlar mutlu zamanlardı.

These are turbulent times.

Bunlar çalkantılı zamanlar.

Times have certainly changed.

Zamanlar kesinlikle değişti.

These are difficult times.

Bunlar zor zamanlar.

We've met several times.

Biz birkaç kez karşılaştık.

I've won three times.

Ben üç kez kazandım.

They failed both times.

Onlar her iki seferde de başarısız oldu.

Those were good times!

Onlar iyi zamanlardı!

Worse times are expected.

Daha kötü zamanlar bekleniyor.

Times were different then.

O zamanlar zaman farklıydı.

Times have surely changed.

Zaman kesinlikle değişti.

How times have changed.

Kaç defa değiştirdin.

I failed three times.

Üç kez başarısız oldum.

Those were tough times.

Onlar zor zamanlardı.

Tom shot three times.

Tom üç kez ateş etti.

Layla shot nine times.

Leyla dokuz kez ateş etti.

Tom called three times.

Tom üç kez aradı.

- I went there times without number.
- I went there many times.

Oraya defalarca gittim.

- I have met him many times.
- I've met him many times.

Onunla defalarca karşılaştım.

- He has visited France three times.
- He visited France three times.

Fransa'yı üç kez ziyaret etti.

- Tom has been stabbed three times.
- Tom was stabbed three times.

Tom üç kez bıçaklandı.

- Those times will not come back.
- Those times will not return.

O zamanlar geri dönmeyecek.

- I know times are tough.
- I know that times are tough.

Zaman kötü, biliyorum.

- I've visited Australia several times.
- I've been to Australia several times.

Birkaç kez Avustralya'yı ziyaret ettim.

- I have done this many times.
- I've done this many times.

Bunu defalarca yaptım.

- We did it a few times.
- We've done that several times.

Bunu birkaç kez yaptık.

- I've met Tom a few times.
- I met Tom a couple of times.
- I've met Tom several times.

Tom'la birkaç kez karşılaştım.

- How many times did it happen?
- How many times has that happened?
- How many times did that happen?

O kaç kere oldu?

- He has visited France three times.
- He visited France three times.
- He has been to France three times.

O, üç kez Fransa'da bulunmuştur.

- Tom did that a lot of times.
- Tom did that many times.
- Tom did that lots of times.

Tom bunu defalarca yaptı.

- I've done that three times already.
- I've already done that three times.

- Bunu zaten üç defa yaptım.
- Bunu şimdiden üç kez yaptım.

- You've already said that several times.
- You've said that several times already.

Bunu birçok kez söyledin.

- I've done that numerous times.
- I have already done this several times.

Bunu defalarca yaptım.

- I did that many times.
- I did that a lot of times.

Onu birçok kez yaptım.

- I've done that a number of times.
- I've done that quite a few times.
- I've already done that several times.
- I have already done this several times.

Bunu daha önce birkaç kez yaptım.

Sometimes several times a day.

bu bazen günde birkaç kez olurdu.

He told me many times.

"Senin bunu yapman asla mümkün değil." demişti.

Past times to the beach,

sahildeki geçmiş zamanlar,

After watching this several times,

Bunu birkaç kez izledik sonra

Or three times as fast,

Ya da üç katı hızda

And at times astounding stupidity.

ve bazen inanılmaz aptallığa zayıf kaldık.

Harvard won just four times.

Harvard sadece dört kez kazandı.

Weighing 100 times from itself

kendinden 100 kat ağırlığındaki

Repeated this word many times

bir çok kez bu sözü tekrarladı

Keep up with the times.

Zamana ayak uydur.

I've seen one many times.

Ben birini defalarca gördüm.

I threw up three times.

Ben üç defa kustum.

I get depressed at times.

Zaman zaman depresyona girerim.

She called me many times.

O, beni defalarca aradı.

Three times four is twelve.

Üç kere dört, on iki eder.

I've scolded him many times.

Onu birçok kez azarladım.

I've been married three times.

Üç kere evlendim.

He gets tough at times.

O arada bir saldırganlaşır.

Tom was shot three times.

Tom üç kez vuruldu.

We had some good times.

Biz biraz iyi vakit geçirdik.

He was warned several times.

O birkaç kez uyarıldı.

Three times three is nine.

Üç kere üç dokuz yapar.

Tom is moody at times.

Tom bazen huysuzdur.

Two times seven is fourteen.

İki kere yedi on dörttür.

Tom did it three times.

Tom bunu üç kez yaptı.

The telephone rang several times.

Telefon birçok kez çaldı.