Translation of "Business" in Turkish

0.039 sec.

Examples of using "Business" in a sentence and their turkish translations:

- Business is business.
- Business is business!

İş iştir.

From business to business.

fırsatına sahip oldu.

Everybody's business is nobody's business.

Herkesin işi kimsenin işi değildir.

- That's my business.
- That's my business!

Bu benim işim.

- That's their business.
- It's their business.

- O onların işi.
- Onların işi bu.

But business?

Ya işletmeler?

BUSINESS CONCENTRATION

İŞ YOĞUNLAŞMASI

business activity.

arttırmaya odaklanıyor.

How's business?

İş nasıl?

- Mind your own business!
- Mind your own business.

Kendi işine bak.

- It's bad for business.
- This is bad for business.
- It's not good for business.

Bu, iş için kötü.

Different business lines...  

farklı iş alanlarına yöneldiler.

Hello, how's business?

Merhaba, işler nasıl?

Business as usual.

Her zamanki iş.

Let's do business.

İş yapalım.

That's his business.

O onun işi.

That's your business.

O senin işin.

Business is booming.

İş hızla artıyor.

Business is good.

İş iyi.

State your business.

İşinizi belirtin.

Business is slow.

İş yavaş.

Business is improving.

İş dünyası gelişiyor.

Business was booming.

İş canlanıyordu.

We mean business.

- Biz şaka yapmıyoruz.
- Biz işi ciddiye alıyoruz.

Tom meant business.

Tom işi ciddiye aldı.

Tom means business.

Tom işi ciddiye alıyor.

They mean business.

Onlar iş anlamına geliyorlar.

I'm losing business.

İş kaybediyorum.

It's official business.

Bu, resmi iş.

That's our business.

Bu bizim işimiz.

Business has improved.

İş gelişti.

The business failed.

İş başarısız oldu.

No funny business!

Eğlenceli iş değil!

Business before pleasure.

Zevkten önce iş.

It's just business.

Bu sadece bir iş.

Tom knows business.

Tom işi biliyor.

We're business partners.

Biz iş ortaklarıyız.

- How is that business progressing?
- How's that business going?

O iş nasıl gidiyor?

- It's not my business.
- It is not my business.

Bu benim işim değil.

- I am here on business.
- I'm here on business.

İş için buradayım.

- How's your business going?
- How is your business going?

İşin nasıl gidiyor?

- It's none of your business.
- It is none of your business.
- It's none of your business!

- Seni ilgilendirmez.
- Sizi ilgilendirmez.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
- Bu sizi ilgilendirmez.
- Bu seni ilgilendirmez.
- Sana ne.

More precisely in a business center in a business center

bir iş merkezinde bir iş hanında daha doğrusu

- It's none of my business!
- It's none of my business.

Beni ilgilendirmez.

- That's none of your business.
- That's none of your business!

Bu seni ilgilendirmez!

- Mind your own business.
- This is none of your business.

Kendi işlerine bak.

- It's none of your business.
- It's none of your business!

- Sizi ilgilendirmez.
- Bu sizi ilgilendirmez!
- Sana ne.

- I've got business with him.
- I've got business with her.

Onunla işim var.

- Thank you for your business.
- Thank you for your business!

- İşiniz için teşekkür ederim.
- Çalışmanız için teşekkür ederim!

- It's none of your business.
- That is no business of yours.
- None of your business.
- That's none of your business.
- This is none of your business.
- That's none of your concern.

- Seni ilgilendirmez.
- Sana ne.

From a business perspective,

İş perspektifinden bakarsak

But really hated business.

ama işten nefret ediyordum.

Today's business book says:

Bugünün işletme kitabı şöyle diyor:

Used for business purposes

İş amaçlı kullanılıyordu

What a crazy business!

Ne çılgın bir iş!

Show your own business.

Kendi işini göster.

Don't neglect your business.

İşini başından savma.

Their business is expanding.

Onların işi genişliyor.

He developed his business.

O işini geliştirdi.

What is his business?

Onun işi nedir?

My business is prospering.

- Benim iş başarılı.
- İşim iyi gidiyor.

He's away on business.

O iş için uzaklarda.

Business is looking up.

İş gelişiyor.

Business is quite slow.

İş oldukça yavaştır.

Procrastination: It's serious business.

Erteleme: Bu ciddi bir iş.

It's business as usual.

Bu her zamanki gibi bir iş.

It's good for business.

Bu, iş için iyi.

That's not our business.

O bizim işimiz değil.

We're open for business.

- Konuya açığız.
- Ticarete açığız.
- Meseleye açığız.

We're back in business.

İşe geri döndük.

I've got urgent business.

Acil işim var.

Our business is expanding.

İşimiz genişliyor.

It's a legitimate business.

Bu yasal bir iş.

You don't understand business.

Sen işi anlamıyorsun.

How's the business going?

İş nasıl gidiyor?

He traveled on business.

O, iş için seyahate gitti.

- It's business.
- It's work.

O iştir.

I have business elsewhere.

Başka bir yerde işim var.

I've got important business.

Önemli işim var.

I have other business.

Başka işim var.

I'm back in business.

İşe geri döndüm.

We'll talk business later.

İşi daha sonra konuşacağız.

Attend to your business.

İşinize katılın.

Mind your own business.

- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.

Business has been good.

İş iyiydi.

Each business is different.

Her iş farklıdır.

It was strictly business.

Bu kesinlikle işti.

Baseball is big business.

- Beyzbol büyük bir iştir.
- Beyzbol büyük bir sektör.
- Beyzbol büyük bir endüstri.

Business is pretty good.

İş oldukça iyi.

That concludes our business.

O, işimizi bitiriyor.

I do business here.

Burada iş yapıyorum.

We flew business class.

Biz business class'ta uçtuk.

Tom owns a business.

Tom bir iş sahibi.

Take your business elsewhere.

- İşini başka yere götür.
- Başka kapıya.

Thanks for your business.

İşiniz için teşekkürler.

Tom is all business.

Tom işinde çok ciddidir.