Translation of "Başına" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Başına" in a sentence and their spanish translations:

Herkesin başına gelebilir.

Le puede pasar a cualquiera.

Kendi başına olmayacaksın.

No estarás solo.

Tek başına yemek yemek, tek başına ölmek gibidir.

Comer solo es como morir solo.

Tek başına sinemaya gider.

La gente va al cine sola.

Tarlaya tek başına gidebiliyorken

Mientras puedes ir al campo solo

Onların başına gelmiş miydi?

¿Les pasó a ellos?

Piyanoyu tek başına kaldıramazsın.

No puedes levantar el piano tú solo.

O tek başına ağlıyordu.

Ella lloraba sola.

Onu kendi başına yap!

¡Hazlo tú mismo!

O tek başına geldi.

Ella vino sola.

O şimdi kendi başına.

Ahora está solo.

O tek başına gitmemeli.

Ella no debería ir sola.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Él vivía solo en el bosque.

Mary tek başına geldi.

Mary vino sola.

Tek başına olmak isterim.

Quiero estar solo.

Tom'un başına ödül kondu.

Tom tiene un precio por su cabeza.

Geyik tek başına koşuyordu.

El ciervo iba corriendo por sí sólo.

Onu tek başına yap.

Hazlo por ti mismo.

Kendi başına evde kaldı.

Ella se quedó sola en la casa.

Tom'u tek başına yenemezsin

No puedes derrotar tú solo a Tom.

Ormanda tek başına yaşıyor.

- Él vive en el bosque solo.
- Vive solo en el bosque.

Kendi başına Meksika'ya gitti.

- Ella se fue a México sola.
- Ella fue a México por sí sola.

Tom tek başına gitmeyecek.

Tom no irá solo.

Büyükannem tek başına yaşıyor.

Mi abuela vive por sí sola.

O, kendi başına uyandı.

Ella se despertó sola.

Eve tek başına gitme.

No vuelvas a casa solo.

Neden kendi başına konuşuyorsun?

¿Por qué hablas sola?

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- El viejo vive solo.
- El hombre viejo vive solo.

- O tek başına yurt dışına gitti.
- Tek başına yurtdışına çıktı.

Se ha ido solo al extranjero.

- Burada yalnız mısın?
- Burada yalnız başına mısın?
- Burada tek başına mısın?

- ¿Estás aquí sola?
- ¿Estás aquí solo?

Başına fes takmış kişiler anlatır

le dice a la gente que usa un fez

Siz Türk Tarih Kurumunun başına

te diriges a la Sociedad Histórica Turca

Kendi başına aşılamayacak bir hastalıktır

es una enfermedad que no se puede superar por sí sola

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

Mujeres caminando solas en la calle

Bunu tek başına mı yaptın?

- ¿Lo hizo usted solo?
- ¿Lo hiciste tú solo?

Sevgi ile tek başına yaşayamazsın.

No puedes vivir solo de amor.

Bazen zamanı tek başına harcar.

May a veces pasa el tiempo ella sola.

Tek başına yaşamayı nasıl buluyorsun?

¿Cómo te va viviendo solo?

Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.

Dick planea ir solo.

O istemeden tek başına gitti.

- Ella se marchó sola a desgana.
- Ella se fue sola descontenta.

Onu ona tek başına yaptırma.

- No permitas que lo haga solo.
- No lo dejes hacerlo solo.
- No dejes que lo haga solo.

O, burada tek başına kaldı.

Ella se quedó aquí sola.

Tom buraya kendi başına geldi.

Tom vino aquí por sí solo.

Tom yalnız başına yemek yedi.

Tom comió solo.

Odasını kendi başına aramak zorundaydı.

Él tuvo que buscar su habitación por sí solo.

Tek başına onu yapmış olamaz.

Él no puede haber hecho eso solo.

Bu tabloyu kendi başına taşıdı.

Ella llevó sola esta mesa.

Tek başına yürüyüşe gitmeyi sever.

A ella le gusta salir a caminar sola.

Bu evde tek başına yaşar.

Ella vive sola en esta casa.

O, ormanda tek başına yaşar.

Él vive solo en el bosque.

Tom burada kendi başına kalamaz.

Tom no puede quedarse aquí solo.

O tek başına çalışmak zorunda.

Tiene que trabajar por su cuenta.

Tek başına bir yere gidemezsin.

No puedes ir a ninguna parte solo.

Yalnız başına balığa çıkmayı sever.

A él le gusta salir a pescar solo.

Tom tek başına barda oturdu.

Tom se sentó solo en el bar.

Tom tek başına seyahat ediyor.

Tom viaja solo.

Bugün tek başına mı geldin?

¿Viniste solo hoy?

Tom ayakkabılarını tek başına bağlayamaz.

Tom no logra atar sus zapatos por sí mismo.

Onu tek başına yapabilir misin?

- ¿Puedes hacerlo tú solo?
- ¿Puedes hacerlo solo?

O, başına bela gelmesini istemiyor.

Ella no se quiere meter en problemas.

O, işi tek başına yaptı.

Ella hizo sola el trabajo.

Oraya tek başına gitmeni istemiyorum.

No quiero que vayas ahí solo.

O, işi kendi başına yaptı.

Él hizo el trabajo por sus propios medios.

Tom işte tek başına çalıştı.

Tom trabajaba solo.

O tek başına kahvaltı yedi.

- Ha desayunado solo.
- Él desayunó solo.

Tom oturma odasında tek başına.

Tomás está solo en la sala de estar.

Neden onu tek başına bıraktın?

¿Por qué la dejaste sola?

Tom tek başına parka gitti.

Tom fue al parque solo.

Tek başına mı seyahat ediyorsun?

¿Viajas solo?

Sana tek başına gitmemeni söyledim.

Te dije que no fueras solo.

Yakında kendi başına yaşamaya alışacaksın.

Pronto te acostumbrarás a vivir por tu cuenta.

Yalnız başına yürümeyi tercih ederim.

- Prefiero pasear solo.
- Prefiero caminar solo.

Yalnız başına yürüyüşe çıkmaktan hoşlanır.

- A ella le gusta salir a caminar sola.
- Le gusta ir a caminar sola.

Tom muhtemelen kendi başına gelemez.

Es poco probable que Tom venga solo.

Tom şu anda kendi başına.

Tom es independiente ahora.

Tom tek başına gitmek istemiyor.

Tom no quiere ir solo.

Tom onu kendi başına yaptı.

Tom lo hizo por sí solo.

Tom tek başına gitmeye isteksizdi.

Tom estaba reacio a ir por sí solo.

Tom tek başına evi boyadı.

Tom pintó la casa por sí solo.

Tom tek başına kahvaltı yaptı.

- Tom desayunó totalmente solo.
- Tom desayunó en solitario.

Bunu tek başına yapabildin mi?

- ¿Era capaz de hacer eso por usted mismo?
- ¿Eras capaz de hacer eso por ti mismo?
- ¿Podías hacer eso por ti mismo?
- ¿Eras capaz de hacer aquello por ti mismo?
- ¿Fuiste capaz de hacer eso tú solo?
- ¿Pudiste hacer aquello por ti mismo?

O, yıllarca kendi başına yaşadı.

Vivió solo durante años.

- Tom, Mary'nin başına bir silah tuttu.
- Tom, Mary'nin başına bir silah dayadı.

Tom sostuvo una pistola en la cabeza de Mary.

Bu herkesin başına geliyor, değil mi?

Eso les pasa a todos, ¿no?

Donald Trump sadece kendi başına yönetmesin.

que Donald Trum no actúa solo.

KS: Bunların hepsini kendi başına yaptın.

Moderador: Tocaste todo esto solo.

Başına gelmeyen kalmadı bir düşünsenize şimdi

Ahora imagina si no te pasara nada

Yani siz bir dağın başına gidiyorsunuz

entonces vas a una montaña

Dünyanın başına gelecek olan bu kıyamet

este apocalipsis que le pasará al mundo