Translation of "Kazanır" in French

0.004 sec.

Examples of using "Kazanır" in a sentence and their french translations:

Herkes kazanır.

Tout le monde y gagne.

Siyah kazanır.

Le noir l'emporte.

Kötülük daima kazanır.

Le mal triomphe toujours.

Hangi takım kazanır?

Quelle équipe va gagner ?

Kötülük bazen kazanır.

Parfois le diable gagne.

O, öğreterek yaşamını kazanır.

Elle gagne sa vie en enseignant.

Kötülük her zaman kazanır.

Le mal triomphe toujours.

O, oldukça çok kazanır.

Il gagne gros.

Genellikle büyük adam kazanır.

L'homme le plus gros gagne souvent.

Gazino her zaman kazanır.

C'est toujours la banque qui gagne.

Bence Sosyalist Parti kazanır.

Le parti socialiste va gagner, je crois.

O yazarak hayatını kazanır.

- Il gagne sa vie en écrivant.
- Il vit de son écriture.

Yavaş ve istikrarlı yarışı kazanır.

- Rien ne sert de courir, il faut partir à point.
- Patience et longueur de temps font plus que force ni que rage.

O, geçimini öğretmenlik yaparak kazanır.

Il gagne sa vie en enseignant.

O, ayda 300,000 yen kazanır.

Il gagne 300.000 yens par mois.

O, günde 20 dolar kazanır.

Il gagne vingt dollars par jour.

Kadınlar erkeklerden daha az kazanır.

Les femmes gagnent moins que les hommes.

O, ayda ne kadar kazanır?

Combien est-ce qu'elle gagne par mois ?

Kocam yılda 100.000 dolar kazanır.

Mon mari gagne cent mille dollars par an.

Vlad düelloyu kazanır ve Vladislav'ı öldürür...

des deux armées, Vlad gagna le duel et tua Vladislav, puis marcha sans opposition

- Hangi takım kazanır?
- Hangi takım kazanacak?

Quelle équipe va gagner ?

Bir bale dansçısı olarak hayatını kazanır.

Elle gagne sa vie comme ballerine.

Kocam bir yılda 100,000 dolar kazanır.

Mon mari gagne 100.000$ par an.

Tom bir ayda ne kadar kazanır?

Combien est-ce que Tom gagne par mois ?

Tom ebeveynlerinden daha fazla para kazanır.

Tom gagne plus d'argent que ses parents.

İyi kötü karşısında her zaman kazanır.

Le bien triomphe toujours du mal.

Yetenekli bir tamirci makul ücretler kazanır.

Un mécanicien doué ne gagne pas mal sa vie.

- O benden üç kat daha fazla kazanır.
- Benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanır.

Il gagne trois fois plus que moi.

O, bir ayda ne kadar para kazanır.

Combien gagne-t-il par mois ?

O bir otel görevlisi olarak yaşamını kazanır.

Il gagne sa vie comme garçon d'hôtel.

Kocasının kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.

Elle gagne moitié moins que son mari.

O benden üç kat daha fazla kazanır.

Il gagne trois fois plus que moi.

- İnşallah sağduyu kazanır.
- İnşallah aklıselim hakim olur.

Espérons que le bon sens l'emporte.

O benim kazandığımdan üç kat daha fazla kazanır.

Il gagne trois fois plus que moi.

Hangi oyunu oynarsa oynasın, o her zaman kazanır.

Qu'importe le jeu auquel il joue, il gagne toujours.

Yalnızca vizyonlu projeler finansal yatırım almaya hak kazanır.

Seuls les projets prometteurs méritent investissement.

- Tom çok para kazanır.
- Tom çok para kazanıyor.

Tom gagne beaucoup d'argent.

Tom parayı kazanır ama karısı Mary tarafından yönetilir.

Tom gagne l'argent, cependant il est géré par sa femme Marie.

Bizim için çalışan herkes asgari ücretten daha fazla kazanır.

Tout ceux travaillant pour nous gagnent plus que le salaire minimum.

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

Et pour les temps partiels, en fait, les femmes gagnent plus que les hommes.

- O, maaşımın iki katını kazanır.
- O, maaşımın iki katını kazanıyor.

Il gagne le double de mon salaire.

Onun hangi oyunu oynadığı önemli değil, o her zaman kazanır.

Le jeu auquel il joue n'a pas d'importance, il gagne toujours.

O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.

Il est d'ordinaire direct et sincère et gagne ainsi la confiance de ceux qui le rencontrent.