Translation of "Kaldılar" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Kaldılar" in a sentence and their japanese translations:

Onların hepsi sessiz kaldılar.

彼らはみんな黙ったままだった。

Onlar mekandan uzak kaldılar.

彼らはその場所に近づかなかった。

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

受けてきています

Bazı öğrenciler okula geç kaldılar.

学校に遅れた学生もいた。

Evde kaldılar, çünkü yağmur yağıyordu.

雨が降ったので、彼らは家にいました。

Kobe'de yeni bir otelde kaldılar.

彼らは神戸の新しいホテルに泊まった。

Kitabı defalarca okumak zorunda kaldılar.

彼らは何回もその本を読まなければならなかった。

Arabayı sırayla itmek zorunda kaldılar.

彼らはかわるがわる車を押さなければならなかった。

Onlar kan ter içinde kaldılar.

大汗をかいた。

Tepeden güzel manzaraya hayran kaldılar.

- 彼らはその丘からの素晴らしい眺めに感嘆した。
- 彼らはその丘からの素晴らしい眺めに感動した。
- 彼らはその丘からの素晴らしい眺めに見とれた。

Komşularımız evlerini satmak zorunda kaldılar.

私たちの隣人は家を売らざるをえなかった。

Bir hafta boyunca otelde kaldılar.

彼らは一週間そのホテルに滞在した。

Eylül ayına kadar Roma'da kaldılar.

彼らは9月までローマに滞在した。

- Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
- Her zaman olduğu gibi geç kaldılar.

相変わらず、彼らは遅いです。

İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.

人々は噴火で大損害を受けた。

Çok soğuk olduğu için evde kaldılar.

とても寒かったので、彼らは家にいた。

Fabrikada 300 adamı kovmak zorunda kaldılar.

その工場では300人を解雇しなければならなかった。

Ebeveynim, bu seneki notlarımdan memnun kaldılar.

両親は私の今年の成績に満足した。

Yolcular bir deniz kenarı otelinde kaldılar.

旅行者たちは海岸のホテルにとまった。

Tüm gün mecburen orada mı kaldılar?

彼らは1日中そこにいなければならなかったのですか。

Çok soğuktu, bu yüzden evde kaldılar.

とても寒かったので、彼らは家にいた。

Sahip oldukları parayı kullanmak zorunda kaldılar.

彼らは有り金全部を使わざるをえなかった。

Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.

相変わらず、彼らは遅いです。

Araba bozuldu, bu yüzden yürümek zorunda kaldılar.

車が壊れたので歩かねばならなかった。

Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar.

リンカーンの両親は、生涯ずっと貧しかった。

Genç arkadaşlar bütün gece konuşarak ayakta kaldılar.

10代の友だち同士が徹夜でおしゃべりした。

Ona zarar vermekten korktukları için sessiz kaldılar.

彼らは彼女を怒らせないように黙っていた。

Onlar sadece kendi çocuklarının hatırı için birlikte kaldılar.

彼らは子供たちのためだけに別れないでいた。

Onlar yarım saattir sıkışık bir trafikte saplanıp kaldılar.

彼らは交通渋滞に引っかかり半時間も待たされた。

O hastaydı ve bu yüzden onlar sessiz kaldılar.

彼は病気だったので、彼らは静かにしていた。

Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.

その兵士たちは勇敢に戦ったが、結局降伏しなければならなかった。

Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.

列車が遅れて到着したので、彼らは予定を変更しなければならなかった。

Tom ve Mary el ele tutuşurken manzaraya hayran kaldılar.

トムとメアリーは手をつないで景色に見とれていた。

Nagasaki'yi o kadar çok sevdiler ki, orada bir hafta kaldılar.

彼女たちは長崎がとても気に入ったので1週間滞在した。

Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar.

黒人はバスの後部に座るか、もしも後部がつまってしまえば立たねばならなかった。

Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.

- 一ヶ月間雨が降らなかったので彼らは井戸を掘らなければならなかった。
- 1ヶ月間まったく雨が降らなかったので、彼らは井戸を掘らねばならなかった。