Translation of "Vardır" in Polish

0.011 sec.

Examples of using "Vardır" in a sentence and their polish translations:

- Allah vardır.
- Tanrı vardır.

Bóg istnieje.

Tanrı vardır.

Bóg istnieje.

Duvarların kulakları vardır, kapıların gözleri vardır.

Ściany mają uszy, drzwi mają oczy.

Herkesin hataları vardır.

Każdy popełnia błędy.

Gerçekten Tanrı vardır.

Rzeczywiście Bóg istnieje.

Duvarların kulakları vardır.

Ściany mają uszy.

Herkesin sorunları vardır.

Każdy ma problemy.

Zebraların çizgileri vardır.

Zebry mają paski.

- Japonya'da 43 makam vardır.
- Japonya'da 43 vilayet vardır.

W Japonii są 43 prefektury.

- Onun üç çocuğu vardır.
- Onun üç tane çocuğu vardır.

On ma troje dzieci.

Ancak bazı riskler vardır.

Ale wiążą się z pewnym ryzykiem.

İnsanların iki ayağı vardır.

Ludzie mają dwie nogi.

Meyvelerin içinde tohumları vardır.

Owoce zawierają nasiona.

Kelimenin değişik anlamları vardır.

To słowo ma kilka znaczeń.

Onun kısa saçı vardır.

Ona ma krótkie włosy.

Onun 2.000 kitabı vardır.

Ona ma dwa tysiące książek.

Herkesin zayıf noktaları vardır.

Każdy ma swój czuły punkt.

İnsanların zayıf hafızaları vardır.

Ludzie mają krótką pamięć.

Almanya'nın iyi futbolcuları vardır.

Niemcy mają dobrych piłkarzy.

İnsanların iki bacağı vardır.

Ludzie mają dwie nogi.

Herkesin bazı hataları vardır.

Każdy ma jakieś wady.

Onun uzun bacakları vardır.

On ma długie nogi.

Tavşanların büyük kulakları vardır.

Króliki mają długie uszy.

Tavşanların uzun kulakları vardır.

Króliki mają długie uszy.

Onun geniş göğüsleri vardır.

Ona ma duże piersi.

Odamın iki penceresi vardır.

Mój pokój ma dwa okna.

Odamda üç pencere vardır.

Mój pokój ma trzy okna.

İsveç'in kendi dili vardır.

Szwecja ma swój własny język.

Sosisli sandviç de vardır.

Hot-dogi również są dostępne.

Belki başka nedenler vardır.

Być może są inne powody.

Her yaşın bilgeliği vardır.

Każdy wiek ma swoją mądrość.

Quintus'un iki hizmetçisi vardır.

Kwintus ma dwóch służących.

Kulübün otuz üyesi vardır.

Klub ma trzydziestu członków.

Bardakta biraz süt vardır.

W szklance jest niewiele mleka.

Tom'un üç ablası vardır.

Tom ma trzy starsze siostry.

Tom'un üç ağabeyi vardır.

Tom ma trzech starszych braci.

Tom'un üç kızı vardır.

Tom ma trzy córki.

Montana'da kaç şehir vardır?

Jak wiele jest miast w Montanie?

Otomobillerin dört tekerleği vardır.

Samochody mają cztery koła.

Bisikletlerin iki tekerleği vardır.

Rowery mają dwa koła.

- Yunanistan'da bir sürü ada vardır.
- Yunanistan'da çok sayıda ada vardır.

W Grecji jest dużo wysp.

Yemek yememizin iki sebebi vardır:

Jemy z dwóch przyczyn.

Ama aralarında devler de vardır.

Ale są też giganci.

Masanın üzerinde bir çanta vardır.

Na biurku jest torba.

İngiliz alfabesinin 26 harfi vardır.

Angielski alfabet ma 26 liter.

Her kuralın bir istisnası vardır.

Od każdej reguły są wyjątki.

Japonya'da birçok eski gelenek vardır.

W Japonii jest wiele starożytnych zwyczajów.

Bu şehirde birçok köprü vardır.

Wiele jest mostów w tym mieście.

İspanyolların iki tane soyadları vardır.

Hiszpanie mają po dwa nazwiska.

Londra'da birçok güzel park vardır.

W Londynie jest wiele pięknych parków.

Tom'un makul bir maaşı vardır.

Tom ma przyzwoitą pensję.

Bir kedinin iki kulağı vardır.

Kot ma dwoje uszu.

Bu kutuda beş elma vardır.

Ta skrzynka zawiera pięć jabłek.

Onun çok sayıda kitabı vardır.

On ma niezliczoną ilość książek.

Benim odamda bir radyo vardır.

W moim pokoju jest radio.

Onun isimleri hatırlama sorunu vardır.

- On z trudem zapamiętuje nazwiska.
- On nie ma pamięci do nazwisk.
- Ma problemy z zapamiętywaniem nazwisk.

Çocukların çok uykuya ihtiyacı vardır.

Dzieci potrzebują dużo snu.

Gezegende üç akıllı tür vardır.

Na planecie są trzy inteligentne gatunki.

Her kural için istisnalar vardır.

Każda zasada ma swój wyjątek.

Almanya'nın iki tane başkenti vardır.

Niemcy mają dwie stolice.

Finlandiya'da kaç tane göl vardır?

Ile jest jezior w Finlandii?

Evimin yanında bir okul vardır.

W pobliżu mojego domu jest szkoła.

Her işte bir hayır vardır.

To szczęście w nieszczęściu.

Her günün bir devamı vardır.

Każdy dzień ma ciąg dalszy.

Onun başının arkasında gözleri vardır.

On ma oczy z tyłu głowy.

Her çocuğun bir bisikleti vardır.

Każdy chłopiec ma rower.

Onun güzel el yazısı vardır.

Ona ma piękne pismo.

Belki evde başka biri vardır.

Może w domu jest jeszcze ktoś.

Atomlar her şeyin içinde vardır.

Atomy są we wszystkim.

Estonya'nın kendi ulusal marşı vardır.

Estonia ma swój hymn.

Bir haftada kaç gün vardır?

Ile jest dni w tygodniu?

Duvarların kulakları, kapıların gözleri vardır.

Ściany mają uszy, drzwi mają oczy.

Derneğin otuz tane üyesi vardır.

Stowarzyszenie ma trzydziestu członków.

Bu ormanda dev yılanlar vardır.

W tym lesie są wielkie węże.

İnsanların kendilerini savunma hakları vardır.

Ludzie mają prawo by się bronić.

Bu saatte, inanılmaz trafik vardır.

W tym czasie jest niesamowity ruch.

Jane'in beş el çantası vardır.

Jane ma pięć torebek.

Bu odada bir masa vardır.

W tym pokoju jest biurko.

Bu oyunun üç perdesi vardır.

Ta sztuka ma trzy akty.

Bazı insanlarda buğday alerjisi vardır.

Niektórzy ludzie mają alergię na pszenicę.

Estonya'nın kendi milli marşı vardır.

- Estonia ma swój hymn.
- Estonia ma swój własny hymn narodowy.

Meleklerin arpları, şeytanların bodhránları vardır.

Aniołowie mają harfy, a diabły - bodhrany.

Bu adamın bir atı vardır.

Ten człowiek ma konia.

Evimin yanında bir park vardır.

Koło mojego domu jest park.

Tom'un üç bin kitabı vardır.

Tom ma trzy tysiące książek.

Finlandiya'da 187.888 tane göl vardır.

W Finlandii jest 187 888 jezior.

Bu kavramın birçok anlamı vardır.

To pojęcie ma wiele znaczeń.

Her ülkenin bir başkenti vardır.

Każdy kraj ma swoją stolice.

Tom'un kedisinin dört bacağı vardır.

Kot Toma ma cztery nogi.

Tom'un köpeğinin dört bacağı vardır.

Pies Toma ma cztery nogi.

- Tektanrıcılar için, sadece tek bir Tanrı vardır.
- Monoteistler için, sadece tek bir Tanrı vardır.
- Monoteistler için, yalnızca tek bir tanrı vardır.

Według monoteistów istnieje tylko jeden Bóg.

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

Krokodyle widzą dobrze w ciemności.

çünkü yolda sizi sokma ihtimali vardır,

bo może cię ukąsić w drodze do domu.

Deve kuşunun kanatları vardır ama uçamaz.

Struś ma skrzydła, ale nie potrafi latać.

Erkekler ve kadınların birbirlerine ihtiyaçları vardır.

Mężczyźni i kobiety potrzebują siebie nawzajem.

Onun iyi bir görme gücü vardır.

Ma dobry wzrok.

Kyoto'da birçok ünlü eski bina vardır.

W Kioto jest sporo słynnych starych budynków.