Translation of "üzerinde" in Chinese

0.057 sec.

Examples of using "üzerinde" in a sentence and their chinese translations:

O kanepenin üzerinde.

它在沙發上。

Anahtar masanın üzerinde.

钥匙在桌子上。

Anahtarlar masanın üzerinde.

钥匙在桌子上。

Üzerinde düşünür müsün?

你在沉思吗,汤姆?

- Üretim tarihi kapak üzerinde gösteriliyor.
- Üretim tarihi kapağın üzerinde.
- Üretim tarihi kapağın üzerinde yazıyor.

生产日期在盖子上。

Köpek hasırın üzerinde uyuyordu.

狗在地毯上睡觉。

Masanın üzerinde yiyecek vardır.

书桌上有食物。

Hız limitinin üzerinde gitme.

不要超速。

Uçak dağın üzerinde uçtu.

這架飛機飛越了這座山。

O, seksenin üzerinde olmalı.

她肯定超过80岁了。

Bunun üzerinde düşünmeni istiyorum.

我想要你睡在它上边。

O altmışın üzerinde olmalı.

- 他肯定六十多岁了。
- 他应该超过六十岁了。

O, sorun üzerinde çalışıyor.

她在处理问题。

Üretim tarihi kapağın üzerinde.

生产日期在盖子上。

18 yaşın üzerinde misin?

你有18歲了嗎?

O otuzun üzerinde olamaz.

她不可能超过30岁了。

Onun üzerinde dikkatlice düşüneceğim.

我会深思熟虑。

Kedi sandalyenin üzerinde uyuyor.

- 猫儿在椅子上睡觉。
- 猫在椅子上睡觉。

Lütfen onun üzerinde düşün.

請考慮一下。

Onun üzerinde adım var.

這里上面有我的名字。

- İki çocuk çitin üzerinde oturuyor.
- İki çocuk çitin üzerinde oturuyorlar.

两个孩子在栅栏上坐着。

- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- Çalışma masasının üzerinde bir çiçek görüyorum.

我看见书桌上有朵花。

Bazı çocuklar çimenlerin üzerinde oynuyor.

有些小孩在草地上玩。

Masanın üzerinde bir çanta vardır.

书桌上有一个包。

Dünya nüfusu sorunu üzerinde tartıştık.

我們在世界人口問題上爭辯了一番。

Pandalar bambu çimlerin üzerinde beslenirler.

熊貓以竹為食。

Ceketi üzerinde odaya doğru koştu.

他穿着衣服冲进房间。

Büyükbabasının doksanın üzerinde olduğunu söyledi.

他告訴我他的祖父已經有九十多歲了。

Masanın üzerinde bir portakal var

桌上有一只橙子。

Göletin üzerinde bir köprü vardır.

池塘上有座桥。

Bir ordu midesi üzerinde yürür.

胃里如同千军万马开过。

Çim üzerinde ve yerde oturuyorlar.

坐在草坪和地上。

Tom dışarıda bir iş üzerinde.

Tom出去辦事了。

Dağın üzerinde bir köy var.

在山巔上有一個村莊。

Ben yeni kitabım üzerinde çalışıyorum.

我正在寫我的新書。

O ağaç Tom'un arazisinin üzerinde.

那樹是湯姆的財産。

Masanın üzerinde bir kedi var mı?

桌子上有只猫吗?

Yazar yeni bir kitap üzerinde çalışıyor.

那個作家正在寫新書。

Genç görünüyor ama aslında kırkın üzerinde.

- 她看上去很年轻,实际上已经超过40岁。
- 她看起来是年轻的,但实际上她四十多岁了。

O sağlığa zenginliğin üzerinde değer verir.

她覺得健康比財富重要。

Onların yapay çimin üzerinde uzandıklarını gördüm.

我发现他们正躺在人工草皮上。

Cevabımı vermeden önce konu üzerinde düşünmeliyim.

我在回答之前必须考虑周全。

Onun üzerinde güzel bir elbisesi vardı.

她穿上了一套漂亮的洋裝。

Kırmızı elbise onun üzerinde iyi görünüyordu.

她穿這套紅色的洋裝很好看。

Genetik mühendisliğini insanlar üzerinde kullanmalı mıyız?

我们应该对人使用基因编辑吗?

Tom yeni bir roman üzerinde çalışıyor.

汤姆正致力于一部新小说。

Onlar ara sıra farkları üzerinde tartışırlar.

他们有时候有矛盾冲突

Bu yol üzerinde çok trafik yok.

这条路上的车辆不多。

O kırmızı kazak üzerinde iyi görünüyor.

你穿那件紅色的毛衣好看。

- Ben onu düşüneceğim.
- Onun üzerinde düşüneceğim.

我會考慮一下。

Roger buz üzerinde kaydı ve bacağını incitti.

罗杰在冰上滑倒了,弄伤了腿。

Kapının üzerinde büyük bir altın yıldız vardı.

在門上有一個大大的金色星星。

Öğretmenin öğrenciler üzerinde büyük bir etkisi var.

这个教授对他的学生有很大的影响力。

Çin, Senkaku Adaları üzerinde egemenlik iddiasında bulunuyor.

中国主张钓鱼岛的主权。

Fırtınanın ekonomi üzerinde ciddi bir etkisi vardı.

这场暴风雪已经对经济造成了很严重的影响。

Bir milyon doların üzerinde mal varlığı var.

他有超过一百万美元的资产。

O kırmızı elbise onun üzerinde iyi görünüyor.

她穿那件紅色的衣服很好看。

Bunun üzerinde ne kadar düşünsem de anlamıyorum.

无论怎么去想我都搞不清楚。

Onların çevre üzerinde herhangi bir etkisi yok.

它们对环境一点都没有影响。

Sence iklimimizin karakterlerimiz üzerinde bir etkisi var mı?

你覺得氣候會不會影響人的性格呢?

Bu nesne su üzerinde yüzmek için yeterince hafif.

這種物質很輕,可以浮在水面上。

Böyle dergilerin çocuklar üzerinde büyük bir etkisi var.

這些雜誌對小孩的影響很大。

- Kedi masanın üzerinde oturuyor.
- Kedi masanın üstünde oturuyor.

猫坐在桌子上。

Bunun üzerinde beş aydır çalışıyoruz. Sakın şimdi batırmayın.

我们已经花了五个月的心血在这上面了。别这时候搞砸了。

Birçok televizyon programı çocuklar üzerinde kötü etkiye sahiptir.

許多電視節目對兒童有不良的影響。

Az önce masanın üzerinde bir kitap var mıydı?

刚才桌子上有一本书吗?

Yaşlanan bir nüfus sağlık üzerinde daha fazla harcama gerektirecektir.

老龄化的人口需要更多医疗保健支出。

O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.

她捂着嘴,笑得跟个小女生似的。

Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.

他的計劃是在那條河上建一座橋。

Bu olay, projenin ilerleyişi üzerinde büyük bir etki yaptı.

这个事件极大影响了项目进度。

Bir internet kafede web üzerinde arkadaşlarınızla temas halinde olun.

在网吧用网络与朋友们保持联系。

Bu kentteki üç kişiden birinin üzerinde kendi arabası vardır.

這城市每三個人中有一個擁有自己的車。

- Masanın üzerinde bir kitap var.
- Masanın üstünde bir kitap var.

在桌子上有本书。

- Masanın üstünde bir portakal var.
- Masanın üzerinde bir portakal var.

桌上有一只橙子。

İki bilim adamı bilinmeyen bir Tibet ifadesinin anlamı üzerinde tartıştı.

兩位學者為一句意思含糊的藏文句子爭論了一番。

Karım şişe kırdığı için tüm mutfak zemini üzerinde süt var.

我老婆把瓶子打破了,把廚房弄得滿地都是牛奶。

- Onlar bu projede beraber çalıştılar.
- Bu proje üzerinde ortaklaşa çalıştılar.

他们一起为这个项目工作过。

Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.

世界上有10种人:懂二进制和不懂二进制的人。

Şu anda Tatoeba'da iki binin üzerinde Uygurca cümle var gibi görünüyor.

Tatoeba上似乎有超过两万个维吾尔语句子了。

- Sanırım o otuzun üzerindedir.
- Ben onun otuz yaşın üzerinde olduğunu tahmin ediyorum.

我猜她超過三十歲了。

Taş üzerinde yazılı bir şey vardı ve onlar bunun ne olduğunu çözmeye çalıştılar.

石頭上面寫著什麼東西,他們想要弄清楚。

" Dünyanın çevresinin iyiliği için söylüyorum," ama aslında o "Dünya üzerinde yaşayan insanların iyiliği için. "

我說是「為了地球的環境」,但其實是「為了住在地球上的人類」。

Japonya dört büyük ada ve 3.000'in üzerinde küçük adadan oluşur ve alan olarak hemen hemen Kaliforniya'ya eşittir.

日本是由四個大島和三千多個小島組成的,面積和加州差不多。

- Bataklık arazi üzerinde binalar yapamazsın.
- Bataklık araziye bina inşa edemezsin.
- Bataklık araziye bina inşa edemezsiniz.
- Sulak alanlarda binalar inşa edemezsiniz.

你不能在沼澤地上建造建築物。