Translation of "Başına" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Başına" in a sentence and their arabic translations:

Kendi başına olmayacaksın.

لن تكون وحيدا.

Tek başına sinemaya gider.

أو لمشاهدة الأفلام بمفردهم.

Tarlaya tek başına gidebiliyorken

بينما يمكنك الذهاب إلى الميدان بمفردك

Onların başına gelmiş miydi?

هل حدث لهم؟

Büyükannem tek başına yaşıyor.

تعيش جدتي وحدها.

Başına fes takmış kişiler anlatır

يخبر الناس يرتدون فاس

Siz Türk Tarih Kurumunun başına

أنت تتجه إلى الجمعية التاريخية التركية

Kendi başına aşılamayacak bir hastalıktır

هو مرض لا يمكن التغلب عليه بمفرده

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

المرأة تمشي بمفردها في الشارع

Yaşlı adam tek başına yaşadı.

عاش الرجل العجوز وحده.

Bunu tek başına mı yaptın?

هل صنعت هذا بنفسك؟

Odasını kendi başına aramak zorundaydı.

كان عليه أن يبحث عن غرفته بنفسه.

Buraya tek başına mı geldin?

هل جئت وحدك؟

Hafta sonunu tek başına geçirdi.

أمضت نهاية الأسبوع كلها لوحدها.

Bu herkesin başına geliyor, değil mi?

فهذا يحدث للجميع، صحيح؟

KS: Bunların hepsini kendi başına yaptın.

كيلي: أنت عزفت كل هذا بنفسك؟

Başına gelmeyen kalmadı bir düşünsenize şimdi

تخيل الآن إذا لم يكن هناك شيء يحدث لك

Yani siz bir dağın başına gidiyorsunuz

لذلك تذهب إلى الجبل

Dünyanın başına gelecek olan bu kıyamet

هذا نهاية العالم التي ستحدث للعالم

Eğer odada tek başına birini görürseniz

إذا رأيتم أحدهم هو الشخص الوحيد في الغرفة مثلهم

Tom çoğunlukla tek başına alışverişe gider.

عادة ما يذهب توم للتبضع وحده.

O, meyve suyunu kendi başına yaptı.

أعدت العصير بنفسها.

Ev ödevini tek başına mı yaptın?

هل كتبت الواجب بنفسك؟

Başına iki şey daha eklemek istiyorum:

أضيف أمرًا آخر إلى هذا:

O, tek başına seyahat etmeyi sever.

يعجبه السفر لوحده.

Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?

أتحب السفر بمفردك؟

Hiç tek başına seyahat ettin mi?

هل سافرت لوحدك قط؟

O yaşlı kadın yalnız başına yaşıyor.

- تلك المرأة العجوز تعيش لوحدها.
- تلك المرأة العجوز تسكن بمفردها.
- تلك المرأة العجوز تعيش بمفردها.
- تلك المرأة العجوز تسكن لوحدها.

Talihsizliklerin asla tek başına gelmediklerini unutmuyorum.

أعلم جيدا أن المكروه لا يأتي بمفده.

Bu, neden bu iki kızın başına geldi?

لماذا الفتاتين؟

Benim ve ailemin başına gelen bu şey,

وهذا بالذات ما حدث لي ولعائلتي،

ABD'de daha pek çok kişinin başına geliyor.

كما حصل هذا للكثير من العائلات عبر الولايات المتحدة.

Ama acı çeken, tek başına acı çeken

وهم تائهون بالنسبة لنا جميعاً،

Annenin dönüp onu bulması gerek. Tek başına.

‫عليها العودة للعثور عليه...‬ ‫وحدها.‬

Ama en büyük abi kendi başına tırmanabiliyor.

‫لكن أكبر أخ يمكنه التسلّق بنفسه.‬

Hemen televizyon başına geçip bu şekilde izlerdik

كنا نشاهد التلفاز ونشاهده هكذا

Iyi de başına fes takıp yalan söyleyenler

حسنا ، أولئك الذين يرتدون فاس ويكذبون

Açılış konuşması tek başına bir saat sürdü.

خطاب الافتتاح وحده دام ساعة.

Onun işi kendi başına yaptığını düşünüyor musun?

هل تعتقد أنه قام بالعمل وحده؟

Tek başına mısın yoksa biriyle birlikte misin?

هل أنتَ وحدك أو مع أحد؟

Kara tahtanın başına geçmiş ‘Ali ata bak’ yazıyor.

وقف أمام السبورة السوداء، يكتب "انظر للحصان يا علي".

Ve bu bile tek başına büyük bir güçtü.

وذاك يعني أن لهذا المسمى صلاحيات كبيرة من نوعها.

Sultan'ın kişisel elit korumalarının başına komutan olarak atandı

تم تعيينه قائداً لمجموعة نخبة من حراس السلطان الشخصيين

Tek başına bir sırtlanın aslan karşısında şansı yok.

‫ضبع وحيد لا يضاهي أسدًا.‬

Ve bu başlı başına ayrı bir konuşma konusu.

وذلك موضوع آخر في حد ذاته.

Bizde o dönemde ise tek başına bile gidebiliyordu

في ذلك الوقت ، يمكننا حتى الذهاب بمفردنا

En son ismini anons ettiklerinde kürsünün başına geldiğinde

وفي النهاية عندما يُنادى اسمه، ويعتلي المنصة

Heyecandan öldü ölecek, o seviyede geliyor kürsünün başına

يكون كالذي مات من التوتر، يصل إلى هذه الدرجة ويعتلي المنصة،

Sami oturup tamamen kendi başına bir kitap okuyordu.

كان سامي جالسا، يطالع كتابا بمفرده.

Tom'un bunu tek başına yapmak zorunda kaldığını bilmiyordum.

لم أعلم بأنه كان على توم فعل ذلك بنفسه.

Filozoflar çoğu zaman en iyi düşüncelerini tek başına düşünür.

وعادةً ما تأتي للفلاسفة أفضل أفكارهم وهم بمفردهم.

Amcamın başına gelen şey dedemin ve ninemin suçu değildi.

ما حل بعمي لم يكن خطأ جدي وجدتي.

Ve bunun başka bir çocuğun başına gelmemesini sağlamak istiyordum.

وأردت أن لا يحدث ما حدث لي لطفل آخر.

Fakat annesi Priya'yı sokakta tek başına ve yemeksiz bıraktı

لكن والدة "بريا" تركتها في الشاّرع وحيدة دون أكل،

Ben de hep bunları dinliyorum, oturdum orada bilgisayarın başına,

وأنا أستمع لهم جميعاً، ثم جلست على الكمبيوتر،

Tek başına diyetin işe yaramadığı binlerce başka hikâye olabilir

ربما هناك الآلاف من القصص الأخرى التي فشلت فيها الحمية وحدها

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

‫من دونهم، يواجه ليلة خطيرة البرودة وحده.‬

Biliyorum ki bu şeylerin hiçbiri tek başına dünyayı değiştirmez.

أعلم أنّ لا شيء من هذه الأمور يمكنه تغيير العالم،

Sağladığı kolaylıklara ek olarak kişi başına 70 bin doların

فيها مرتفعٌ عن البقية اذ قدر عام 2020 باكثر من

Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.

من الأفضل أن ترتدي قبعة على رأسك خلال أشتية موسكو الباردة.

Tom bütün bir şişe şarabın tümünü tek başına içti.

إحدى المرات شرب توم علبة نبيذٍ كاملة.

Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler

‫لذا فإن مقتل كل إنسان غابة كفصيلة‬ ‫يدفع إلى انقراض هذه الفصيلة‬

Acaba ne oldu da kadın tek başına yaşayamaz hale getirildi

أتساءل ما الذي حدث ، كانت المرأة غير قادرة على العيش بمفردها

Aslında Çin'in ilk başına da dönelim mi? Çin'de neler olmuştu.

في الواقع ، دعونا نعود إلى بداية الصين؟ ما حدث في الصين.

1793'te gönüllü bir taburun başına seçildi ve Toulon Kuşatması'nda

في عام 1793 تم انتخابه لقيادة كتيبة من المتطوعين ، وفي حصار طولون تميز

Hikâyeler, tek başına salt bilgiden 2 ile 10 kat daha hatırlanabilir.

القصص لا تنسى أكثر من الحقائق وحدها بقدر 2 إلى 10 مرات.

Dürüst olan belediye başkanın bile başına neler geldiğini anlatan bir film

فيلم عن ما حدث حتى لرئيس البلدية الأمين

Kötü bir şekilde sarsılan Lannes bir anlığına tek başına oturmak için yürüdü

انطلق لانيس ، الذي كان متأثرًا بشدة ، ليجلس وحيدًا للحظة ،

Ona bir şey öğretecek bir annesi ya da babası yok. Tek başına.

‫ليس لديها أم أو أب ليعلّماها أي شيء.‬ ‫إنها بمفردها.‬

üzerinde olduğu tahmin edildiği için, kişi başına düşen geliri diğerlerinden daha yüksek,

70 الف دولارٍ سنويٍ للفرد بالاضافة لوسائل الرفاهية التي تقدمها

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

لكل شخص حق التملك بمفرده أو بالاشتراك مع غيره.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

لكل شخص الحق في حرية التفكير والضمير والدين، ويشمل هذا الحق حرية تغيير ديانته أو عقيدته، وحرية الإعراب عنهما بالتعليم والممارسة وإقامة الشعائر ومراعاتها، سواء أكان ذلك سرا أم جهرا، منفردا أم مع الجماعة.