Translation of "Ortaya" in Spanish

0.149 sec.

Examples of using "Ortaya" in a sentence and their spanish translations:

Ortaya çık.

Acércate.

Demokrasiler ortaya çıktı

La democracia se hizo más popular

Vuhan'da ortaya çıkmıştı

Había aparecido en Wuhan

Hırsız ortaya çıkacak.

El bandido aparecerá.

Neden ortaya çıkmadılar?

¿Por qué no comparecieron?

Gerçek ortaya çıkacak.

La verdad saldrá a la luz.

Aniden ortaya çıktı.

Apareció de la nada.

Duman ortaya çıktı.

Apareció humo.

Yalan ortaya çıktı.

La mentira es revelada.

O ortaya çıkmadı.

Ella no apareció.

Bunu da ortaya çıkarabilirim

Puedo hacer aparecer esta también

Ortaya çıkan sonuçlar bunlardı.

Y esta fue la información que recogieron.

çünkü ortaya çıktı ki

porque resulta

Tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

como una manera de estar en el mundo.

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

Deben surgir formas de vida complejas

Ortaya çıktıkları andan itibaren...

Desde el momento en que emergen,

...güçlü yırtıcıları ortaya çıkarıyor.

que acechan las calles de Bombay.

Hoş görüntüler ortaya çıkarıyor

revela buenas imágenes

O sonunda ortaya çıktı.

Por fin apareció.

Tom'un ortaya çıkacağını düşündüm.

Pensé que Tom se aparecería.

"Virüs Çin'de ortaya çıktı,

El virus se originó en China continental.

Yıldızlar gece ortaya çıkarlar.

Las estrellas salen de noche.

Dikkatsizlik kazaları ortaya çıkarır.

Los accidentes surgen de la falta de atención.

Onun ortaya çıkmasını bekledik.

Esperamos a que él apareciera.

Gerçeğin ortaya çıkacağını umuyoruz.

Esperamos que la verdad salga a la luz.

Sanırım Tom ortaya çıkmadı.

Asumo que Tom no se presentó.

Onlara ortaya çıkmalarını söyle.

Dile a ellos que se presenten.

Ona ortaya çıkmasını söyle.

Dile a él que aparezca.

Kendi kimliğinizi ortaya çıkarın.

Identificaos.

Riskli olduğu sonucunu ortaya koymuştur.

como fumar 15 cigarrillos al día.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

Resulta que pasaba por el mismo dolor.

Bu, bilimin ortaya koyduğu uyarıların,

Parece una suposición bastante razonable,

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

Rastreé la calumnia basada en los perezosos

Ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır.

pero también la ventaja económica.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

Y revela lo que se esconde en la oscuridad.

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

y revelar vidas secretas dentro,

...gizli gece dünyasını ortaya çıkarır.

revela un mundo nocturno oculto.

Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,

Resultó que mi pequeña amaba el reggae

Bazı doğrulamaları olduğu ortaya çıktı

de hechos concretos.

O, beklenin tersine ortaya çıkmadı.

- Ella no apareció después de todo.
- Ella no se presentó después de todo.

Onun sırrı yakında ortaya çıkarılacak.

Su secreto será pronto revelado.

O fikri nasıl ortaya attın?

¿Cómo llegaste a esa idea?

Ölümcül hatalar dikkatsizlikten ortaya çıkar.

Errores fatales surgen de la falta de atención.

Duygularının ortaya çıkmasına izin verme.

No muestres cómo te sientes.

Önemli bir şey ortaya çıktı.

Algo importante surgió.

Skandalı ortaya çıkaracak cesareti vardı.

Él tuvo el valor de exponer el escándalo.

Tom'un sonunda ortaya çıkacağından eminim.

Estoy seguro de que al final Tom lo descubrirá.

Onun cahilliği yakında ortaya çıktı.

Pronto reveló su ignorancia.

Benim haklı olduğum ortaya çıktı.

Resultó que yo tenía razón.

Onun gerçek olduğu ortaya çıktı.

Resultó ser cierto.

Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.

La arqueología revela los secretos del pasado.

Arkadaşının aniden ortaya çıkmasına şaşırdı.

Le sorprendió la aparición repentina de su amigo.

Onun yakında ortaya çıkacağından eminim.

Estoy seguro de que ella aparecerá pronto.

Tom gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor.

Tom no quiere que la verdad salga a la luz.

Burada ortaya çıkarılan eserlerin bazılarını göreceğiz.

Veremos algunos de los monumentos que estamos excavando allí.

Demek istediğim, baskı elmaslar ortaya çıkarır.

quiero decir, porque la presión crea diamantes

Aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı

resultó ser un regalo

Umut ancak o zaman ortaya çıkar.

Después, solo después, llegará la esperanza.

Bir gecede ortaya konabilen sistemler bütünü.

Toda una serie de sistemas que se producen día tras día.

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

La IA puede aparecer de muchas maneras diferentes.

Insanlardaki gerçek iyiliği ortaya çıkarmanın anahtarıdır

—que es la clave para sacar lo mejor de la gente,

Bir olasılık planının gerekliliğini ortaya koyuyor.

implica la necesidad de un plan de contingencia.

Bunlar, şehrin ortaya çıkması için geçen

Estas son imágenes del mismo sitio

Uzaklaştırmayı ve o anda ortaya çıkmasını

puede ayudar a descargarlos de la mente.

Ama bunu ortaya ben çıkarmış olacağım

que lo he desenterrado

Nasıl işlediğine dair fikirlerimizi ortaya çıkardı.

y cómo funciona el sistema legal criminal en sí.

ortaya çıkarmam, anlamam ve düzeltmem gereken

quería desentrañar todo un mundo de odio,

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

La luz ultravioleta revela cazadores ocultos.

Sihirli bir gece dünyası ortaya çıkarıyoruz.

Y descubrir un mundo mágico nocturno.

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

El tiempo acelerado revela su secreto mortal.

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

Las cámaras nocturnas revelan su mundo secreto.

ortaya geldiğinizde diş fırçası kullanmaya başlıyorsunuz,

en el medio, ya se usa un cepillo de dientes,

Ve ortaya da şu gündemler atılmakta

y estas agendas están siendo reveladas

Virüs nereden ortaya çıkmış bir bakalım

Veamos de dónde vino el virus

Bilimin ortaya koyduğu veri ise şu

los datos revelados por la ciencia son

Karşımıza korkunç bir sonuç ortaya çıkıyor

tenemos un resultado terrible

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

Así nació la idea de mi proyecto.

Ama bazen ortaya iki bacak çıkıyor.

Pero de vez en cuando, forma dos patas.

Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.

El accidente se dio debido a un sencillo error.

Onun, unun babası olduğu ortaya çıktı.

Él resultó ser su padre.

Onun, onun babası olduğu ortaya çıktı.

Él resultó ser su padre.

En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.

Las primeras civilizaciones surgieron en Mesopotamia.

Senin aniden ortaya çıkman beni şaşırttı.

Tu repentina aparición me ha sorprendido.

Tom'un er geç ortaya çıkacağını biliyordum.

Sabía que Tom llegaría al final.

Senin aniden ortaya çıkışın beni şaşırttı.

Tu repentina aparición me ha sorprendido.

Onun sırrını ortaya çıkarmakla tehdit ettim.

Amenacé con revelar su secreto.

Bu çeviri birkaç soru ortaya çıkarır.

Esta traducción suscita algunas preguntas.

Fakat farklı bir şey ortaya çıktı.

Pero salió algo diferente.

O siyasi fikirler Hindistan'da ortaya çıktı.

Esas ideas políticas surgieron en la India.

Onun aniden ortaya çıkması hepimizi şaşırttı.

Su repentina aparición nos sorprendió a todos.

ortaya çıkmasındaki temel sebepler üzerinde etkili oluyordu.

en vez de solo suprimir los síntomas.

Doğru olmadığı veya eksik olduğu ortaya çıkıyor.

ha resultado no ser cierto o estar incompleto.

Hiçbir şeyin gerçeğin dışına çıkamayacağı ortaya çıkıyor.

Y resulta que nada más lejos de la verdad.

Mesela hep en iyi yanımı ortaya çıkaran,

como mi buen amigo y compañero pastor, Mark,

ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

déjenme prevenir mediante otra contradicción

Güvensizlik ve utanma duyguları yeniden ortaya çıkar

las tierras bajas de la inseguridad y la vergüenza nos volverán a llamar

Programcılar henüz dünya dışı varlıkları ortaya çıkarmadı.

Los programadores simplemente aún no han revelado a los alienígenas.

Bu TEDGlobal 2017'de ortaya konduğu gibi

Démosle rienda suelta a nuestras ideas e imaginación,