Translation of "üzerinde" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "üzerinde" in a sentence and their portuguese translations:

O kanepenin üzerinde.

Está no sofá.

Masanın üzerinde oturuyorum.

Estou sentado em cima da mesa.

Anahtar masanın üzerinde.

A chave está na mesa.

Evliliğimiz üzerinde çalışıyoruz.

Estamos trabalhando em nosso matrimônio.

O yirminin üzerinde.

Ela tem mais de vinte.

Ne üzerinde çalışıyorsun?

- Em que você está trabalhando?
- Em que vocês estão trabalhando?

Anahtarlar masanın üzerinde.

As chaves estão em cima da mesa.

Konuşmam üzerinde çalışıyorum.

Estou trabalhando no meu discurso.

Kum üzerinde uzanalım.

- Vamos deitar na areia.
- Deitemos na areia.

Para masanın üzerinde.

O dinheiro está em cima da mesa.

Üzerinde düşünür müsün?

Você medita, Tom?

Halının üzerinde yürüme.

Não ande sobre o tapete.

Anahtarların tezgahın üzerinde.

Suas chaves estão no balcão.

Onun üzerinde çalışacağız.

Nós trabalharemos nisso.

Taç başın üzerinde.

O cocuruto é a parte mais alta da cabeça.

Dizlerimizin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarımızın üzerinde ölmek daha iyidir.

É melhor morrer de pé do que viver de joelhos.

Bakın, üzerinde sarmaşıklar var.

Tem trepadeiras a crescer ao longo da corda.

Tüm o hareketler üzerinde

E começou a surgir a repressão,

Ateşin üzerinde yaşadığına inanırlardı

Eles acreditam que vivem em chamas

Sabit üzerinde durmuyor yani

não fica no chão

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyordu.

Nosso avião estava voando acima das nuvens.

Onun üzerinde adım var.

Tem meu nome nisso.

Köpek hasırın üzerinde uyuyordu.

O cachorro estava dormindo no tapete.

Uçurum deniz üzerinde duruyor.

O penhasco pende sobre o mar.

O, buz üzerinde kaydı.

Ele escorregou no gelo.

Öğretmen sandalye üzerinde oturuyor.

O professor está sentado na cadeira.

Onlar çim üzerinde uzanıyorlardı.

Eles estavam deitados sobre a grama.

Proje üzerinde işbirliği yapmalıyız.

Deveríamos colaborar com o projeto.

Uçak dağın üzerinde uçtu.

O avião voou por cima da montanha.

Geçmiş hatalarının üzerinde durma.

- Não dê muita importância a seus passados insucessos​​.
- Não fique a falar de seus antigos fracassos.
- Não fique a repisar seus antigos fracassos.

Yalnızca Windows üzerinde çalışır.

- Só funciona no Windows.
- Ele só funciona no Windows.

O dokuz binin üzerinde!

Passa dos nove mil!

Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

Quase não conseguia me manter de pé.

Kız yatağın üzerinde atlıyor.

A menina está pulando em cima da cama.

Tom yatağın üzerinde oturdu.

Tom sentou-se na cama.

Tom ranzasının üzerinde oturuyor.

Tom está sentado em seu beliche.

Tom çimenin üzerinde yatıyor.

Tom está deitado na grama.

O tam senin üzerinde.

Está bem acima de você.

Tom'un bavulu yatağın üzerinde.

A maleta de Tom está em cima da cama.

O çimlerin üzerinde yatıyordu.

Ele estava deitado na grama.

Kedi masanın üzerinde uyuyor.

O gato está dormindo em cima da mesa.

O altmışın üzerinde olmalı.

- Ele deve ter sessenta.
- Ele deve ter sessenta anos.
- Ele deve ter mais de sessenta anos.

Bunun üzerinde aylardır çalışıyorum.

- Eu tenho trabalhado nisso há meses.
- Eu venho trabalhando nisso há meses.

Hâlâ onun üzerinde çalışıyorum.

Ainda estou trabalhando nisso.

Bir proje üzerinde çalışıyorum.

Estou trabalhando em um projeto.

Bıçağın üzerinde kan vardı.

Havia sangue na faca.

Kutuyu masanın üzerinde bıraktı.

Ela depositou a caixa sobre a mesa.

Tom midesinin üzerinde uyur.

Tom dorme de bruços.

Otuz dakikanın üzerinde bekletildim.

Fizeram-me esperar por mais de meia hora.

Biz çimlerin üzerinde uzandık.

Nós nos deitamos na grama.

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyor.

O nosso avião está voando sob as nuvens.

Tom'un üzerinde ayakkabıları yoktu.

- Tom não estava de sapatos.
- Tom não estava usando sapatos.

Elbise üzerinde harika görünüyor.

O vestido te cai muito bem.

Tom'un üzerinde şort vardı.

Tom estava de short.

Onun üzerinde çok çalışıyoruz.

Estamos trabalhando duro nisso.

Anahtarlarını kapının üzerinde bırakmışsın.

Você deixou as chaves na porta.

İsa su üzerinde yürüdü.

Jesus andou sobre a água.

Nemli çim üzerinde yatma.

Não deite na grama úmida.

Kedi çatının üzerinde duruyor.

O gato está no telhado.

O bankın üzerinde oturma.

Não sente naquele banco.

Üzerinde çalıştığım şey bu.

Era a isso que eu estava me dedicando.

Tom ne üzerinde çalışıyordu?

Em que Tom estava trabalhando?

Üzerinde kot pantolon vardı.

- Ele usava um jeans.
- Ele estava usando um jeans.

Biz Puistokatu üzerinde yaşıyoruz.

Nós moramos em Puistokatu.

Ben bulutların üzerinde uçtum.

Eu voei por cima das nuvens.

Biz kumul üzerinde yürüdük.

Nós caminhamos sobre a duna.

Biz onun üzerinde çalışıyoruz.

Temos trabalhado nisso.

Kadın hakları üzerinde çalışıyoruz.

Estamos a trabalhar nos direitos das mulheres.

Ben buzun üzerinde kaydım.

Eu escorreguei no gelo.

Hiçbir şey üzerinde anlaşamadılar.

Eles não foram capazes de concordar em nada.

Sami kanepenin üzerinde uyuyordu.

Sami estava dormindo no sofá.

Tom bunun üzerinde çalışacak.

- O Tom vai ver isso.
- O Tom vai dar uns ajustes.
- O Tom vai-se esforçar daqui em diante.

- İki çocuk çitin üzerinde oturuyor.
- İki çocuk çitin üzerinde oturuyorlar.

Duas crianças estão sentadas na cerca.

- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- Çalışma masasının üzerinde bir çiçek görüyorum.

Vejo uma flor em cima da escrivaninha.

- Tom yeni bir roman üzerinde çalışıyor.
- Tom başka roman üzerinde çalışıyor.

Tom está trabalhando em outro romance.

...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.

... o que lhes conferem vantagem sobre as presas.

40.000'in üzerinde Karayip flamingosu.

Mais de 40 000 flamingos das Caraíbas.

Sererim böyle altınları yatardım üzerinde

Eu deito em ouro

Üzerinde sürekli restore çalışması yapıldı

Foi feito um trabalho contínuo de restauração

Ben üzerinde kan almak istemiyoruz

minha cabeça, e então a decapitação pode continuar ”.

Masanın üzerinde bir kavun var.

Há um melão sobre a mesa.

Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.

Pedaços do espelho estavam espalhados pelo chão.

Masanın üzerinde bir anahtar vardır.

- Tem uma chave na escrivaninha.
- Há uma chave sobre a escrivaninha.

Sıranın üzerinde bir elma var.

- Tem uma maça na mesa.
- Há uma maçã sobre a mesa.
- Há uma maçã em cima da mesa.

Uçağımız Pasifik okyanusu üzerinde uçuyordu.

Nosso avião estava voando sobre o oceano Pacífico.

Adam düşmüş ağacın üzerinde oturuyordu.

O homem estava sentado sobre uma árvore caída.

Nehrin üzerinde bir köprü var.

Há uma ponte sobre o rio.

O, elli yaşın üzerinde olmalı.

Ele deve ter mais de 50 anos.

O otuz yaşın üzerinde olamaz.

- Ela não pode ter mais de 30 anos.
- Ela não pode ter mais de trinta anos.

Masanın üzerinde bir portakal var

- Tem uma laranja na mesa.
- Há uma laranja na mesa.

Ben kasabayı harita üzerinde belirledim.

Localizei a cidade no mapa.

Masanın üzerinde bir kedi var.

- Há um gato na mesa.
- Tem um gato na mesa.

- O masada.
- O masanın üzerinde.

- Está sobre a mesa.
- Está em cima da mesa.

Uçak, bulutların çok üzerinde uçuyordu.

O avião estava voando muito acima das nuvens.

Biz hâlâ onun üzerinde çalışıyoruz.

Ainda estamos trabalhando nisso.

Üç haftadır bunun üzerinde çalışıyorum.

Tenho trabalhado nisto há três semanas.

Tom araba motoru üzerinde çalışıyor

Tom está trabalhando no motor do carro.

Bu gömleğin üzerinde kan var.

Essa camisa está com sangue.

Tom koşu bandı üzerinde koştu.

O Tom correu na esteira.