Translation of "Olmalı" in Polish

0.067 sec.

Examples of using "Olmalı" in a sentence and their polish translations:

Hasta olmalı.

Ona pewnie jest chora.

- Tom terk etmiş olmalı.
- Tom gitmiş olmalı.

Tom musiał wyjść.

- O yaklaşık kırk olmalı.
- O, yaklaşık kırk olmalı.
- O 40 civarında olmalı.

On musi mieć koło czterdziestki.

Deniz minaresinden olmalı!

To ten skałoczep!

Köpek aç olmalı.

Pies musi być głodny.

Çaydanlık kaynıyor olmalı.

Czajnik musi się gotować.

O ölmüş olmalı.

Ona musi być martwa.

Bir hata olmalı.

Musi być jakiś błąd.

Bir desen olmalı.

Musi być jakiś wzór.

Tom Kanadalı olmalı.

Tom musi być Kanadyjczykiem.

O burada olmalı.

To musi być tutaj.

Bu öyle olmalı.

Tak musi być.

O masum olmalı.

On musi być niewinny.

O, müdür olmalı.

On musi być dyrektorem szkoły.

O, güneyli olmalı.

Ona musi być z południa.

Bu Tom olmalı.

To musiał być Tom.

O çalınmış olmalı.

To musiało zostać skradzione.

Kilit kırılmış olmalı.

Zamek musi być zepsuty.

Annem kızgın olmalı.

Moja matka musi być wkurzona.

O yardımcı olmalı.

To powinno pomóc.

Tom uyuyor olmalı.

Tom pewnie już śpi.

O hapiste olmalı.

Powinien siedzieć w więzieniu.

Öğürmemek çok zor olmalı.

Bardzo trudno nie dławić się przy tym.

Buralarda bir yerde olmalı.

Powinien być gdzieś tutaj.

Başka bir yol olmalı.

Musi być jakiś inny sposób.

Elbette yerel hastaneler olmalı.

Oczywiście, że powinny być lokalne szpitale.

O bana kızgın olmalı.

- Musi być na mnie zła.
- Musi być wściekła na mnie.

O çok güzel olmalı.

Musiała być bardzo piękna.

Yakında gidiyor olmalı mıyız?

Nie powinniśmy już iść?

O seni seviyor olmalı.

On musi cię kochać.

Sanırım pil bitmiş olmalı.

Wydaje mi się, że bateria musiała paść.

Biri hata yapmış olmalı.

Ktoś musiał popełnić błąd.

Onun hikayesi gerçek olmalı.

Jej opowieść musi być prawdą.

O sana aşık olmalı.

On musi cię kochać.

Bir şey olmuş olmalı.

Coś musiało się stać.

Tom'un bir nedeni olmalı.

Tom musiał mieć powód.

Bu bir tesadüf olmalı.

- To musi być przypadek.
- To musi być zbieg okoliczności.

Tom şimdi mutlu olmalı.

Tom powinien być teraz szczęśliwy.

Senin için zor olmalı.

To musi być dla ciebie trudne.

O, gençken güzel olmalı.

Musiała być piękna, kiedy była młoda.

Tom, Mary'nin babası olmalı.

Tom musi być ojcem Mary.

Tom, Mary'ye kızgın olmalı.

Tom musi być wściekły na Mary.

Tom'un çok zamanı olmalı.

Tom powinien mieć dużo czasu.

Tom bir öğretmen olmalı.

Tom powinien być nauczycielem.

Tom Mary'yi özlüyor olmalı.

Tom musi tęsknić za Mary.

Bu yasa dışı olmalı.

- To powinno być zakazane prawnie.
- To powinno być nielegalne.

- O kırk ya da yaklaşık olmalı.
- Yaşı kırkın üstünde olmalı.

Musi mieć koło czterdziestki.

Daha çok şiir gibi olmalı,

Może, jak poezja,

Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.

Trzeba te kwestie całkowicie od siebie oddzielić.

Cumhuriyet farklı bir şey olmalı.

A republika musi być inna.

Aksanına bakılırsa, o Osaka'lı olmalı.

Sądząc po akcencie, on musi być z Osaki.

Birisi pencereyi açık bırakmış olmalı.

Ktoś musiał zostawić otwarte okno.

Onlar bir kaza geçirmiş olmalı.

Musieli mieć wypadek.

Tom bunun olacağını bilmiş olmalı.

Tom musiał wiedzieć, że to się wydarzy.

Kol saatim geri kalmış olmalı.

Mój zegarek musi się późnić.

Aynı şey Tom'a olmuş olmalı.

To samo musiało się przydarzyć Tomowi.

Bu senin için zor olmalı.

Sprawiacie wrażenie że to dla was trudne.

O, Tom'un kız arkadaşı olmalı.

To musi być dziewczyna Tom'a.

O, işi dün bitirmiş olmalı.

Ona musiała skończyć pracę wczoraj.

Mary'ye gidemeyeceğini söyleyen Tom olmalı.

To Tom musi być tym, który mówi Mary że nie może iść.

Benim taksim yakında burada olmalı.

Moja taksówka powinna być lada moment.

O Tom'un erkek kardeşi olmalı.

To musi być brat Toma.

Kızım ne kadar yiyor olmalı?

Ile ma jeść moja córka?

Tom Mary'nin erkek kardeşi olmalı.

Tom musi być bratem Mary.

Tom Mary'nin erkek arkadaşı olmalı.

Tom musi być chłopakiem Mary.

Biri suyu açık bırakmış olmalı.

Ktoś musiał zostawić niedokręconą wodę.

Tom artık otuz civarında olmalı.

Tom powinien być już około trzydziestki.

Korkunç bir şey olmuş olmalı.

Coś strasznego musiało się stać.

Lastikten yapılmalı, elastik bir şey olmalı.

Musiałyby być z gumy, żeby były rozciągliwe.

Bu herkes için memnuniyet verici olmalı.

To się powinno spodobać każdemu.

İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?

Czy Szkocja powinna być niepodległym krajem?

Yolda ona bir şey olmuş olmalı.

Musiało coś mu się przydarzyć po drodze.

Başka biri ne olduğunu görmüş olmalı.

Ktoś jeszcze musiał widzieć, co się stało.

O her zaman ilgi odağı olmalı.

Ona musi być ciągle w centrum uwagi.

Tom çok önemli bir kişi olmalı.

Tom musi być bardzo ważną osobą.

Tom ve Mary iyi arkadaşlar olmalı.

Tom i Mary stali się dobrymi przyjaciółmi.

Tom şimdiye kadar çoktan Avustralya'da olmalı.

Tom powinien już być w Australii.

Bu saat Tom'un babasına ait olmalı.

Ten zegar musiał należeć do ojca Toma.

O öyle davranmak için çıldırmış olmalı.

Musi być szalony aby się tak zachowywać.

Bu yeri temizlemek bir kâbus olmalı.

Sprzątanie tutaj to chyba mordęga.

Geçen yaz İngiltere'yi ziyaret etmiş olmalı.

Niewątpliwie była w Anglii tego lata.

Tom 2.30'a kadar orada olmalı.

Tom musi być tutaj przed 2:30.

Tom 2.30'a kadar evde olmalı.

Tom musi być w domu przed 2:30.

Tom ne yediği hakkında dikkatli olmalı.

Tom musi uważać na to, co je.

Tom söylediğinden dolayı Mary'ye kızgın olmalı.

Tom musi być zły na Mary za to, co zrobiła.

Tom, Mary'ye bunu söylemeyi unutmuş olmalı.

Tom musiał zapomnieć powiedzieć o tym Mary.

Böylesine zor bir işten sonra yorgun olmalı.

Musi być zmęczony po tak ciężkiej pracy.

O, telefona cevap vermediği için uyuyor olmalı.

Musiał spać, bo nie odebrał telefonu.

Tom'a yardım edebileceğimiz başka bir yol olmalı.

Musi być jakiś sposób, żeby pomóc Tomowi.

Esperanto şimdi, Avrupa Birliği'nin resmî dili olmalı!

Esperanto językiem urzędowym Unii Europejskiej, teraz!

Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.

To musi być miłe, gdy się ma wysoko postawionych przyjaciół.

Tom ve Mary şimdiye kadar evlenmiş olmalı.

Tom i Mary muszą być teraz małżeństwem.

Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary'yi görmüş olmalı.

Tom musiał się widzieć z Mary, kiedy był w Bostonie.

Tom bu öğleden sonra Mary'yi görmüş olmalı.

Tom musiał się widzieć z Mary dziś po południu.

Tom Mary'nin onu partisinde istemeyeceğini bilmiş olmalı.

Tom musiał wiedzieć, że Mary nie będzie chciała go na jej imprezie.

Bana kalırsa onun en büyük derdi bu olmalı.

Podejrzewam, że to jego główne zmartwienie.

Tamam, şuradan yolumuza bir bakalım. Enkaz şurada olmalı.

Okej, rozejrzyjmy się w terenie. Samolot powinien być tam.

Onlarca metre olmalı. Buradan aşağı inmeye imkân yok.

To bardzo głęboko. Nie ma możliwości, bym tam zszedł.

Bir kapı ya kapalı ya da açık olmalı.

Drzwi muszą być albo otwarte, albo zamknięte.