Translation of "Seyahate" in French

0.014 sec.

Examples of using "Seyahate" in a sentence and their french translations:

Seyahate hazırlanmakla meşgul.

- Il est occupé à préparer son voyage.
- Il s'affaire aux préparatifs du voyage.

Hayat bir seyahate benzer.

La vie est comme un voyage.

- Yolculuğa çıkıyorum.
- Seyahate çıkıyorum.

Je pars en voyage.

Macera aramak için seyahate çıktı.

Il partit voyager à la recherche d'aventures.

Onlar New York'a seyahate çıktılar.

Ils sont partis pour New York.

O, iş için seyahate gitti.

Il a voyagé pour affaires.

Seninle bir seyahate gitmek istiyorum.

Je veux partir en vacances avec toi.

Tom tek başına seyahate çıktı.

Tom est parti seul en voyage.

Gerçek, çantanı toplayıp çık tarzı bir seyahate.

mais un vrai voyage.

Onlar birkaç gün önce bir seyahate çıktılar.

Ils sont partis en voyage il y a quelques jours.

Paskalya Adası'na on günlük bir seyahate gittim.

J'ai entrepris un voyage de dix jours à l'île de Pâques.

- O, sadece karısı seyahate çıktığında köpeği besler.
- Onun köpeği beslediği tek zaman karısı seyahate gittiği zamandır.

Le seul moment où il nourrit le chien est lorsque sa femme est partie en voyage.

Onlar ilk kez yurt dışına bir seyahate gitti.

Ils ont voyagé à l'étranger pour la première fois.

Tom ve Mary balayıları için İtalya yakınında vapurla seyahate çıktılar fakat gemi battı ve Tom kamarasında boğuldu.

Tom et Marie sont allés en croisière près de l'Italie pour leur lune de miel, mais le bateau a coulé et Tom s'est noyé dans sa cabine.