Translation of "Zorundalar" in French

0.003 sec.

Examples of using "Zorundalar" in a sentence and their french translations:

Onlar su içmek zorundalar.

Ils doivent boire de l'eau.

Onlar kurallara uymak zorundalar.

- Ils doivent obéir aux règles.
- Elles doivent respecter les règles.

...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.

car ils ont une famille à nourrir.

Onun küçük geliriyle yaşamak zorundalar.

Ils doivent vivre de son maigre revenu.

Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.

- Ils doivent réparer leur voiture.
- Elles doivent réparer leur véhicule.

Çocuklar yabancı diller öğrenmek zorundalar.

Les enfants doivent apprendre des langues étrangères.

İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.

Vous ne pouvez pas changer les gens. Ils doivent changer eux-mêmes.

Boksörler bir maçtan önce tartılmak zorundalar.

Les boxeurs doivent se peser avant un combat.

Yerliler topraklarını istilacılara karşı savunmak zorundalar.

Les indigènes doivent défendre leur terre contre les envahisseurs.

Ama yılın bu vakti... ...geceyle yüzleşmek zorundalar.

Mais à cette période de l'année, elles doivent affronter la nuit.

Öğrenciler kitaptan bir alıntıyı analiz etmek zorundalar.

Les étudiants doivent analyser un extrait du livre.

İnsanlar gerçekten birbirlerinden nefret etmek zorundalar mı?

- Les personnes ont-elles réellement besoin de se haïr mutuellement?
- Faut-il vraiment que les gens se détestent ?

Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

Les automobilistes doivent laisser un espace d'un mètre de large quand ils doublent des cyclistes.

Öğrenciler sıkı çalışmak zorunda, ama onlar sosyal etkinlikler için de zaman ayırmak zorundalar.

Les étudiants doivent travailler dur, mais ils doivent aussi laisser du temps pour les activités sociales.