Translation of "üzerinde" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "üzerinde" in a sentence and their japanese translations:

- Madde üzerinde konuşalım.
- Konu üzerinde konuşalım.

その問題を話し合いましょう。

Elleriniz dizlerinizin üzerinde.

手は膝の上に

Bayan seksenin üzerinde.

その婦人は80歳を越えている。

Fukudas üzerinde bırakalım.

福田さんの家へちょっとよって行こう。

İngilizcesi üzerinde çalışıyor.

彼は英語の勉強をしている。

O üzerinde düşünüyor.

彼は二の足を踏んでいる。

Kazağı üzerinde uyuyakaldı.

彼女はセーターを着たまま眠りこんだ。

Onun üzerinde çalışıyorum.

今それをやっているところだ。

O yirminin üzerinde.

彼女は20歳を越えている。

Ne üzerinde çalışıyorsun?

何に取り組んでいるのですか。

Anahtarlar masanın üzerinde.

鍵はテーブルに置いてあります。

Kum üzerinde uzanalım.

砂の上に寝転がろうよ。

Çim üzerinde yürüme.

芝生の上を歩くな。

- Yağ, su üzerinde yüzer.
- Petrol su üzerinde yüzer.

油は水に浮く性質がある。

- Üretim tarihi kapak üzerinde gösteriliyor.
- Üretim tarihi kapağın üzerinde.
- Üretim tarihi kapağın üzerinde yazıyor.

製造年月日はふたに表示されている。

Test etme üzerinde çalışıyoruz,

投与量と投与スケジュールを実験しています

Bakın, üzerinde sarmaşıklar var.

つるが巻(ま)きついてる

Gözlerimizin üzerinde yer alan

ここで重要になってくるのが 前頭前皮質と呼ばれる

Gövdesini göbeği üzerinde çevirebilmişti.

身体をよじって 腹ばいになることができました

Şehri harita üzerinde ara.

その町を地図で探してください。

Geçmiş hatalarının üzerinde durma!

過去の失敗をくよくよ考えるのはよしなさい。

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyordu.

われわれの飛行機は雲の上を飛んでいた。

Brian tepenin üzerinde yaşıyor.

ブライアンは岡を越えたところに住む。

Onun üzerinde adım var.

- それには私の名前が書いてあります。
- それには私の名前があります。

Köpek topuklarının üzerinde yürüyordu.

その犬は彼のすぐ後について歩いていた。

Köpek hasırın üzerinde uyuyordu.

その犬はマットの上で寝ていた。

Masanın üzerinde yiyecek vardır.

その机の上に食べ物があります。

Bina nehir üzerinde bulunuyor

そのビルは川沿いに建っている。

Uçurum deniz üzerinde duruyor.

そのがけは海に突き出ている。

Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

立っているのがやっとだった。

Uçak adanın üzerinde uçtu.

飛行機は島の上を飛んだ。

Uçak bulutların üzerinde uçuyor.

飛行機は雲の上を飛んでいる。

Şemsiyeyi onun üzerinde tuttum.

彼女に傘をさしかけた。

O, buz üzerinde kaydı.

彼は氷の上ですべった。

Onun arabasının üzerinde çalışıyorum.

私は彼の車を修理している。

O, açıkça kırkın üzerinde.

彼女は明らかに40歳を超えている。

Onlar çim üzerinde uzanıyorlardı.

彼らは芝生の上に横になっていた。

Plan üzerinde düşünmek zorundayız.

私たちはその計画を良く考えてみなければならない。

Hız limitinin üzerinde gitme.

制限スピードを超えるな。

Uçak dağın üzerinde uçtu.

飛行機は山の上を飛んだ。

Çitin üzerinde bacağımı salladım.

フェンスの向こう側に片足を振り出した。

O, seksenin üzerinde olmalı.

彼女は80歳を超えているに違いない。

Geçmiş hatalarının üzerinde durma.

過去の失敗をくよくよ考えるなよ。

Yalnızca Windows üzerinde çalışır.

それはWindowsでしか動作しない。

Hayvanlar üzerinde deney yaptım.

私は動物に実験を行った。

Paltosu üzerinde sınıfa girdi.

彼はオーバーを着たままで教室に入ってきた。

O çimlerin üzerinde yatıyordu.

彼は草の上に横たわっていた。

Onlar fiyat üzerinde anlaştılar.

彼らは値段の点で合意した。

Kedi masanın üzerinde uyuyor.

猫はテーブルの上で寝ています。

O altmışın üzerinde olmalı.

彼は60をすぎているにちがいない。

O, sorun üzerinde çalışıyor.

彼女はその問題と取り組んでいる。

Onun üzerinde kontrolüm yok.

それは私の手には負えない。

18 yaşın üzerinde misin?

あなたは18歳以上ですか?

Kutuyu masanın üzerinde bıraktı.

彼女はその箱をテーブルの上に置いた。

"Kitabın nerede?" "Masanın üzerinde"

「あなたの本はどこですか」「机の上です」

Otuz dakikanın üzerinde bekletildim.

私は30分以上もまたされた。

Biz çimlerin üzerinde uzandık.

私たちは草の上に横になった。

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyor.

私たちの飛行機は雲の上を飛んでいます。

Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.

子供たちは氷の上を滑っていた。

Ufak ayrıntılar üzerinde durma.

細かいことにこだわるな。

Ay bulutların üzerinde kaldı.

月が雲の上に出た。

O, yirminin üzerinde olamaz.

彼女は20歳を超えているはずがない。

Onunla plan üzerinde konuştuk.

我々はその計画について彼と話し合った。

O otuzun üzerinde olamaz.

彼女が30歳をこえているはずがない。

Kedi sandalyenin üzerinde uyuyor.

猫は椅子の上で寝ている。

Jim arabasının üzerinde çalışıyor.

ジムは車を修理中だ。

O bankın üzerinde oturma.

あのベンチに座ってはいけません。

Üzerinde kot pantolon vardı.

彼はジーンズをはいていた。

Lütfen onun üzerinde düşün.

- 考えてください。
- 考え直してください。

Okulumuz bir tepenin üzerinde.

私たちの学校は小高い丘の上にあります。

Çİmin üzerinde don var.

草に霜が降りている。

Ufkun üzerinde ay'ı gördüm.

地平線の上に月が見えた。

Ben bulutların üzerinde uçtum.

私は雲の上を飛んだ。

Yaşlı adam doksanın üzerinde.

その老人は90歳を超えている。

O, başının üzerinde durdu.

彼女は逆立ちをした。

Çiğ çim yaprakları üzerinde.

露が草の葉におりている。

- Kilise bir tepenin üzerinde duruyor.
- Kilise bir tepenin üzerinde bulunuyor.

その教会は丘の上に立っている。

- İki çocuk çitin üzerinde oturuyor.
- İki çocuk çitin üzerinde oturuyorlar.

- 二人の子供たちが柵の上に座っています。
- 二人のこどもが塀に座っています。

- Onun 40 yaşın üzerinde olduğunu düşünüyorum.
- Bence o 40 yaşın üzerinde.
- Sanırım o 40 yaşın üzerinde.

- 彼女は少なくとも40才は越えていると思う。
- 彼女は四十歳を超えていると思う。

- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- Çalışma masasının üzerinde bir çiçek görüyorum.

机の上に花が見える。

- Biz indirim oranı üzerinde mutabık kaldık.
- Biz indirim oranı üzerinde anlaştık.

- 私たちは割引率についての意見が一致した。
- 私たちは割引率について合意している。

İşte bu, üzerinde çalıştığım şey.

それこそが 私の研究テーマです

Bu örneklerden bazıları üzerinde konuşalım.

例を使って議論しましょう

üzerinde çalıştığım zararlı risklerden değil,

私が研究したような 危険で良くないリスクではなく

Asıl sihir kağıt üzerinde olmuyor.

奇跡そのものは 紙の上では 起きないということです

...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.

‎夜のほうが狩りをしやすい

40.000'in üzerinde Karayip flamingosu.

‎4万羽以上の ‎ベニイロフラミンゴだ

En çok üzerinde çalıştığı şey,

彼女によると 最も力を入れたのは

Öğretmenimiz dakikliğin önemi üzerinde durdu.

先生は時間を守ることの大切さについて長々と述べた。

Bazı çocuklar çimenlerin üzerinde oynuyor.

子供たちが芝生で遊んでいます。

Masanın üzerinde bir kavun var.

テーブルの上にメロンが一つあります。

Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.

鏡の破片が床に散乱していた。

Masanın üzerinde bir fan vardır.

机の上に扇風機があります。

Masanın üzerinde bir anahtar vardır.

机の上に鍵がある。

Sıranın üzerinde bir elma var.

机の上にリンゴが1個ある。

Masanın üzerinde bir çanta vardır.

机の上にかばんがあります。

Dünya nüfusu sorunu üzerinde tartıştık.

我々は世界の人口問題を討議した。

Uçağımız Pasifik okyanusu üzerinde uçuyordu.

われわれの飛行機は太平洋の上を飛んで行った。