Translation of "Bir" in Spanish

0.033 sec.

Examples of using "Bir" in a sentence and their spanish translations:

Bir:

Uno:

bir erkekle, bir kadınla,

un hombre o una mujer,

Bir yumurta bir zigottur.

El huevo es un zigoto.

Bir cümle bir cümledir.

- Una frase es una frase.
- Una oración es una oración.

Bir söz bir borçtur.

Lo prometido es deuda.

Bir dolar bir dolardır.

Un dólar es un dólar.

Kolayca bir çiçeğin, bir koyunun, bir ağacın

Fácilmente reclama la propiedad de una flor,

Bir yumruk sadece bir yumruktur. Bir tekme sadece bir tekmedir.

Un puñetazo es sólo un puñetazo. Una patada es sólo una patada.

Bir köpek bir kediyi ve bir kedi bir fareyi kovalar.

Un perro corre detrás de un gato y el gato detrás de un ratón.

Banyoda bir lavabo, bir bide, bir tuvalet ve bir duş var. Bir küvet vardı.

En el baño hay un lavabo, un bidé, un inodoro y una ducha. Antes había una bañera.

bir gün yataktan bir uyanıyoruz dışarıya bir bakıyoruz

un día nos levantamos de la cama miramos afuera

bir TED konferansı, bir performans

una conferencia TED, los espectáculos,

Bir yıldan kısa bir sürede,

En menos de un año,

Cevaplayamadığım bir düşüce, bir soru

una idea, una pregunta, seguía viniéndome a la mente,

Bu bir mucizedir. Bir mucize.

Saben, esto es un milagro. Es un milagro.

bir çöpçünün sevimli bir hikayesi

una linda historia de un carroñero

Yani bir anlık bir kere

Así que una vez por un momento

- Bir dakika.
- Sadece bir dakika.

- Sólo un minuto.
- Un minuto.

Bir keresinde bir panda gördüm.

Solo he visto un panda una vez.

Bir kitap bir arkadaşla kıyaslanabilir.

Se puede comparar un libro con un amigo.

- Bir dakika...
- Bir dakika bekle.

- Espera un minuto.
- Bancame un minuto.
- Espere usted un minuto.

Bir yüzbaşı bir astsubayın üstündedir.

Un capitán está por sobre un sargento.

Benim bir amcam bir doktordur.

Un tío mío es doctor.

Bir ejderha hayali bir yaratıktır.

Los dragones son animales ficticios.

Bir zamanlar bir lokantada çalıştım.

Una vez trabajé en un restaurante.

Bir zamanlar bir ördek öldürdüm.

Una vez maté un pato.

Bir yerdeki bir saksafonu duyabiliyorum.

Puedo oír un saxofón sonando en alguna parte.

- Bir şeyler deneyelim!
- Bir deneyelim.

¡Intentemos algo!

Bir yerde bir çocuk ağlıyor.

En alguna parte un niño está llorando.

Bir kelebek olgun bir tırtıldır.

Una mariposa es una oruga adulta.

Bir bilgisayar modern bir cihazdır.

Un ordenador es un dispositivo moderno.

Bir an bir sessizlik vardı.

Hubo silencio por un momento.

Tom bir arkadaşın bir arkadaşı.

Tom es el amigo de un amigo.

Bir iddia bir kanıt değildir.

Una afirmación no es una prueba.

- Bir zamanlar bir yıldız kayması gördüm.
- Bir defasında bir yıldız kayması gördüm.

Una vez vi una estrella fugaz.

- Üyeler bir bir garip hikayelerini anlattı.
- Üyeler bir bir enteresan hikayelerini anlattı.

Uno por uno, los miembros nos contaron acerca de sus extrañas experiencias.

- Bir kelime seç.
- Bir kelime seçin.
- Bir sözcük seçin.
- Bir sözcük seç.

- Elige una palabra.
- Elija una palabra.
- Eligid una palabra.
- Elijan una palabra.

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

Buscamos una serpiente de cascabel, un escorpión y una tarántula.

Vahşi bir kadın, asi bir şarkıcı ve bir elçiyim.

Soy una mujer salvaje, cantante rebelde, una intermediaria.

- Bu bir kitap.
- Bu bir kitaptır.
- O bir kitaptır.

- Este es un libro.
- Es un libro.
- Esto es un libro.

Ben bir kurt, bir tilki ve bir tavşan gördüm.

Vi a un lobo, a un zorro y a una conejo.

- Bu bir kitap.
- Bu bir kitaptır.
- O bir kitap.

Eso es un libro.

- O bir kabustu.
- Tam bir felaketti.
- O bir kâbustu.

- Era una pesadilla.
- Fue una pesadilla.

Bir zamanlar bir tavuk vardı, onun bir gözlemesi vardı.

Había una vez un pollo que tenía una tostada.

O, bir oğlan, bir kız ve bir kedinin hikayesi.

Es la historia de un chico, una chica y un gato.

Bir sanat eseri eşsiz bir mizacın eşsiz bir sonucudur.

Una obra de arte es el resultado único de un temperamento único.

- Bu bir balık.
- O bir balık.
- Bu bir balıktır.

- Eso es un pez.
- Es un pez.

Bir teşhirci bir sapık için ideal bir ortak olurdu.

Una exhibicionista sería la pareja ideal para un voyeur.

Bir bir şehirde yaşıyorum, ancak ailem bir köyde yaşıyordu.

Yo vivo en la ciudad, pero mis padres vivían en el campo.

- Bir ara bir içki için buluşmalıyız.
- Bir ara içki için bir araya gelmeliyiz.

Tenemos que juntarnos a beber alguna vez.

Bir düşünün.

Imaginen

Bir sihirbazım.

Soy mago.

Bir öneri:

Una sugerencia:

bir tercih.

es el poder de la libre elección.

Bir eğitimciyim.

Soy educador.

Bir: Bak.

Primero: Observa.

Bir linç.

Un linchamiento.

bir ibadethaneye,

a un templo,

Bir deneyelim.

Hacemos una prueba.

Bir nehir!

¡Un río!

Bir tarantula.

Una tarántula.

bir kanıtı.

y nuestra capacidad de adaptarnos con creatividad.

Bir çoğunuz,

Muchos argumentan

bir fikir,

una idea,

Bir: inme.

Uno: apoplejía.

Bir dişi.

Una hembra.

Bir oselo.

Un ocelote.

Bir erkek.

Un macho.

Bir tuzak.

Una trampa.

bir kadın,

que llegó en ambulancia,

Bir iş.

Un trabajo.

Bir dakika,

Entonces esperen,

bir düşünsenize

Piénsalo

Bir hükümdar

Un monarca

Bir daha!

¡Otra vez!

Saat bir.

Es la una.

Bir kütüphanedeyiz.

Estamos en una biblioteca.

Bir dene.

- Prueba un poco.
- Pruebe un poco.
- Prueben un poco.
- Pruébalo.

Bir dakika...

Un momento...

Bir görelim.

Veamos.

Bir kadın.

Vaya mujer.

Bir bakayım.

- Déjame ver.
- Déjeme ver.

Bir günahkarsın.

Sos un pecador.

Bir de, bir gülen yüzüm var.

Y luego recibí una carita feliz.

Bir oğlum ve bir kızım var.

Tuve un hijo, y luego una hija.

Her bir pedin bir mendil paketi

la caja de 48 compresas súper grandes,

Her bir kusur, her bir yenilgi

Cada defecto, cada revés imprevisto

Olasılık şimdi bir trilyonda bir gezegen,

Un planeta en billones de galaxias,

Açık bir ev, bir konser salonu

es una casa abierta, una sala de conciertos

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

Un cachorro joven es una víctima ideal.

Merkez Bir denen bir şey vardı.

Y había una cosa que se llamaba el Centro 1.