Examples of using "الحجر" in a sentence and their turkish translations:
Ve karantinaya girmekten kaçıyorsanız
fakat, o taşı da çıkarmamız lazım
Ve karantina altına alınmasını sağlayın
taşı çıkarmak istedi. Çiftçi olanlar bilir
fakat taşın derinliği biraz fazlaydı
Karantina kötü bir şey değildir çünkü
Bize karantinayı öcü gibi gösterdi
taşın 4 milyon yıllık olduğunu öğrendik
Ya öcü değil ki bu karantina
Karantinaya girmek ne ayıptır, ne de günahtır
Ama karantina gerektiren bir durumunuz varsa
Eğer bu taraf kesintisiz karantina ise
Pekâlâ, bu halatı kullanıp şu kayaya bağlayacağım
Peki bu insanlar ne yiyecek, ne içecek, taş mı yiyecek bu insanlar?
Gerçekten hasta olan bile karantinaya girmek istemiyor
Herkes evinde kendini karantinaya aldı. Daha sonrasında bütün sokaklar dezenfekte edildi.
Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle
Karantina bölgesi bile yapmadan nasıl bir önlemdi acaba?
Alabildiğine uzanan ve kavrulan vadiler var. Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla
"Taştandır demirdendir, Yediği hamurdandır, Bütün dünyayı doyurur, Kendi doymaz nedendir?" "Fırın."