Translation of "Başına" in English

0.014 sec.

Examples of using "Başına" in a sentence and their english translations:

Haydi iş başına.

Just get to work.

Herkesin başına gelebilir.

- It could happen to anyone.
- It could happen to anybody.

- Sofraya!
- Sofra başına!

- Time to eat!
- To the table!

Kendi başına olmayacaksın.

- You won't be alone.
- You won't be on your own.

Kendi başına olacaksın.

- You'll be on your own.
- You will be on your own.

Tom kendi başına.

- Tom is on his own.
- Tom is with somebody.

Herkes iş başına.

Come on, everybody.

Fadil tek başına.

Fadil is on his own.

Yalnız başına gitmez.

He won't go alone.

- Büyükannem tek başına yaşıyor.
- Ninem tek başına yaşıyor.

My grandmother lives by herself.

Tek başına yemek yemek, tek başına ölmek gibidir.

Eating alone is like dying alone.

- İşinize devam edin.
- Görevinin başına dön.
- Görevinizin başına dönün.

Get on with your duties.

Tek başına sinemaya gider.

People go to the movies alone.

Tarlaya tek başına gidebiliyorken

While you can go to the field alone

Onların başına gelmiş miydi?

Did it happen to them?

Piyanoyu tek başına kaldıramazsın.

- You cannot lift the piano alone.
- They cannot lift the piano alone.

O tek başına ağlıyordu.

She was weeping alone.

Ormanda tek başına bırakıldı.

He was left all alone in the woods.

O, masanın başına oturdu.

He sat at the head of the table.

Tek başına orada yaşadı.

He lived there by himself.

O kendi başına durdu.

- He stood aloof.
- He stood all by himself.
- He stood by himself.

Kimse tek başına yaşayamaz.

Nobody can live by himself.

Tek başına devam edersin.

You go on alone.

Onu kendi başına yap!

Do it yourself!

O tek başına geldi.

She came alone.

O şimdi kendi başına.

He is now on his own.

Anne tek başına yaşıyor.

My mother lives by herself.

Tek başına işi bitirebildi.

She managed to finish the work on her own.

Tom yalnız başına yürüdü.

Tom walked alone.

Onun başına ödül kondu.

There's a price on her head.

O kendi başına davranıyor.

He's acting on his own.

O tek başına gitmemeli.

She shouldn't go by herself.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

He lived alone in the forest.

Tom kendi başına geldi.

- Tom came on his own.
- Tom came by himself.
- Tom came alone.

Mary tek başına geldi.

Mary came on her own.

Bunu tek başına yapamazsın.

You can't do it by yourself.

Bu herkesin başına gelebilir.

That can happen to anybody.

Tek başına dünyayı kurtaramazsın.

You can't save the world by yourself.

Tek başına olmak isterim.

- I'd like to be alone.
- I would like to be alone.

Tek başına oraya gitmemelisin.

You shouldn't go there by yourself.

Onu tek başına yapmalısın.

You should do that by yourself.

Tom artık kendi başına.

Tom is now on his own.

Tom tek başına gitmemeli.

Tom shouldn't go by himself.

Tom'un başına ödül kondu.

Tom has a price on his head.

Geyik tek başına koşuyordu.

The deer was running by itself.

Onu tek başına yap.

- Do it by yourself.
- DIY.

Kendi başına evde kaldı.

She stayed at home by herself.

Onların başına ne geldi?

What became of them?

Tek başına yönetebileceğinden eminim.

I'm sure you can manage on your own.

Bu hepimizin başına gelir.

That happens to all of us.

O yalnız başına yaşıyor.

She lives by herself.

Onu tek başına yapsın.

Let him do it alone.

O tek başına oturdu.

He was seated all alone.

O herkesin başına gelir.

That happens to everyone.

Sen tek başına mısın?

Are you by yourself?

Tom kendi başına gidebilirdi.

- Tom could've gone by himself.
- Tom could have gone by himself.

Tom kendi başına çalışır.

Tom works on his own.

Tom'u tek başına yenemezsin

You can't defeat Tom alone.

Tom tek başına geldi.

- Tom came alone.
- Tom came close.
- Tom has come alone.

Ormanda tek başına yaşıyor.

- He lives by himself in the woods.
- He lives in the woods all by himself.

Kendi başına Meksika'ya gitti.

She went to Mexico by herself.

Bunu yalnız başına yapamazsın.

You can't do this alone.

Kendi başına karar vermelisin.

You must make the decision on your own.

Tom kendi başına odadaydı.

- Tom was alone in the room.
- Tom was in the room by himself.

Tom kendi başına oturdu.

- Tom sat alone.
- Tom sat by himself.

Sanırım başına iş açtın.

I guess you've got yourself a problem.

Tom tek başına gitmeyecek.

Tom won't go alone.

Tom tamamen tek başına.

- Tom's alone.
- Tom is all by himself.

Gerçekten tek başına gitmeliydin.

- You really should've gone by yourself.
- You really should have gone by yourself.

Tom kendi başına gitti.

Tom went by himself.

Kahvaltısını kendi başına yedi.

He ate breakfast by himself.

Hepimizin başına bela getireceksin.

You're going to get us all in trouble.

Büyükannem tek başına yaşıyor.

My grandmother lives by herself.

Tek başına sinemaya gitti.

She went to the movies by herself.

Tek başına oraya gitmemeliydin.

You shouldn't have gone there by yourself.

O, kendi başına uyandı.

She woke up on her own.

Bunu tek başına yapabilmelisin.

You should be able to do this by yourself.

Tom tek başına oturuyordu.

Tom was sitting all by himself.

Eve tek başına gitme.

Don't walk home alone.

Yaralanmalar herkesin başına gelebilir.

- Injuries can happen to anybody.
- Injuries can happen to anyone.

Tom kendi başına okudu.

Tom studied on his own.

Eve yalnız başına yürüme.

Don't walk home by yourself.

Bu, Leyla'nın başına geldi.

This happened to Layla.

Tom tek başına oturdu.

Tom sat all by himself.

Bunu tek başına yapamayacaksın.

You won't be able to do that alone.

Bunu kendi başına yapabilirdin.

- You could've done that yourself.
- You could've done that on your own.
- You could have done that on your own.
- You could have done that yourself.

Tek başına şarkı söyleyeceğim.

- I'll sing alone.
- I'll sing by myself.

Bunu tek başına yapabilirdin.

- You could've done that by yourself.
- You could have done that by yourself.