Translation of "Geçimini" in French

0.009 sec.

Examples of using "Geçimini" in a sentence and their french translations:

Piyano çalarak geçimini sağlar.

Il gagne sa vie en jouant du piano.

...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.

car ils ont une famille à nourrir.

Bir baba ailesinin geçimini sağlar.

Un père pourvoit à sa famille.

O, geçimini öğretmenlik yaparak kazanır.

Il gagne sa vie en enseignant.

Geçimini bir mühendis olarak sağladı.

Il gagnait sa vie comme ingénieur.

Kendi geçimini yapacak kadar yaşlıdır.

Tu es assez grand pour gagner ta vie par toi-même.

Sally, piyano dersleri vererek geçimini sağlıyor.

Sally gagne sa vie en donnant des cours de piano.

O bir şarkıcı olarak geçimini sağladı.

Il gagnait sa vie comme chanteur.

Geçimini sağlayacak büyük bir ailem var.

J'ai une grande famille à nourrir.

Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.

- La pauvre fille vivait de la vente de fleurs.
- La pauvre fille gagnait sa vie en vendant des fleurs.

Tom bir müzisyen olarak geçimini sağlayamıyordu.

Tom n'a pas réussi à gagner sa vie en tant que musicien.

Geçimini sağlayacak rahat bir geliri var.

Elle a un revenu confortable pour vivre.

Bazı youtuberlar sadece bunun üzerinden geçimini sağlıyor

Certains youtubeurs gagnent simplement leur vie

- Geçimini nasıl sağlarsın?
- Geçinmek için ne yaparsın?

- Que faites-vous dans la vie ?
- Que fais-tu dans la vie ?
- Que faites-vous dans la vie ?
- Que faites-vous pour gagner votre vie ?
- Que fais-tu pour gagner ta vie ?
- Que fais-tu comme travail ?

O beyefendi geçimini sağlamak için ne işle meşgul?

- Qu'est-ce que ce monsieur fait dans la vie ?
- Que fait ce monsieur, dans la vie ?
- Que fait ce monsieur, pour subvenir à ses besoins ?

- Tokyo'da nasıl geçimini sağlıyorsun ?
- Tokyo'da nasıl para kazanıyorsun ?

Comment gagniez-vous votre vie à Tokyo ?

Bay Tanaka küçük bir kırtasiye dükkanı çalıştırarak geçimini yapıyor.

M. Tanaka gagne sa vie en tenant une petite papeterie près de la gare.

- Yoksulluk kurnazlık öğretir.
- Yoksul geçimini düzeltmek için her yolu dener.

La pauvreté mène à la ruse.

O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.

Jeune comme il est, il a une grande famille à nourrir.

- Tom hâlâ ebeveynlerine güveniyor mu?
- Tom geçimini hala ebeveynlerinden mi sağlıyor?

Tom dépend-il encore de ses parents ?

- Geçimini sağlayamıyor.
- Ayağını yorganına göre uzatmıyor.
- Gelirine göre bir yaşam sürmüyor.

Il vit au dessus de ses moyens.

- Bu ailede eve ekmek getiren kişi o.
- Bu ailenin geçimini sağlayan kişi o.

C'est elle le soutien de famille.