Translation of "لأن" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "لأن" in a sentence and their turkish translations:

لأن ما وجدناه

Çünkü bulduğumuz şey şu, insanlar sonunda

لأن لويس رجل !

Çünkü Louis bir erkek.

لأن مشاعرك مهمة.

çünkü önemli olan şey duyguların.

لأن ستحبها بالطبع

Çünkü o onu sevecek tabii ki

لأن القيام بذلك

Çünkü böyle yaparak

لأن الجميع يضغطون

herkesin itip kakması yüzünden

لأن العالم مستدير

mademki dünya yuvarlak

لأن لدينا أطفال

Çoluğumuz çocuğumuz var diye

لأن بوصلتنا عادلة

çünkü bizim pusulalarımız da bize sadece

لأن الاختلاف نكهة الحياة.

çeşitlilik yaşamın tadıdır çünkü.

لأن تحت هذه الأكواب،

Çünkü bu dikkatle incelenmiş,

لأن دماغة قد كسر

Çünkü beyni bozulmuştu.

لأن زوجتك غاضبة منك

Eşiniz size fena halde kızmış.

لأن الضجيج منتشر للغاية،

çünkü gürültü yaygın bir şey

لأن الفن أداة قوية.

Çünkü sanat çok güçlü bir araç.

لأن مذاقها مميز جداً.

19. yüzyılın büyük ticari çeşitliliği hâline geliyor.

لأن العمارة هي الفن

Mimari topluluklar için

لأن المايكرويف أو الرادار،

çünk mikrodalgalar veya radar

لأن معظمنا لا يعرف

Çünkü bunu bir çoğumuz bilmiyoruz

لأن ماذا قال أسلافنا؟

çünkü atalarımız ne demiş?

لأن القلب قد برد

çünkü çekirdek soğumuş

لأن النظام سوف يتعطل!

çünkü sistem çökmüş olacak!

يتغير باستمرار. لأن السوائل

sürekli değişiyor. Çünkü akışkan

لأن الاتجاه يظهر هذا

Çünkü gidişat bunu gösteriyor

لأن الوضع الحالي سيء

Çünkü mevcut durum kötü.

لأن العالم تغيّر كثيرًا.

Çünkü dünya çok değişti.

لأن هذه الثورة تحدث الآن.

çünkü bu devrim şu anda gerçekleşiyor.

لأن لدينا وقتًا حصريًا معًا،

çünkü özel zamanımız vardı

لأن تلك اللغة غير مفيدة.

Çünkü o dil, onlar için faydalı değil.

لا تحتاج لأن تثبت قوّتك.

gücünü göstermek zorunda değilsin.

لأن القوانين يجب أن تتغير.

çünkü o kurallar değişmeli.

لأن المستهلك في وضع قوة.

çünkü güç tüketicinin elinde.

لأن نوعية الهواء سيئة جدًا

Çünkü Amerika Birleşik Devletleri'nin

‫لأن المشاعر من صلاحيات سلطتنا،‬

Duygularımız otoritemizin kapsamı olduğu için

سأقرأها لكم، لأن هذا معقد.

Anlaşılması güç olduğu için size okuyacağım.

وأنها بحاجة لأن تُحل اﻵن.

ve hemen müdahale edilmesi gerektiğini göreceksiniz.

لأن الشباب أخبرونا أنهم قلقون.

Çünkü gençler bize kaygılandıklarını söylüyorlar.

لأن ذلك يحول اللمسة الفنية

Çünkü sanatsal bir ifadeyi

لأن التكنولوجيا ذاتها، تشكل عائقًا

çünkü teknolojinin kendisi

تحتاجُ بالتأكيد لأن تكون شاعرًا.

bir şair olmanız gerekir.

لأن تلك التغيرات تخلق المغامرة.

Çünkü bu değişimler maceralar yaratır.

لأن منطقة الغسق في خطر.

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

لأن هناك أخطار للتشائم العشوائي.

çünkü kötümserlikte ayrım gözetmeyen tehlikeler var.

ليس سببًا لأن نستسلم ونتنازل.

vazgeçmemiz veya teslim olmamız için bir sebep değil.

لأن هذه المزروعات العائلية مكلفة.

Çünkü bu temizleme işlemi pahalıya patlıyor.

لأن الأمر أسهل بهذا الشكل.

Çünkü kolay.

ذلك لأن المدرسة في الصباح

Bunun sebebi okulun sabah olması

لأن الفيزياء كلها تتعلق بالأنماط،

çünkü fizik modellerden oluşur

تويتي ، لأن دافي داك سيخرج

Tweety, Daffy Duck çıkacak diye

لأن ألعاب الشوارع لثقافة الشارع

çünkü sokak oyunlarına sokak kültürüne

لأن Zoom تم قطع هذا

çünkü Zoom bu iş için biçilmiş kaftandı

لأن البرنامج به قسم دردشة

çünkü programda chat bölümü var

لأن هناك شيء معروف خطأ

orada çünkü yanlış bilinen bir şey var

لأن القرارات تتخذ بشكل مشترك

Çünkü kararlar ortak alınır

لأن هيكل الأسرة أقوى فينا

Bizde aile yapısı daha sağlam olduğu için

لأن احترام الجميع هو احترامهم

Çünkü herkesin saygısı kendinedir

لأن لدينا شيء يسمى جوجل

Çünkü elimizin altında Google denen bir şey var

ذلك لأن كل شيء سيء

İşte onun yüzünden her şey berbat oluyor

لأن ساعة كل شخص مختلفة

Çünkü herkesin saati birbirinden farklı

لأن أداء الشهود انخفض أيضًا...

çünkü şahitlerin de performansı azalmıştı

ولكن لا أرغب لأن أُخلد.

ama ölümsüz olmak istemiyorum.

لم أذهب لأن الجو سيء.

Kötü havadan dolayı, gitmedim.

لأن كوفيد-19 مختلف جداً

Çünkü Covid-19 çok farklı.

لأن جدي كان موظفًا بنكيًا.

Çünkü benim dedem bankacıydı.

لا داعي لأن تقلق علي.

Benim hakkımda endişelenmenize gerek yok.

سررت لأن توم لم يتأذى.

Ben Tom'un zarar görmediğine sevindim.

- هي لم تأتِ لأن صديقها لم يأتِ
- هي لَمْ تذهبْ لأن صديقها لم يذهبْ

O, erkek arkadaşı gitmediği için gitmedi.

وغاضبةٌ لأن برامج إعادة تأهيل الإدمان

Bütün ülkedeki madde kulanım tedavi programları

وليس حرّاً لأن يعيش على سجيته.

çok fazla olduğunu anlamıyor.

لأن ذلك بالطبع سيجلب لهم العار.

tabii ki bu durum aile şereflerini lekeleyecekti.

لأن أسعار الأدوية كانت فوق المتناول.

karşı çıkmak için hasta savunucularıyla çalıştı.

لأن هذا سيوقف قدوم اللاجئين لحدودنا.

sınırımıza gelmesini engelleyeceğine inandırmaya çalışıyor.

أفهم ميل المرأة لأن تشكك بنفسها.

Bir kadının kendinden şüphe etme eğilimini çok iyi anlıyorum.

لأن الورقة التي يختارها معظم الناس

çünkü çoğu insanın seçtiği kart

وجزئيًا، لأن الإنصاف ليس دومًا سهلًا.

kısmen adaletin her zaman kolay olmamasından.

‫أحتاج لأن تنتشلني مروحية على الفور!‬

Helikoptere hemen ihtiyacım var!

الكمالية تقودنا لأن نتخيل أنفسنا نرتقي

bir başarı dağı gibi düşünebilirsiniz.

لأن البيانات تسمح لك أن تتعلم

Çünkü veri, bir şey öğrenmenizi sağlar

لأن الأدلة تجبرك على إثبات ذلك

Çünkü bulgular sizi kanıtlamaya zorlar.

لأن الذهن الغربي تشتت بحادثتين كبيرتين

iki önemli olaydan ötürü Batı'nın dikkatinin dağılması.

ذلك لأن (هندو كوش) جبال الهيمالايا،

Çünkü Hindukuş-Himalaya dağları,

لأن العنصرية مرتبطة بالسلوك وليس بالمشاعر.

Çünkü ırkçılık hislerle değil, davranışlarla alakalı.

لأن البث المباشر يقدم نفس الشعورالتفاعلي.

Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor.

تحديدًا لأن مخاوفنا تدفعنا للتركيز بشدة.

konsantre olmaya ve doğru yola itmesi.

لأن الإناث وحدهنّ اللاتي ينجذبن للبشر.

çünkü insanlardan etkilenen sivrisinekler sadece dişiler.

لأن أخلاقيات العمل في العصر الصناعي

çünkü Sanayi Çağı'nın iş ahlakı

وعند الظهيرة، تحتاج لأن تكون بناءً.

Ama öğlen, kesinlikle bir yaratıcı olmanız gerekir.

لأن الماء يسخن بسهولة داخل المايكرويف.

çünkü su mikrodalgada hızla ısınacaktır.

لأن بحر مرمرة له عمق محيط

çünkü Marmara Denizi okyanusal derinliğe sahip

لأن جنوده كانوا يضحكون عندما رآه

çünkü asker arkadaşları onu görünce gülüyordu

انظر ، لقد وجدت هذا لأن الأطفال

Bakın bunu ben buldum çocuklar diye

وقدم محمد علي Birand عرضا لأن

ve Mehmet Ali Birand teklif götürmüştü çünkü

لأن مصادر الطاقة في مركبة الاستكشاف

çünkü keşif aracındaki enerji kaynakaları

لأن أكثر كوكب مشابه في العالم

çünkü dünyaya en çok benzeyen gezegen

لأن التوهين المغناطيسي يتقدم بسرعة كبيرة

çünkü manyetik zayıflaşma çok hızlı ilerliyor

وذلك لأن معالج الكمبيوتر يعمل بجد

Bunun sebebi tıpkı bir bilgisayarın işlemcisinin çok yoğun bir şekilde çalışması gibi

لأن الغموض يسمح لنا بإجراء محادثة.

çünkü anlam farklılığı diyalog kurmamızı sağlıyor.

لأن الأفراد يجب عليهم إعالة أسرهم.

...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.

حان الوقت لأن تشتري سيارة جديدة.

Yeni bir araba alma zamanın.