Translation of "Karşılıklı" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Karşılıklı" in a sentence and their spanish translations:

Dostluk karşılıklı güven gerektirir.

La amistad exige confianza mutua.

Biz birbirimizle karşılıklı yemeğe oturduk.

Nosotros nos sentamos opuestos el uno al otro durante la cena.

Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.

Si encontráis cosas que os interesen mutuamente, podréis llevaros bien.

- Bu sorun, karşılıklı yanlış anlamadan ortaya çıktı.
- Bu problem karşılıklı yanlış anlamadan doğdu.

Este problema surgió de la mutua incomprensión.

- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olması gerekir.
- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olmalı.

Para que una amistad se mantenga, tiene que haber afecto mutuo.

- Yöneticilerle yüz yüze oturduk.
- Yöneticilerle karşılıklı oturduk.

Nos sentamos cara a cara con los ejecutivos.

Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

- Deberemos seguir el plan por nuestro propio beneficio.
- Será por nuestro mutuo beneficio seguir el plan.

Tom yerleri Mary ile karşılıklı değiştirebilmeyi diliyor.

Tom desearía poder intercambiar lugares con Mary.

Onun onu sevdiğini herkes bilir ve karşılıklı olarak.

- Todos saben que ella le gusta a él y vice versa.
- Todos saben que a él le gusta ella y viceversa.

Keyif, sevgi ve karşılıklı destek için bir kaynak olabilir.

puede ser fuente de alegría amor y apoyo mutuo.

Çatışma uzak mesafeden atıcı ve mızrakçıların karşılıklı hamleleriyle başlıyor.

Los escaramuzeros llegan al alcance y empiezan a intercambiar proyectiles.

Aralarında karşılıklı saygı ve sadakate dayalı özel bir bağ kuruldu

y se formó un vínculo especial entre ellos, basado en el respeto mutuo y la lealtad.

Biz hedefe ulaşmak için karşılıklı yardımın gerekli olduğu sonucuna vardık.

Llegamos a la conclusión de que era esencial ayudarse mutuamente para alcanzar la meta.

Hani karınla aslında iş yerindeyken çekildiğin karşılıklı attığın fotoğraflar var ya hani

Sabes, hay fotos que tomaste con tu esposa mientras estabas en el trabajo

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.

Vine aquí a buscar un nuevo comienzo para Estados Unidos y musulmanes alrededor del mundo, que se base en intereses mutuos y el respeto mutuo; y que se base en el hecho de que Estados Unidos y el Islam no se excluyen mutuamente y no es necesario que compitan. Por el contrario: coinciden en parte y tienen principios comunes, principios de justicia, progreso, tolerancia y la dignidad de todos los seres humanos.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.

Los diferentes modos de culto que prevalecieron en el mundo romano fueron todos consideraros por el pueblo como igualmente verdaderos, por el filósofo como igualmente falsos, y por el magistrado como igualmente útiles. Y así la tolerancia produjo no sólo la indulgencia mutua, sino incluso la concordia religiosa.