Translation of "Için" in French

0.017 sec.

Examples of using "Için" in a sentence and their french translations:

O için için ağladı.

- Elle pleura amèrement.
- Elle pleurait amèrement.

- Bu çocuklar için.
- Çocuklar için.

C'est pour les enfants.

Yaşamak için yemelisin.Yemek için yaşamamalısın.

Il faut manger pour vivre, et non vivre pour manger.

- Kim için çalışıyorsun?
- Kimin için çalışıyorsun?
- Kim için çalışıyorsunuz?

Pour qui travailles-tu ?

Yanmamak için,

pour ne pas se brûler,

Yemek için

manger

Ne için?

À quoi bon ?

Hayvanlar için de insanlar için de,

Pour les animaux comme pour les humains,

çalıştıkları için, astronotlar için kullandığımız egzersizleri

on peut appliquer ces exercices et ces techniques

Bizim için at onları için tırtıl

chenilles pour eux chez nous

Yaşamak için yeriz, yemek için yaşamayız.

Nous mangeons pour vivre, nous ne vivons pas pour manger.

- Kaç gecelik için?
- Kaç gece için?

Pour combien de nuits ?

- Davetiniz için teşekkürler.
- Davet için teşekkürler.

Merci de m'avoir invitée.

Yemek için yaşamıyorum; Yaşamak için yiyorum.

Je ne vis pas pour manger ; je mange pour vivre.

- Senin için geldim.
- Sizin için geldim.

- Je suis venu pour toi.
- Je suis venu à cause de toi.

Gelecek için korkmayın, geçmiş için ağlamayın.

N’ayez pas peur de l'avenir, ne pleurez pas le passé.

Senin için burada olmadığım için üzgünüm.

- Je suis désolé d'avoir été dans l'incapacité d'être là pour vous.
- Je suis désolé d'avoir été dans l'incapacité d'être là pour toi.
- Je suis désolée d'avoir été dans l'incapacité d'être là pour vous.
- Je suis désolée d'avoir été dans l'incapacité d'être là pour toi.

- Benim için önemlidir.
- Benim için önemli.

- C'est important pour moi.
- Pour moi, c'est important.

- Senin için endişelenmiyorum.
- Sizin için endişelenmiyorum.

- Je ne me fais pas de souci à ton sujet.
- Je ne me fais pas de souci à votre sujet.

- Yorumlarınız için teşekkürler.
- Yorumların için teşekkürler.

- Merci pour tes commentaires.
- Merci pour vos commentaires.

- Açıklaman için teşekkürler.
- Açıklamanız için teşekkürler.

- Merci pour ton explication.
- Merci pour votre explication.
- Merci de vos éclaircissements.

- Bu sizin için.
- Bu senin için.

- C'est pour ton bien.
- C'est pour toi.
- C'est pour vous.
- Ceci est pour toi.
- Ceci est pour vous.

Tom bizim için çalıştığı için şanslıyız.

Nous avons de la chance d'avoir Tom qui bosse pour nous.

- Benim için kusursuzsun.
- Benim için mükemmelsin.

- Tu es parfait pour moi.
- Tu es parfaite pour moi.
- Vous êtes parfait pour moi.
- Vous êtes parfaite pour moi.
- Vous êtes parfaits pour moi.
- Vous êtes parfaites pour moi.

- Kim için çalışıyorsun?
- Kimin için çalışıyorsun?

- Pour qui travailles-tu ?
- Pour qui travailles-tu ?

- Elma senin için.
- Elma sizin için.

La pomme est pour vous.

- Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Paylaşımın için teşekkürler.
- Paylaştığın için sağ ol.
- Paylaşım için teşekkürler.

Merci pour le partage !

- Geldiğiniz için teşekkür ederiz.
- Geldiğin için teşekkürler.
- Geldiğiniz için teşekkür ederim.

- Merci d'être venu.
- Merci d'être venue !
- Merci de venir.
- Merci d'être venus.
- Merci d'être venues.

Nefes almak için ventilatörlere ihtiyacı olanlar için

Il y a ceux qui ont besoin d'un respirateur

Tutmak için emisyonları azaltmak için yasal olarak

l'Accord de Paris sur le climat comme premier accord mondial juridiquement

Benim için yaptıkların için yeterince teşekkür edemiyorum.

Je ne saurais vous remercier assez pour ce que vous avez fait pour moi.

Japonya'ya öğretmek için değil yazmak için geldim.

Je suis venu au Japon, non pour enseigner, mais pour écrire.

Beni iş için düşündüğün için teşekkür ederim.

- Merci d'examiner ma candidature pour le poste.
- Merci de réfléchir à moi pour le boulot.

İnsan yaşamak için yer, yemek için yaşamaz.

Les hommes mangent pour vivre, mais ne vivent pas pour manger.

- Benim için önemlidir.
- Bu benim için önemli.

Pour moi, c'est important.

Benim için yaptığınız her şey için teşekkürler.

- Merci pour tout ce que vous avez fait pour moi.
- Merci pour tout ce que tu as fait pour moi.

- Yardımınız için teşekkür ederim.
- Yardımınız için teşekkürler.

Merci pour votre aide.

- Kitap için teşekkürler.
- Kitap için teşekkür ederim.

Merci pour le livre.

Üretim, kullanım için değil, kâr için sürdürülür.

La production est réalisée dans un but lucratif, pas pour suivre les besoins.

- Geribildirim için teşekkürler.
- Geri besleme için teşekkürler.

Merci pour les réactions.

Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.

J'aime faire du sport pour le plaisir et non pour la compétition.

Burası için mi, yoksa götürmek için mi?

- C'est pour ici ou à emporter ?
- À emporter ou à consommer sur place ?
- Sur place ou à emporter ?
- Sur place ou pour emporter ?
- Pour consommer sur place ou à emporter ?

- Ben senin için buradayım.
- Senin için buradayım.

Je suis là pour toi.

- Teşviğiniz için teşekkürler.
- Teşviğiniz için teşekkür ederiz.

Je te remercie pour tes encouragements.

Bunu benim için yaptığınız için teşekkür ederim.

Merci de le faire à ma place.

Kahve benim için ve çay senin için.

Le café est pour moi, et le thé est pour toi.

- Benim için sakıncası yok.
- Benim için hava hoş.
- Benim için sorun değil.

C'est bon pour moi.

- Beni karşılamak için geldiğiniz için teşekkür ederim.
- Beni karşılamaya geldiğin için teşekkürler.

- Merci de venir me rencontrer.
- Merci d'être venu me rencontrer.

Hazır olmak için.

il voulait être prêt.

Pazar günü için?

Et dimanche ?

Patent almak için

Cette idée que pour obtenir un brevet,

Onun için endişeliydim

Je m’inquiétais pour lui…

Alınmak için hazırız.

prêt à être récupéré.

Alınmak için hazırız!

prêt à être récupéré !

Dışlamak için hariç,

à part pour déféquer,

Profesyonel komedyenlik için

Mais avec seulement des blagues,

Sonra unutmamak için.

afin de ne pas les oublier.

Yapacaklarım için sabırsızlanıyordum.

Je cherchais ma prochaine action.

Sağlığımızı korumak için

pour mieux protéger notre santé

Nedenini anlamak için

Pour comprendre cela,

Bunu göstermek için

Et pour illustrer cela,

özellikle benim için.

surtout pour moi :

Bizim için harika.

Super pour nous.

Mimari topluluklar için

Parce que l'architecture est l'art

Ekibine mühendislik için

Elle a réalisé un logiciel

Değer biçilemediği için

Parce qu'il n'est pas valorisé

Durdurmak engellemek için

pour empêcher l'arrêt

Bağdaşmadığı için kaldırıldı .

esprit égalitaire de l'époque.

Empati kurabilmek için

Pourquoi attendre des événements cataclysmiques

Benim için kişisel

que je prends personnellement

Hayat için minnettarım,

je suis incroyablement reconnaissante pour ma vie

Nobuyuki için iyi.

Tant mieux pour Nobuyuki.

Tavsiye için teşekkürler.

Merci de m'avoir introduit.

Gelmem için yalvardı.

Elle me supplia de venir.

Hediyen için teşekkürler.

- Merci pour votre cadeau.
- Merci pour le cadeau.
- Merci pour ton cadeau.

Herkes için savaştık.

Nous nous sommes battus pour tout le monde.

Ne için bekliyorsun?

Qu'attends-tu ?

Yolculuk için hazırlan.

- Veuillez vous préparer pour le voyage.
- Prépare-toi pour le voyage, je te prie.

Ne için buradasın?

- Pourquoi es-tu ici ?
- Dans quel but êtes-vous ici ?

Sizin için telefon.

Téléphone pour toi !

Bu bizim için.

- Celui-ci est pour nous.
- Celle-ci est pour nous.

Yemek için teşekkürler.

- Merci pour le repas.
- Merci pour la nourriture.

Bugün için yeterlidir.

- Assez pour aujourd'hui.
- C'est tout pour aujourd'hui.
- Ça suffit pour aujourd'hui.

Çocuk için üzüldüm.

Je me sentis désolé pour le garçon.

Konuşmak için durdun.

Elle a arrêté de parler.

Geldiğin için naziksin.

C'est gentil de votre part de venir.

Yakalanmamak için kaçtı.

- Il prit la fuite, pour ne pas être arrêté.
- Il prit la fuite, pour ne pas être pris.
- Il a pris la fuite, pour ne pas être arrêté.
- Il a pris la fuite, pour ne pas être pris.

Gelecek için hazırlanmalısın.

- Tu devrais t'apprêter pour le futur.
- Vous devriez vous apprêter pour le futur.

Bu, senin için.

C'est pour toi.

Yaşadığın için şanslısın.

- Tu es chanceux d'être en vie.
- Tu es chanceuse d'être en vie.
- Tu es chanceux d'être vivant.
- Tu es chanceuse d'être vivante.
- Vous avez de la chance d'être en vie.

Bıraktığın için teşekkürler.

Merci pour la balade.

Uyarı için teşekkürler.

Merci de m'avoir averti.

Rahatsızlık için üzgünüz.

- Nous sommes désolés pour le dérangement.
- Nous sommes désolées pour le dérangement.

Dinlediğin için teşekkürler.

Merci pour ton écoute.

Güvenliğin için endişeli.

- Elle est inquiète de ta sécurité.
- Elle est inquiète pour ta sécurité.
- Elle est inquiète pour votre sécurité.

Sağlığın için endişeliyim.

- Je suis inquiet pour ta santé.
- Je me fais du souci au sujet de ta santé.
- Je me fais du souci au sujet de votre santé.

Bu, arkadaşım için.

C'est pour mon ami.

Tavsiyen için teşekkürler.

Merci pour le conseil.

Karışıklık için üzgünüm.

- Désolé pour le bordel !
- Désolée pour le bordel !
- Désolé pour la pagaille !
- Désolée pour la pagaille !