Translation of "Durmak" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Durmak" in a sentence and their japanese translations:

Bugün üstünde durmak istediğim nokta

今日 お話ししているのは

O, trende ayakta durmak zorundaydı.

彼女は列車の中で立っていなければならなかった。

Sadece bir şey yapmadan orada durmak zorundasın.

あなたは何もしないでそこに立っていさえすればよいのです。

Sonra sabit durmak istedim ve bir kayaya tutundum.

‎岩につかまり ‎後ろに歩き続けた

Öğrenmeniz gereken ilk şey, kendi fikirleriniz üzerinde durmak.

諸君がまず学ばなければならないことは、自分自身の考えによって自立することである。

Kendi ayakların üzerinde durmak bağımsız olmak anlamına gelir.

自分の脚で立つとは独立する意味である。

Sen sadece kapının önünde durmak zorundasın. O kendi kendine açılacak.

ドアの前に立ちさえすればよい。ひとりで開くから。

- Tüm gün yatakta durmak istedim.
- Bütün gün yataktan çıkasım gelmedi.

僕は1日中ベッドにいたかった。

Tren o kadar kalabalıktı ki yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.

その列車はとても混んでいたので、私はずっと立たねばならなかった。

Tren öylesine kalabalıktı ki Ueno'ya kadar bütün yol boyunca ayakta durmak zorundaydım.

列車はとても込んでいたので上野まで立ちとおした。

Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar.

黒人はバスの後部に座るか、もしも後部がつまってしまえば立たねばならなかった。

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

でもその山は避けたい 天気が悪くなるからね

Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.

列車がひどく込んでいて、私は途中ずっと立っていなければならなかった。

Tren çok kalabalık olduğu için Uone'ya kadar bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.

列車はとても込んでいたので上野まで立ちとおした。

Tren çok kalabalıktı bu yüzden Ueno'ya kadar bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.

列車はとても込んでいたので上野まで立ちとおした。

Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.

列車が混んでいたので、我々は大阪までずっと立ち通しだった。

Tren doluydu, bu yüzden o ikinci mevkide seyahat etmek zorunda kaldı ve yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldı.

列車は満員だった。そこで彼女は2等車で旅行せねばならなかったし、ずっと立っていなければならなかった。