Translation of "Sağlıyor" in English

0.007 sec.

Examples of using "Sağlıyor" in a sentence and their english translations:

İlerleme sağlıyor.

- He is getting better.
- She is making progress.

Küfür etmenizi sağlıyor

Makes you swear

Gitmeni ne sağlıyor?

What keeps you going?

Geçimini nasıl sağlıyor?

What does she do for a living?

Sınıfta disiplini iyi sağlıyor.

She has good control over her class.

Nehir şehre elektrik sağlıyor.

The river supplies the city with electricity.

Esperanto, dünyayla kucaklaşmamızı sağlıyor.

Esperanto allows us to embrace the world.

Tom geçimini kampüsten sağlıyor.

Tom lives off campus.

Geçimini yazar olarak sağlıyor.

He makes a living as a writer.

Demonte edilebilir olmasına olanak sağlıyor.

allows it to be disassembled.

Işte bu da doğallık sağlıyor

that's naturalness

Ve ihracatın çoğunluğunu o sağlıyor.

and is responsible for the most exports.

O, şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

He makes his living by singing.

Bir satıcı olarak geçimini sağlıyor.

He makes a living as a salesman.

O, tablolarını satarak geçimini sağlıyor.

She earns a living by selling her paintings.

Tom şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

Tom makes his living by singing.

Tom Fransızcada büyük gelişme sağlıyor.

Tom is making great progress in French.

Tom yazar olarak geçimini sağlıyor.

Tom makes a living as a writer.

Yasalar emekli olmamıza olanak sağlıyor.

The law enables us to receive an annuity.

çünkü ışıkla inanılmaz şeyler yapmanızı sağlıyor.

because of the fantastic things it enables you to do with light.

Bireysel fedakârlık, koloninin ayakta kalmasını sağlıyor.

Individual sacrifice ensures the colony's survival.

çünkü anlam farklılığı diyalog kurmamızı sağlıyor.

because that ambiguity allows us to have a conversation.

Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor.

The investment now yields him 6%.

O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.

That island's population lives on fishing.

Sally, piyano dersleri vererek geçimini sağlıyor.

Sally earns her living by giving piano lessons.

Tom onun çok kolay görünmesini sağlıyor.

Tom makes it look so easy.

Tom bir satıcı olarak geçimini sağlıyor.

Tom makes a living as a salesman.

O, kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor.

That does make me feel better.

- Pazarlamacılık yapıyor.
- Geçimini pazarlamacılık yaparak sağlıyor.

He makes a living as a traveling salesman.

öğrencilerin yaşadıklarıyla gerçekleri daha iyi anlamamızı sağlıyor.

better understand the realities that their students are going through.

Ve etnik kadınların istenmiyor gibi hissetmelerini sağlıyor.

and ethnic women feeling unwanted.

Işıklarını kapatıyorlar. Rakiplerden biraz mahremiyet sağlıyor bu.

They turn off their lights, affording a little privacy from the competition.

Bazı youtuberlar sadece bunun üzerinden geçimini sağlıyor

Some youtubers just make a living out of it

Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.

Tom makes a living as a traveling salesman.

Tom sadece bunun çok kolay görünmesini sağlıyor.

Tom just makes it look so easy.

Bu okul öğrencilere ders kitabı imkanı sağlıyor.

This school supplies students with textbooks.

Ve kazı yerinde çalışmamız için kim finansman sağlıyor.

and who is giving money for our work at the site.

Polislik bir çok farklı kanalın düzgün işlemesini sağlıyor.

policing operates on many different channels.

Ve yiyeceğimizin geleceğinin ne olacağını düşünmemize olanak sağlıyor.

but a way for us to consider what the future of our food could be.

Herhangi bir adım değil, doğru adımı atmamızı sağlıyor.

But not just any steps -- the right steps for us.

Daha sonrasında bu hatırlattığı şeylerin hafızamıza kazınmasını sağlıyor

later on, this allows things to be engraved into our memory

Yeni sözleşme, istediğimiz her şeyi talep etmemizi sağlıyor.

The new contract enables us to demand whatever we want.

Onun yüksek maaşı rahat bir şekilde yaşamasını sağlıyor.

His higher salary allows him to live comfortably.

- O daha iyileşiyor.
- İyileşiyor.
- İlerleme katediyor.
- İlerleme sağlıyor.

He is getting better.

Kızıl Haç gecikme olmadan felaket kurbanlarına yardım sağlıyor.

The Red Cross gets help to disaster victims without delay.

Bu bilinçaltına asıl soruna odaklanması için fırsat sağlıyor.

This gives the subconscious mind a chance to mull over the original problem.

- Tom, Mary'ye yardım ediyor.
- Tom, Mary'ye yardım sağlıyor.

Tom has been helping Mary.

Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.

But the black ink prompts your brain to project food into a void.

Bu hayvanların şartlara uyum sağlayabilir olduğunu görmenizi sağlıyor bu.

Really makes you take a step back and realize how adaptable these animals are.

Hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

is providing the perfect environment for animals to revert to their wild ways.

Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.

A thermal-imaging camera allows us to cut through the night.

Sanki gey olmak, daha az erkek olmanızı sağlıyor gibi.

As if being gay makes you less of a man, right?

Tüketim toplumu ev atıklarındaki devamlı bir artışa katkı sağlıyor.

The consumerist society contributes to a continuous increase in the amount of household waste.

Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.

Although the economy is weak, some companies are still making a profit.

Onun büyük geliri onun her yıl Paris'e gitmesini sağlıyor.

Her large income enables her to go to Paris every year.

Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.

The cliffs offer some safety. But she's left behind.

Çözünmekte olan sonbahar yaprakları gündüzleri biraz nem ve sıcak sağlıyor.

Decomposing autumn leaves provide a little humidity and warmth during the day.

Cardiff Havacılık hava yolu şirketleri için bakım ve onarım sağlıyor.

Cardiff Aviation is a company that provides maintenance to airline companies.

Firma, işçilerine üniformalarını sağlıyor ama onların düzenli olarak temizlenmesini bekliyor.

The firm provides its workers with their uniforms, but they are expected to have them regularly cleaned.

Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.

The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.

- Tom ekmeğini gitar çalarak kazanıyor.
- Tom geçimini gitar çalarak sağlıyor.

Tom earns his living as a guitarist.

Kuvvetlerini geriye çekip kampın dış hattında düzgün bir mevzi almalarını sağlıyor.

He pulls them back and arrays them in a line outside the camp.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

The darkness gives cover. But footsteps resonate across the sea ice.

Üstün görüş ve manevra kabiliyeti... ...şahin ve doğanlara gündüz avantaj sağlıyor.

Superior vision and maneuverability give hawks and falcons the advantage in the day.

- Tom hâlâ ebeveynlerine güveniyor mu?
- Tom geçimini hala ebeveynlerinden mi sağlıyor?

Does Tom still rely on his parents?

- Bu beni gerçekten güvende hissetmemi sağlıyor.
- Bu beni gerçekten güvende hissettiriyor.

That makes me feel really safe.

- Gözlükleri sayesinde çok net görüyor.
- Gözlükleri ona çok net bir görüş sağlıyor.

Her glasses let her see with twenty-twenty vision.

Ve sonrasında ön planda bir obje Mexico şehrine bizi geri götürecek geçişi sağlıyor.

… and a foreground object to take us back on-location in Mexico City.

Bu duvar resmi, antik zaman insanlarının yaşamlarına küçük bir bakış edinmemize olanak sağlıyor.

We can get a glimpse of the lifestyle of ancient people from this wall painting.

- Tom zor koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.
- Tom zarardan yarar sağlıyor.

Tom is trying to make the best of a bad situation.

- Bu makine emekten tasarruf etmemizi sağlıyor.
- Bu makine bize bir sürü iş gücü kazandırır.

This machine saves us a lot of labor.

- Bu uçak 400 tane yolcuya, oldukça rahat bir biçimde yer sağlıyor.
- Bu uçak rahatça 400 yolcu taşıyabilir.

This airplane accommodates 400 passengers quite comfortably.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.

The 26th of September is the European Day of Languages. The Council of Europe wants to draw attention to the multilingual heritage of Europe, to foster the evolution of multilingualism in society and to encourage citizens to learn languages​​. Tatoeba, as an easy-to-use learning tool and an active community, promotes the study and appreciation of languages in a very practical way.