Translation of "Maruz" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Maruz" in a sentence and their japanese translations:

Yağmura maruz bırakmayın.

それを雨にさらすな。

Kasetleri güneşe maruz bırakma.

テープには日が当たらないようにして下さい。

Cildini güneşe maruz bırakmadı.

彼女は肌を太陽にさらさなかった。

Düşmanın ateşine maruz bırakıldılar.

彼らは敵の砲火にさらされた。

Birçok tehlikelere maruz kaldı.

彼は多くの危険にさらされた。

Ağır eleştiriye maruz kaldı.

彼は厳しい批判にさらされた。

O, tehlikeye maruz kaldı.

- 彼は危険に晒されていた。
- 彼は危険な目に遭った。

Fotoğrafları güneşe maruz bırakmayın.

写真を日光に当ててはいけない。

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

受けてきています

Tehlikeli şekilde soğuğa maruz kalıyor.

‎1頭では危険な寒さだ

Bebek, radyoaktif ışınlara maruz kalmıştır.

その幼児は放射線にさらされていた。

Askerler düşman ateşine maruz kaldı.

その兵士たちは敵の砲火にさらされた。

Onlar kitapları güneşe maruz bıraktılar.

彼らはその書物を日光に当てた。

Bilerek onu tehlikeye maruz bıraktı.

彼は故意に彼女を危険にさらした。

Yani, devre seviyesinde maruz bırakma terapisi.

神経回路レベルでの暴露療法です

İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.

人々は噴火で大損害を受けた。

Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

絵画は直射日光にさらしてはならない。

Bazen bedenlerimizi güneş ışığına maruz bırakmalıyız.

我々は時々日光にさらす必要がある。

Her zaman birtakım tehlikeye maruz kalırız.

我々はいつも何らかの危険にさらされている。

Patty plajda sırtını güneşe maruz bıraktı.

パティは浜辺で背中を太陽にさらした。

Bu madde, asite maruz kalmış olmalı.

その物質は酸で処理しなければならない。

Bitkiyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın.

その植物は直射日光に当ててはいけない。

Kendini sınıf arkadaşlarının alayına maruz bıraktı.

彼は級友の嘲笑を浴びた。

Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.

指揮官は部下を銃火にさらした。

Vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.

プラスティックの培養皿で 行っていたからです

Ben gece sisine maruz kaldığımdan soğuk aldım.

夜霧に当たって風邪をひいた。

Onun güzelliği onu birçok tehlikeye maruz bıraktı.

彼女はその美貌のため多くの危険をともなった。

Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.

赤ちゃんを強い日差しにさらすのは危険です。

Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.

この薬品は日光に当てないようにしなさい。

Cildinizi çok uzun süre güneşe maruz bırakmayın.

あまり長い時間肌を太陽にさらしてはいけない。

İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.

ヒトは、バカになってしまう唯一の対象種です。

Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.

実は、その住民たちは放射線にずっとさらされてきた。

Bunların merkezindeki yoksul halk, bu etkiye maruz kaldı.

スラム街のコミュニティが この大打撃の矢面に立たされたのでした

Bu zararlı risklere kendilerini ne kadar maruz bırakırlarsa

若者はリスクを経験するほど

Ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

多くの人が一定量の騒音に 暴露されているといえるのです

Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,

貧しい子どもやゲイの子どもは よくいじめられます

Aynı zamanda okulda büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalan çocuklar.

大抵 学校でいじめられやすい集団に 属しています

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

しかし、ソウルトは今や敵の砲火にさらされる傾向が少なくなり 、指揮に対してより管理的なアプローチを取っている

Şımarık bir çocuğu övmenin hiçbir faydası yok. Onlar sıkı bir eğitime maruz kalmalılar.

スポイルされた子を誉める価値がない。厳しい教育を受けるべきです。

Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.

例えばジャック・パインの松かさは、高温により影響を受けるまでは自ら開いて種子を放出しない。