Translation of "Güven" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Güven" in a sentence and their spanish translations:

Güven vermenin,

compartir el mérito,

Sözüme güven.

Tenés mi palabra.

Ayıya güven!

¡Confía en el oso!

Güven kazanılır.

La confianza se gana.

Bana güven.

- Ten fe en mí.
- Confía en mí.

Bana güven!

¡Confía en mí!

Tom'a güven.

Confía en Tom.

Buna güven.

- Cuenta con eso.
- Cuente con eso.

Kendine güven.

Ten confianza en ti mismo.

- O, "bana güven" dedi.
- "Bana güven." dedi.

- "Confía en mí", dijo él.
- Dijo: "Confía en mí".

"Güven bana. Değilsin."

"No. Créeme. No lo estás".

Güven ortamından bahsedebilirdik.

esto ayudaría mucho a generar confianza.

Korku güven yokluğudur.

El miedo es la falta de confianza.

"Bana güven." dedi.

"Confía en mí", dijo él.

Hadi, güven bana.

Vamos, confía en mí.

Yavru, güven içinde beslenebilir.

El polluelo puede alimentarse con seguridad.

Inanılmaz bir öz güven...

una confianza increíble,

Sen ona tamamen güven.

Tú confías por completo en él.

Dostluk karşılıklı güven gerektirir.

La amistad exige confianza mutua.

O "güven bana" dedi.

Dijo: "Confía en mí".

Güven bana. Onu istemezsin.

Confía en mí, tú no quieres eso.

O, "bana güven" dedi.

"Confía en mí", dijo él.

Aslında psikolojik güven ortamından bahsederken

De hecho, cuando hablo de seguridad psicológica,

Tom Mary'ye yeniden güven verdi.

Tom tranquilizó a Mary.

Bana hikayeyi anlatabilirsin, güven bana.

A mí me lo puedes contar, confía en mí.

Güven inşa eder, gerilimi dağıtır

Construye confianza, borra tensión

İnsanlara güven, ama yabancılardan şeker alma.

Confía en la gente, pero no aceptes caramelos de extraños.

Onun gözyaşları hikayeye daha güven verdi.

Sus lágrimas otorgaron más credibilidad a la historia.

Psikolojik güven ortamı olması son derece elzemdir.

es absolutamente vital tener seguridad psicológica.

Peki sahte bir güven duygusuna kapıldık mı?

Pero ¿hemos sido llevados a un falso sentido de seguridad?

Ama büyükannem öldükten sonra bu güven dalışa geçti

Pero después de que mi abuela falleció, esa confianza se desplomó,

Kullanıcılarında güven ve bağlılık tesis edebileceğini fark etmeli.

se ganarán la confianza y lealtad de sus usuarios.

Ve bu bana garip bir öz güven verdi.

Y me dio una extraña tranquilidad

Bunun sonsuza kadar sürmeyeceğini bilmek insanlara güven verici olacaktır.

las personas entenderían que esto no durará para siempre.

Ben bu özel iş yerlerini psikolojik güven ortamı olarak nitelendiriyorum.

Yo los llamo "lugares de trabajo psicológicamente seguros".

Bunun sonunda muhteşem bir etkileşim ve derin bir güven oluşabilirdi

podría haber sido una interacción increíble y con confianza

Hayatta başarılı olmak için iki şeye ihtiyacın var: bilgisizlik ve güven.

Para triunfar en la vida necesitas dos cosas: ignorancia y confianza.

Fakat tabii ki sahip olduğum en büyük avantaj öz güven ve inanç.

Pero claramente mi mayor ventaja es que creo y confío en mí misma.