Translation of "Başına" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Başına" in a sentence and their japanese translations:

Herkesin başına gelebilir.

誰にでも起こりうることだ。

Piyanoyu tek başına kaldıramazsın.

一人ではピアノは運べません。

O tek başına ağlıyordu.

彼女は1人で泣いていた。

Ormanda tek başına bırakıldı.

彼は全くひとりで森にとり残された。

O, masanın başına oturdu.

彼は食卓の上座についた。

Tek başına orada yaşadı.

- 彼は一人でそこに住んでいた。
- 彼はひとりでそこに住んでいた。

O kendi başına durdu.

彼はぽつんと一人立っていた。

Kimse tek başına yaşayamaz.

誰も1人では生きていけないものだ。

O tek başına geldi.

彼女は一人で来た。

O şimdi kendi başına.

彼は自立した。

Anne tek başına yaşıyor.

母は一人暮らしをしている。

Tek başına işi bitirebildi.

彼女は人の助けを借りないで、どうにかその仕事をすますことができた。

O tek başına gitmemeli.

彼女は1人で行かない方がよい。

Ormanda yalnız başına yaşadı.

彼は一人ぼっちで森に暮らしていた。

Tek başına olmak isterim.

一人でいたい。

Geyik tek başına koşuyordu.

鹿は1頭だけで走っていた。

Onu tek başına yap.

- 自分でもそれをやってみなさい。
- 自分でおやり!

Mary tek başına geldi.

メアリーさんはひとりできました。

Kendi başına evde kaldı.

彼女は1人で家にいた。

Onu tek başına yapsın.

彼にそれを独りでさせなさい。

Ormanda tek başına yaşıyor.

彼は、森の中に一人ぼっちで住んでいる。

Kendi başına Meksika'ya gitti.

- 彼女は一人でメキシコに行った。
- 彼女は1人でメキシコへ行った。

Büyükannem tek başına yaşıyor.

うちのおばあちゃんは一人で暮らしている。

Tek başına sinemaya gitti.

彼女は独りで映画を見に行った。

O, kendi başına uyandı.

彼女はひとりでに目を覚ました。

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- その老人は一人暮らしをしている。
- その老人は一人で住んでいる。
- その老人はひとりで住んでいる。

- O tek başına yurt dışına gitti.
- Tek başına yurtdışına çıktı.

- 彼は一人で外国へ行ってしまった。
- 彼はひとりで外国へ行ってしまった。

- O, muhtemelen kendi başına mektup yazamaz.
- Mektubu kendi başına yazmış olamaz.

彼が自分で手紙を書くはずがない。

- Burada yalnız mısın?
- Burada yalnız başına mısın?
- Burada tek başına mısın?

一人かい?

Görevinin başına ne zaman gidiyorsun?

君は何時に勤務につくの?

Bunu tek başına mı yaptın?

これを自分一人でやったの?

Sevgi ile tek başına yaşayamazsın.

愛情だけでは生きてはいけない。

Bazen zamanı tek başına harcar.

メイは時々ひとりで時を過ごす。

Herkes aklını başına devşirdi, tamam.

みんなソックスを引っ張り上げて。

Tek başına yaşamayı nasıl buluyorsun?

ひとり暮しはどうですか。

Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.

ディックは独りで行くつもりだ。

Yaşlı adam tek başına yaşadı.

その老人は独りで暮らしていた。

Babam yerini masanın başına aldı.

- 父は上座の自分の席に着いた。
- 父はテーブル上座の自分の席に着いた。
- 父はテーブルの上座の自分の席に着いた。
- 父はテーブルの上座の自分の席についた。
- 父はテーブルの上座の自席に着いた。
- 父はテーブルの自分の席に着いた。

Gece tek başına dışarı çıkmamalı.

彼女は夜にひとりで出歩くべきではない。

O tabloyu tek başına taşıdı.

彼女は一人でそのテーブルを運んだ。

O, kendi başına olmayı sever.

彼女は一人っきりで居るのが好きです。

O istemeden tek başına gitti.

彼女はやむえず一人で行った。

Sahnenin ortasında tek başına bırakıldı.

彼は舞台の中央に1人のこされた。

O, işi kendi başına yaptı.

- 彼は独力でその仕事をした。
- 彼は自分で仕事をやりとげた。
- 彼は自営業をしていた。
- 彼が独力でその仕事をした。

O, ormanda tek başına yaşar.

彼は一人で森に住んでいる。

O tek başına müzik dinledi.

彼は一人で音楽を聴いていた。

O, işi tek başına yaptı.

彼はその仕事を自分でやった。

Bu işi tek başına bitirdi.

彼はこの仕事を独力で完成した。

Onu ona tek başına yaptırma.

- 彼にそれを独りでさせるな。
- 彼にひとりでやらせるなよ。

Büyükanne masayı kendi başına taşıdı.

祖母はひとりでこのテーブルを運んだ。

O, burada tek başına kaldı.

彼女は独りでここにとどまった。

Tek başına onu yapmış olamaz.

彼1人でそれをしたはずがない。

Bu tabloyu kendi başına taşıdı.

彼女はひとりでこのテーブルを運んだ。

Tek başına yürüyüşe gitmeyi sever.

彼女は一人で散歩に出るのが好きだ。

Kırsalda tamamen yalnız başına yaşar.

彼は田舎で、全く一人で暮らしている。

O tek başına çalışmak zorunda.

彼は自分で仕事をしなければならない。

Bugün tek başına mı geldin?

今日、一人で来たの?

Tom ayakkabılarını tek başına bağlayamaz.

トムは自分で靴ひもを結べない。

Oraya tek başına gitmeni istemiyorum.

私は君に一人で行って欲しくない。

Tek başına dışarı gitmenden hoşlanmıyorum.

私はあなたが1人で出かけるのを好まない。

Hiroko orada tek başına oturdu.

広子は全く一人きりでそこに座っていた。

O, orada tek başına yaşadı.

彼女はひとりでそこに住んでいた。

O tek başına kahvaltı yedi.

彼は一人で朝食を食った。

Tom ebeveynleriyle tek başına yaşıyor.

トムは両親と3人で暮らしている。

Tom oturma odasında tek başına.

トムはリビングに一人でいるよ。

Tom sorunu tek başına çözdü.

トムは自分でその問題を解決したんだ。

Tom tek başına Boston'a gitti.

トムってさ、一人でボストンに行ったんだ。

Tom tek başına seyahate çıktı.

トムは一人旅に出かけた。

Tek başına mı seyahat ediyorsun?

独りで旅をしてるんですか?

O tamamen tek başına durdu.

彼はぽつんと一人立っていた。

Yakında kendi başına yaşamaya alışacaksın.

- すぐに一人住まいに慣れますよ。
- 一人暮らしもすぐに慣れますよ。

Onların başına bela gelmek üzere.

これから悩むことになりそうだ。

Hafta sonunu tek başına geçirdi.

彼女はその週末を一人で過ごした。

O yalnız başına kahvaltı yaptı.

彼は一人きりで朝食を摂った。

Tom oraya tek başına gitti.

トムは一人でそこに行ったのよ。

Tom raporu tek başına yazdı.

トムはそのレポートを全て自分で書いた。

Bu evde tek başına yaşar.

彼女は一人でこの家に住んでいます。

Onu tek başına yapabilir misin?

一人でできるの?

Tom sorunu kendi başına çözdü.

トムは自分でその問題を解決したんだ。

Tom onu tek başına yapamadı.

トムはそれをひとりでは出来なかった。

- Oraya tek başına gitmesi gerekli değil.
- Oraya tek başına gitmesine gerek yok.

彼女は自分で行く必要はない。

KS: Bunların hepsini kendi başına yaptın.

(司会者)自分で全て演奏したんですね

Eğer odada tek başına birini görürseniz

誰かが その場所で 唯一の存在で

Biri en ödevini kendi başına yapmalı.

自分の宿題は自分ですべきだ。

Tek başına seyahat edecek kadar yaşlıdır.

彼女はひとりで旅行してもいい年齢だ。

Senin tek başına oralara gitmen risklidir.

君が一人でその地域に行くのは危険だ。

Tek başına onu yapmaya çalışman çılgınlık.

君がそれをたった一人でやろうなんてむちゃだ。

Mary'nin orada tek başına yaşamasından hoşlanmıyorum.

メアリーに一人でそこで生活してもらいたくないのだ。

Tom bu işi yalnız başına yapabilir.

トムはこの仕事を1人でやれる。

Tama bazen kendi başına yürüyüşe çıkar.

タマはときどきひとりで散歩に行きます。

O, tüm evi kendi başına temizledi.

彼女は誰の手も借りず家を掃除した。

Elbisesini tek başına değiştirmek zorunda kaldı.

彼女は自分で服を仕立て上げなければならなかった。

Onun annesi ülkede tek başına yaşıyor.

彼女のお母さんはまったくひとりだけで田舎に住んでいる。

Tek başına oraya gidecek kadar cesurdu.

彼は勇敢にもそこへ行った。

O, tek başına akşam yemeğini hazırladı.

彼は自分で夕食の支度をした。