Translation of "Erkeğin" in German

0.004 sec.

Examples of using "Erkeğin" in a sentence and their german translations:

Bir erkeğin, başkasının kalbini

Es gibt Männer, die eher sterben würden,

İngiltere her erkeğin görevini yapacağını umuyor.

England erwartet, dass jeder Mann seine Pflicht tun wird.

Bir erkeğin sesini duydum, kadının değil.

Ich habe eine Männerstimme gehört, keine Frauenstimme.

Erkeğin boşanması için bir sebebe ihtiyacı yoktu

Der Mann brauchte keinen Grund, sich scheiden zu lassen

Karısı olmadan, bir erkeğin hiçbir değeri yoktur.

Ohne eine Frau ist ein Mann nichts wert.

Birçok erkeğin, kadınlardan daha büyük göğüsleri vardır.

Viele Männer haben größere Brüste als Frauen.

Bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.

Liebe geht durch den Magen.

Kadınlar bir erkeğin hayatının en güzel parçasıdır.

Frauen sind der schönste Teil im Leben eines Mannes.

Erkeğin serenadı bu defa ona bir eş kazandırdı.

Sein Ständchen hat ihm eine Partnerin beschert.

Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.

Aber das junge Männchen darf nicht mit auf den schmalen Ast.

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

Das kleine Männchen muss sich Gehör verschaffen.

Tom senin vasat erkeğin değil. O birçok erkeklerin hoşlandığı şeylerden hoşlanmaz ve birçok erkeğin yapmaktan hoşlandığı şeyleri yapmaktan hoşlanmaz.

Tom ist kein einfacher Durchschnittstyp. Ihm gefällt nicht das, was den meisten Männern gefällt, und er widmet sich nicht gern den gleichen Beschäftigungen.

Her harika bir erkeğin arkasında harika bir kadın vardır.

Hinter jedem großen Manne steht eine große Frau.

Onlar onu güçlü bir erkeğin cesur hareketi olarak gördüler.

Sie betrachteten es als eine tapfere Tat eines starken Mannes.

Bir erkeğin evlenmesinden sonra asla yapmaması gereken birçok şey var.

Es gibt viele Dinge, die ein Mann niemals tun sollte, nachdem er geheiratet hat.

Tom Mary'ye sınıfındaki en yakışıklı erkeğin kim olduğunu düşündüğünü sordu.

Tom fragte Maria, wen sie für den gutaussehendsten Jungen in ihrer Klasse halte.

Birçok erkeğin de gömme dolabı vardır. Onlar için bu yerlerdir!

Auch viele Männer haben einen begehbaren Kleiderschrank. Für sie ist es der Fußboden!

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

Und hohe Ansprüche. Seine Rufe haben etwas Besonderes.

Ve dahası, destanda olduğu gibi birkaç erkeğin de önden kafaları kesilmişti.

der Männer von vorne enthauptet worden, genau wie in der Saga.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

Mit dem Mitternachtsschmaus will dieses junge Männchen vielleicht dominantere Orang-Utans vermeiden.

Bir erkeğin elinde bir demet çiçek varsa, bu onun botanik çalışmayacağı, fakat anatomi çalışacağı anlamına gelir.

Wenn ein junger Mann einen Blumenstrauß in der Hand hat, bedeutet das nicht, dass er gedenkt, sich mit Botanik zu befassen, sondern mit Anatomie.

- Bir adam bir kadına pahalı mücevher verirse bunun ne demek olduğunu biliyor musun?
- Bir erkeğin bir kadına pahalı mücevher vermesinin ne anlama geldiğini biliyor musun?

Weißt du, was es bedeutet, wenn ein Mann einer Frau teuren Schmuck schenkt?

Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.

Das Schaffen eines jeden Menschen, ob in Literatur, Musik, Malerei, Architektur oder beliebigem anderem Bereiche, ist immer ein Bildnis seiner selbst.

Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.

Ohne Zweifel findet sich auf dieser Welt zu jedem Mann genau die richtige Ehefrau und umgekehrt; wenn man jedoch in Betracht zieht, dass ein Mensch nur Gelegenheit hat, mit ein paar hundert anderen bekannt zu sein, von denen ihm nur ein Dutzend oder weniger nahesteht, darunter höchstens ein oder zwei Freunde, dann erahnt man eingedenk der Millionen Einwohner dieser Welt leicht, dass seit Erschaffung ebenderselben wohl noch nie der richtige Mann der richtigen Frau begegnet ist.