Translation of "Prevents" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Prevents" in a sentence and their turkish translations:

Careful driving prevents accidents.

Dikkatli sürmek kazaları önler.

It prevents introspection, self-analysis,

Bu içe bakmayı, kendinizi analiz etmeyi engeller

Prompt action prevents trouble in the future.

Zamanında yapılan eylem gelecekteki sorunu engeller.

The refrigerator prevents food from going bad.

Buzdolabı gıdanın bozulmasını engeller.

Blue light prevents humans from feeling sleepy.

Mavi ışık, insanların kendilerini uykulu hissetmesini önler.

Unfortunately, bureaucracy, instead of encouraging business, prevents it.

Maalesef, bürökrasi, ticareti teşvik edeceğine, engel koyar.

Air pollution prevents some plants from growing well.

Hava kirliliği bazı bitkilerin büyümesini önler.

A religious and social value that prevents its prejudice.

toplumlarında yaymak istediği şey olan, Şii çevrelerde haz fikrini açacağı yönünde.

His low salary prevents him from buying the house.

Onun düşük maaşı onun ev satın almasını engeller.

His advanced age prevents him from getting a job.

Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.

Light pollution prevents a third of humanity from seeing the Milky Way.

Işık kirliliği, insanlığın üçte birinin Samanyolu'nu görmesini engeller.

A lawyer is a person who prevents someone else from getting your money.

Bir avukat başka birinin paranı almasını önleyen bir kişidir.

A heath is often created or expanded by fire, which prevents the growth of trees.

Ağaçların büyümesini engelleyen bir fundalık sık sık yangın tarafından oluşturulur ya da genişletilir.

Nothing prevents, when one has a wife, to have a mistress at the same time.

Birinin bir karısı olduğunda, hiçbir şey aynı zamanda bir metres sahibi olmayı engellemez.

Light pollution prevents a third of the people on Earth from seeing the Milky Way.

Işık kirliliği, dünyadaki insanların üçte birinin Samanyolu'nu görmelerini engeller.

Light pollution prevents 80 percent of people in North America from seeing the Milky Way.

Işık kirliliği, Kuzey Amerika'daki insanların yüzde 80'inin Samanyolu'nu görmesini engelliyor.

It is preoccupation with possession, more than anything else, that prevents men from living freely and nobly.

Bu, başka her şeyden daha fazla, insanların özgürce ve mertçe yaşamasını engelleyen mülk ile ilgili kaygıdır.

An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.

Genetik modifikasyonun bir örneği balık genlerinin çilek ve domatese enjeksiyonudur, bu meyvelerin donmasını engelleyen bir süreç.