Translation of "Self" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Self" in a sentence and their turkish translations:

- That is self-evident.
- That's self-evident.

Bu apaçık.

The self-serving bias enhances our self-esteem

kendine hizmet eden önyargı kendimize olan saygımızı arttırır

Stop the self-talk, the negative self-talk.

Olumsuz olan öz-konuşmayı bırakın.

Proud. Self-confident.

Gururlu. Kendinden emin.

And self-decoration.

ve kendini süslemek.

Self-described progressive,

kendini ileri düşünceli gören

He's self-employed.

- O kendi hesabına çalışıyor.
- O serbest meslek sahibi.

She's self-employed.

O serbest meslek sahibi.

It's self-explanatory.

Bu aşikar.

It's self-evident.

O, apaçık ortadadır.

I'm self-employed.

- Ben serbest meslek sahibiyim.
- Kendi işimin patronuyum.

I am self-confident.

Ben kendime güveniyorum.

He had self-actualized.

kendini gerçekleştirmişti.

His serene self-assurance

O dingin öz güvenini

Tom is self-centered.

Tom bencil.

He's just self-centered.

O sadece benmerkezcidir.

Tom is self-employed.

- Tom serbest meslek erbabı.
- Tom serbest meslek sahibi.

Tom became self-conscious.

Tom içine kapanık oldu.

You're too self-conscious.

Fazla içine kapanıksın.

Tom isn't self-employed.

Tom serbest meslek sahibi değil.

I get self-conscious.

Ben bilinçleniyorum.

I'm actually self-taught.

Ben aslında kendi kendimi yetiştirdim.

She is self-absorbed.

O dalgın.

Tom is self-absorbed.

Tom bencildir.

Tom was self-conscious.

Tom içine kapanıktı.

Tom is self-conscious.

Tom içine kapanık.

Tom is self-assured.

Tom kendinden emin.

People are self-serving.

İnsanlar çıkarcı.

Is the triviality of our own self-importance and self-consciousness.

Değerimizin ve bilincimizin önemsizliği.

- He is a self-made man.
- He's a self-made man.

O kendi kendini yetiştirmiş bir adam.

Joy is not the expansion of self, it's the dissolving of self.

Keyif, insanın rahatlaması değildir, dağılmasıdır.

There were also self-interested relatives, self-interested people in this movie

yine çıkarcı akrabalar çıkarcı insanlar vardı bu filmde

They started to self-decorate.

Kendilerini süslemeye başladılar.

We also show Self-Destruction.

Ayrıca oyunda Kendine Zarar Verme'yi de gösteriyoruz.

It prevents introspection, self-analysis,

Bu içe bakmayı, kendinizi analiz etmeyi engeller

Vulnerable to illusions, self-centeredness

illüzyonlara, bencilliğe savunmasız

Started organizing self-defense groups,

kendilerini korumak için

Or lack of self-confidence

veya da özgüven eksikliği

I have no self-esteem.

- Kendime saygı duymuyorum.
- Benim hiç kendime saygım yok.
- Benim hiç öz saygım yok.

Mary has no self-esteem.

Mary'nin hiç özsaygısı yok.

She has no self-esteem.

Onun özsaygısı yok.

The man pleaded self-defence.

Adam kendini savunmak için yalvardı.

He is his usual self.

O, onun her zamanki hali.

Tom has no self-confidence.

Tom'un özgüveni yok.

You should learn self-defense.

Kendini savunmayı öğrenmelisin.

Tom has low self-esteem.

Tom'un özsaygısı az.

Mary has low self-esteem.

Mary'nin kendine saygısı az.

Tom is extremely self-centered.

Tom son derece bencil.

Tom is very self-conscious.

Tom çok içine kapanık.

She's self-conscious and insecure.

O içine kapanık ve güvensiz.

His self-denial is admirable.

Onun özverisi takdire değer.

How self-important you are!

- Ne kadar kendini beğenmişsin!
- Ne kadar kendini beğenmiş birisin!

Tom has no self-control.

Tom'un irade gücü yok.

We don't lack self-confidence.

Öz güven eksikliğimiz yok.

Self-diagnosis can be dangerous.

Kendi kendine teşhis koyma tehlikeli olabilir.

The cafeteria was self-service.

Kafeterya kendi kendine servis.

Self-praise is no recommendation.

Övünme tavsiye edilmez.

Tom is very self-confident.

Tom kendinden çok emin.

Self-driving cars drive themselves.

Kendi kendine giden arabalar kendileri götürürler.

Tom has no self-esteem.

- Tom'un kendine hiç saygısı yok.
- Tom kendine değer veren biri değil.

Layla killed in self-defense.

Leyla kendini savunmak için öldürdü.

I acted in self-defense.

Kendimi savunmak için harekete geçtim.

Tom's wounds weren't self-inflicted.

Tom'un yaraları kendiliğinden olmadı.

- I think Tom is self-centered.
- I think that Tom is self-centered.

Tom'un bencil olduğunu düşünüyorum.

- Tom said he's entirely self-taught.
- Tom said that he's entirely self-taught.

Tom tamamen kendi kendine öğrendiğini söyledi.

- I know that Tom is self-conscious.
- I know Tom is self-conscious.

- Tom'un mahcup biri olduğunu biliyorum.
- Tom'un "Etraf ne der?" kaygısı taşıdığını biliyorum.

His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.

Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.

With your own self-affirming words.

size meydan okumak istiyorum.

Don't you see how self-confident...

görmüyor musun ne kadar öz güvenli olduğumu...

Whereas in the self-serving bias,

kendine hizmet eden önyargıda ise

The other one is self-talk.

Diğeriyse iç-konuşma.

How do you build self-confidence?

Özgüveni nasıl inşa edersiniz?

I am a self-esteem advocate.

Ben öz saygı savunucusuyum.

They're known for their self-sacrifice,

Onlar fedakarlıklarıyla bilinirler,

The first is self-oriented perfectionism,

İlki, birey odaklı mükemmeliyetçilik,

That's sort of our aspirational self.

bu bizim yansımamızdır.

Walking into a self-storage unit

bir kiralık depo birimine doğru yürüdüm

She is her old self again.

O tekrar eskisi gibi.

He is a self-made man.

O kendi kendini yetiştirmiş bir adam.

She is a self-educated woman.

O, kendi kendini eğitmiş bir kadındır.

I'd like to be self-employed.

Serbest meslek sahibi olmak istiyorum.

Don't you have any self-respect?

- Hiç kendine saygınız yok mu?
- Sizin hiç kendinize saygınız yok mu?
- Senin hiç kendine saygın yok mu?

He is a self-oriented person.

O kendini düşünen bir kişi.

Tom is self-centered, isn't he?

Tom bencil, değil mi?

Tom isn't his usual self today.

Tom bugün her zamanki halinde değil.

I have very low self-esteem.

Benim çok düşük özsaygım var.

Self-help is the best help.

Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.

I killed Tom in self-defense.

Ben meşru müdafada Tom'u öldürdüm.

Some people find self-harm comforting.

Bazı insanlar kendine zarar vermeyi teselli edici buluyor.

Tom wasn't his usual self today.

Tom bugün her zamanki halinde değildi.

That guy is very self-centered.

- O adam çok benmerkezci.
- O adam çok bencil.
- O adam çok egosantrik.

Tom died from self-inflicted injuries.

Tom kendi kendine olan yaralardan öldü.

Tom is a self-employed plumber.

Tom serbest çalışan bir tesisatçıdır.

Tom shot Mary in self-defense.

Tom kendini korumak için Mary'yi vurdu.

Tom read a self-help book.

Tom kendi kendine yardım kitabı okudu.

Tom was a self-made millionaire.

Tom kendi çabasıyla milyoner oldu.

Mary took a self-defence class.

Mary kendini savunma dersi aldı.