Translation of "Zorunda" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Zorunda" in a sentence and their japanese translations:

zorunda kaldık.

新薬の開発を強いられてきました

- Sen giyinmek zorunda değildin.
- Giyinmek zorunda değildin.
- Giyinmek zorunda değildiniz.

君は正装する必要は無かった。

Gitmek zorunda kalacaksın."

逃げるしか道はないのよ」

Şansını denemek zorunda.

‎やるしかない

Çalışmak zorunda mıyım?

- 私は勉強しなければならないですか。
- 勉強しないといけませんか?

Yemek zorunda değilsiniz.

- 食べないでいいよ。
- 食べなくてもいいよ。

Gelmek zorunda değildin.

来なくてもよかったのに。

Hayır, zorunda değilsin.

いいえ、その必要はありません。

Çalışmak zorunda değilsin.

あなたは勉強する必要はない。

Beklemek zorunda kalacağım.

僕は待たなければいけない。

- Cevap vermek zorunda değilsin.
- Cevap vermek zorunda değilsiniz.

- 答えなくてもいいよ。
- 君が答える必要はない。

- Özür dilemek zorunda değilsin.
- Özür dilemek zorunda değilsiniz.

- あなたは謝る必要がない。
- 謝んなくていいよ。
- 謝らなくていいよ。
- 謝らなくていいですよ。

- Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.
- Oraya gitmek zorunda değilsin.

あなたはそこへ行く必要はない。

- Bu soruları cevaplamak zorunda değilsin.
- Bu soruları yanıtlamak zorunda değilsiniz.
- Bu sorulara yanıt vermek zorunda değilsiniz.
- O soruları yanıtlamak zorunda değilsiniz.

これらの問題には答える必要はない。

Bunu kuramlaştırmak zorunda değilsiniz.

それを理論化する必要などありません

Gerçekten konuşmak zorunda değilim

それに実は 話す必要もありません

Topluluklarından ayrılmak zorunda değiller.

生徒たちは地元から 出る必要すらありません

Şık giyinmek zorunda değilsin.

- 盛装なさる必要はありません。
- お洒落しなくてもいいのよ。

İstemedikçe gitmek zorunda değilsin.

- 君が行きたくないなら行く必要はない。
- 君がもし行きたくないのなら、行かなくてもよい。

Acele etmek zorunda değilsiniz.

- 焦らなくてもいいですよ。
- 急ぐ必要はないよ。

Bagajını taşımak zorunda değilsin.

荷物を持ち歩く必要はありません。

Ne yemek zorunda kalacaksın?

何になさいますか。

Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.

われわれは計画をあきらめなければならなかった。

Ne yemek zorunda kaldın?

- どんな食事をしたの。
- 何食べたの?

Borcu silmek zorunda kaldık.

負債は帳消しにするしかなかった。

Kendi gitmek zorunda kaldı.

彼女は自分で行かねばならなかった。

Plandan vazgeçmek zorunda kaldı.

彼女はやむを得ずその計画をあきらめた。

O buraya gelmek zorunda.

彼女はここへ必ず来なければならない。

O çok çalışmak zorunda.

彼は熱心に勉強しなければなりません。

Belgeyi imzalamak zorunda kaldı.

彼は書類に署名せざるをえなかった。

Oraya gitmek zorunda kalacak.

彼はそこへ行かなければならないだろう。

O derhal kalkmak zorunda.

彼はすぐおきなければならない。

Otobüse binmek zorunda mıyız?

私達はバスに乗らなければなりませんか。

Amerika'ya gitmek zorunda kaldım.

私はアメリカに行かなければならなかった。

Ben gitmek zorunda kaldım.

私はやむなく行った。

Yarın gelmek zorunda kalacaksın.

明日は来なければいけませんよ。

Ken hızlı koşmak zorunda.

ケンは速く走らなければいけない。

Eve yürümek zorunda kaldım.

- 私は歩いて家に帰らなければならなかった。
- 私は歩いて家に帰らなくてはいけなかった。

Beni uyandırmak zorunda değildin.

- 起こしてくれる必要はなかったのに。
- 起こしてくれなくてもよかったのに。

Sana bildirmek zorunda kalacağım.

考えておきます。

Keşke çalışmak zorunda olmasam.

- 仕事をする必要がなければいいのになぁと思います。
- 働かなくてもいいことにならないかな。

Mektup yazmak zorunda mıyım?

私は手紙を書かなければなりませんか。

Japonca çalışmak zorunda değilim.

私は日本語を勉強しなくてもよいです。

Yarın çalışmak zorunda kalacağım.

私は明日勉強しなければならない。

Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.

私たちはその試合を延期しなければならないだろう。

Onlar maliyeti hesaplamak zorunda.

彼らは費用を計算してみなければならない。

Çalışanlar üniforma giymek zorunda.

従業員は制服を着用しなければならない。

Tom beklemek zorunda kalacak.

トムは待たなければいけないでしょう。

Şimdi gitmek zorunda mısın?

もう行かなきゃいけないの?

Yalan söylemek zorunda bırakıldım.

私はやむなく嘘をついた。

Depozito vermek zorunda mıyım?

前金を頂けなければなりませんか。

Onu yapmak zorunda değilsin.

それをする必要はない。

Bahaneler üretmek zorunda değilsin.

言い訳しなくてもいいですよ。

İstasyona gitmek zorunda kalacak.

彼は駅に行かなければならないでしょう。

Dün çalışmak zorunda değildim.

私は昨日勉強する必要は無かった。

Yarın oraya gitmek zorunda.

彼は明日そこへ行かなければならない。

Yarın gelmek zorunda değilsin.

- あしたは、来なくていいよ。
- 明日は来なくていいですよ。
- 明日は来なくてもいいですよ。

Hastaneye yatırılmak zorunda mıyım?

入院する必要がありますか。

O saati onarmak zorunda.

彼は時計を修理しなくてはいけない。

Mutlaka gitmek zorunda değilsin.

君が必ずしも行く必要はない。

O İngilizce konuşmak zorunda.

- 彼は英語を話さなければなりません。
- 彼ね、英語を話さなきゃいけないの。

Onu yemek zorunda değilsin.

食べないでいいよ。

Konuşma yapmak zorunda mıyım?

- 私が演説をしなければなりませんか。
- 私が演説をしなければならないのですか。

O, çalışmak zorunda değildir.

- 彼は働く必要はない。
- 彼が働く必要はない。

İlaç almak zorunda kaldım.

私はやむなく薬をのまされた。

Başkan istifa etmek zorunda.

総理は辞職しなければならなかった。

Odamı temizlemek zorunda değilim.

私は部屋を掃除する必要がありません。

Diyetimi değiştirmek zorunda mıyım.

私は食事のとり方を変えるべきですか。

İşi hızlandırmak zorunda kaldım.

私は仕事を急いでやらねばならなかった。

Plandan vazgeçmek zorunda kaldım.

私はやむを得ずその計画をやめた。

Çocuklara bakmak zorunda kaldım.

私はその子供たちの世話をしなければならなかった。

Toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

私たちは会合を延期しなければならなかった。

Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım.

計画をやめなければならなかった。

Hemen gitmek zorunda mıyım?

- 今すぐいかなければなりませんか。
- 今すぐ行かなきゃ駄目なの?

Bunu izlemek zorunda değiliz.

僕らはこれを見る必要はない。

Derhal başlamak zorunda kalacaksın.

すぐに出発しなければならないでしょう。

Projeye katılmak zorunda kalacaksın.

きみはその計画に参加しなければならないだろう。

Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?

- インクで書かなければだめですか。
- インクで書かなくてはならないか。
- インクで書かなくてはいけませんか。

Erken kalkmak zorunda değilsin.

あなたは朝早く起きる必要がない。

Hızlı koşmak zorunda değilsiniz.

速く走らなくてもいいんだよ。

Sınava girmek zorunda değilsin.

あなたは試験を受ける必要は無いよ。

Şemsiyeni almak zorunda değilsin.

あなたは傘を持っていくには及びません。

Bugün çalışmak zorunda değilsin.

あなたは今日は働かなくてよい。

Evde kalmak zorunda değilsin.

- あなたは家にいなくてもよろしい。
- 家にいる必要はないよ。

Buraya gelmek zorunda değilsin.

あなたはここへくる必要はない。

Giderlerini kısmak zorunda kalacaklar.

彼らは費用を切りつめなければならないだろう。

Trenleri değiştirmek zorunda mıyım?

乗り換えるのですか。

Önce isim seçmek zorunda.

始めに名前を決めなくちゃ。

Şiiri ezberlemek zorunda kaldık.

私たちはその詩を暗記しなければならなかった。

İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin.

君が行きたくないのなら行く必要はない。

O, annesine bakmak zorunda.

彼女は彼女の母の世話をしなければならない。

Duygularını gizlemek zorunda değilsin.

自分の気持ちを押し隠すことがないんだよ。

Tom erken kalkmak zorunda.

トムは早起きしなければいけない。

Onu yemek zorunda değilsiniz.

食べないでいいよ。

Seninle gitmek zorunda mıyım?

- あなたと一緒に行くほうがいいですか。
- ご一緒した方がいいですか?

Birlikte yaşamak zorunda kaldık.

私たちは一緒に生活しなければいけません。

Fransızca okumak zorunda kalabilirim.

フランス語の勉強をしなきゃいけないかもしれないな。