Examples of using "عمق" in a sentence and their turkish translations:
ne kadar spekülatif olduğunu göstermemiz gerekiyor.
en derin yer beş kilometre aşağıdaydı.
Aşırı sığ bir suda.
çünkü Marmara Denizi okyanusal derinliğe sahip
fakat taşın derinliği biraz fazlaydı
aynı zamanda denizle okyanusal derinliğe de sahip değil
Mağaranın derinliklerindeki kurt izlerini mi takip edelim?
Eskiden sağda ve merkezde aristokrat Kapıkulu Sipahiler,
çünkü bu sefer derinlik var ama yine su kütlesi yok
üzerinden Eflak, Transilvanya ve vadinin Bulgaristan'ın merkezine uzandığı Osam Nehri'ne ulaşabilir.
Karın iki metre altında kalmış bir leşin kokusunu alacak kadar. Volverinlere çok nadir rastlanır.
Grande Armée, Rusya'nın derinliklerine doğru ilerlerken, Ney her zaman aksiyona yakındı
Anadolu'daki çoğu Osmanlı askeri gibi, Macar birlikleri de Sırp topraklarına ilerleyerek
Nehir bazı bölgelerde altı mil derinliğinde ve onu geçmenin tek yolu bir kasnak ve bir ip kullanmak.
Rusya ve Akdeniz'in derinliklerinde dolaştılar, hatta Miklagard dedikleri