Examples of using "أنه" in a sentence and their turkish translations:
Onlar onun dürüst olduğuna inanıyordu.
Onun gelmeyeceğini düşünüyorum.
Onun geleceğini sanmam.
Ama başıma geldi.
Ama şu var:
aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı
ve aradığını bulduğunu anlamış.
Şans olduğunu düşünmüştüm
tapınak olduğu tahmin ediliyor
Yapacağına inanıyor
O, bir ressam olduğunu iddia ediyor.
Onun suçlu olduğu açıktır.
Onun haklı olduğu kanaatindeyim.
Onun beni izlediğini biliyorum.
Sanırım o mutlu.
Kabul edeceğini biliyordum.
Onu beğenmenizi ümit ederim.
şimdiye kadar düşünmedikleri bir güçle mücadele etmezsek
Bizi yakalayıp öğle yemeğinde yemek istediğini sanmıyorum.
Ama bu onları başarısızlık tuzağına da düşürür.
Hip-hop, suçlu olmanın
ve şundan emin olmak çok zor ki,
ona göre hazırlanmaya başlarsın.
Sanırım 20 yıl önce
sebebi öyle olması.
Göreceksiniz ki duygular,
Ancak şu ihtimali düşünelim ki
Görünen o ki bu doğru değil.
Bana öyle geliyor ki nerede boy gösteriyorsak
Bu bir yargı ve önemsediğimiz şeylerin karışımı
toprağı kazmaya başladıktan sonra
para topladığını söylüyor
O, bir yalan söylemiş gibi görünüyor.
Onun haklı olduğuna dair bir hissim var.
Aynı fikirde değil gibi görünüyor.
Onu hatalı olduğuna ikna ettim.
Onun geleceğini sanmıyorum.
O seni seviyor olmalı.
Onun masum olduğuna ikna oldum.
Ben onun meşgul olduğunu biliyorum.
Sen olduğunu biliyordum.
Onun geleceğini sanmıyorum.
Onun bir avukat olduğuna inanmıyorum.
Bu kesinlikle mümkün.
Onun meşgul olduğunu biliyorum.
Onun ölü olduğunu mu düşünüyorsun?
Sırf birinin doğum günü veya sadece Noel diye
Yüzgeç gibiydi.
zamana ve çağa uymak ayak uydurmak için
Bugün biliyoruz ki
Bize öyle gelmiyor
bir kediyi getirdiklerinde --
Bakın, orada bir el arabası var.
Bu iyi yanacağı anlamına geliyor.
İnsanlar, hastalığımın, kişiliğim için bir test
İnanıyorum ki karanlığın içerisinde,
Yani, gelir ve gider.
Ama başarılı olabileceğini düşünüyoruz.
Bence bunu değiştirebiliriz.
bunun kaçınılmaz ve değiştirilmesi imkansız
Ve komşular 'İşte bu kötü talih.'
ama ben yapabileceğinizi düşünüyorum.
kimsenin sizi izlemediği
ve bunun çocukların kendi tercihleri olmadığını varsaydım.
daire çizerek olduğunu söylüyor düz dünyacılar
Hatta çırağı ustasını geçtiği için
bizler o kadar da değil diye düşünürken
O, onun doğru olabileceğini söyledi.
Onun cesur bir asker olduğuna inanılır.
Onun çok zengin olduğu söylenir.
Onun burada öldüğü söyleniliyor.
Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.
Onun sırrı bildiğine dair izlenimim var.
Onun haklı olduğu açıktır.
O, ikinci el bir araba aldığını söyledi.
- Olacağını söylediği şey oldu.
- Ne söylediyse oldu.
O, Kyotoya hareket etmiş olabilir.
Onun o kadar çok içtiğini bilmiyordum.
Sanırım belki yardım edebilirim.
O, Güneyli olmalı.
Klima çalışıyor gibi görünmüyor.
Bana şirketten ayrılmak istediğini söyledi.
- Tom Mary'yi bildiğini söyledi.
- Tom dedi ki, Mary'yi biliyormuş.
Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.
Bana Venedik'e gideceğini söyledi.
Jim tekrar gelmeyeceğine bana söz verdi.
O, bana Amerika'ya gittiğini söyledi.
O, ona onun haklı olduğunu söyledi.
Başka yollar olduğuna inanıyorum.
Belki bir seçeneğim yok.
Sanırım Tom'u beklemem gerekir.
Tom gerçekten şaşırdığını söyledi.
Bu son derece acı verici olmalı.
Bayezid'in ani yürüyüşü Hıristiyanları şaşırttı, ancak aynı zamanda
Scipio'nun geri çekilmekten başka çaresi yok, farkediyor ki düşman bölgesinin içerisinde sıkışmış.
Biraz çabayla, hepimizin istediğimiz