Translation of "Sağlıyor" in German

0.006 sec.

Examples of using "Sağlıyor" in a sentence and their german translations:

İlerleme sağlıyor.

Sie macht Fortschritte.

Küfür etmenizi sağlıyor

Lässt dich schwören

Gitmeni ne sağlıyor?

Was treibt dich an weiterzumachen?

Sınıfta disiplini iyi sağlıyor.

Sie hat ihre Klasse gut unter Kontrolle.

Nehir şehre elektrik sağlıyor.

Der Fluss versorgt die Stadt mit Strom.

Tom geçimini kampüsten sağlıyor.

Tom lebt außerhalb der Universität.

Işte bu da doğallık sağlıyor

Das ist Natürlichkeit

O, şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

Er verdient seinen Lebensunterhalt mit Singen.

Bir satıcı olarak geçimini sağlıyor.

Er verdient sich seinen Lebensunterhalt als Verkäufer.

O, tablolarını satarak geçimini sağlıyor.

Sie verdient ihren Lebensunterhalt durch den Verkauf ihrer Bilder.

Tom şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

Tom verdient seinen Lebensunterhalt mit Singen.

Tom Fransızcada büyük gelişme sağlıyor.

- Tom macht große Fortschritte im Französischen.
- Tom macht im Französischen gute Fortschritte.

Yasalar emekli olmamıza olanak sağlıyor.

Das Gesetz ermöglicht uns, eine Rente zu bekommen.

Bireysel fedakârlık, koloninin ayakta kalmasını sağlıyor.

Individuelle Aufopferung sichert das Überleben der Kolonie.

Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor.

Die Investition bringt ihm jetzt sechs Prozent ein.

Sally, piyano dersleri vererek geçimini sağlıyor.

Sally bestreitet ihren Lebensunterhalt mit Klavierunterricht.

Tom bir satıcı olarak geçimini sağlıyor.

Tom verdient sich seinen Lebensunterhalt als Verkäufer.

Işıklarını kapatıyorlar. Rakiplerden biraz mahremiyet sağlıyor bu.

Sie stellen ihr Licht aus, für ein wenig Privatsphäre.

Bazı youtuberlar sadece bunun üzerinden geçimini sağlıyor

Einige Youtubers leben nur davon

Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.

Tom verdient sich seinen Lebensunterhalt als Handelsreisender.

Herhangi bir adım değil, doğru adımı atmamızı sağlıyor.

Aber nicht nur irgendwelche Schritte, sondern die für uns Richtigen.

Daha sonrasında bu hatırlattığı şeylerin hafızamıza kazınmasını sağlıyor

später können so Dinge in unser Gedächtnis eingraviert werden

- O daha iyileşiyor.
- İyileşiyor.
- İlerleme katediyor.
- İlerleme sağlıyor.

- Er ist auf dem Wege der Besserung.
- Langsam geht es ihm besser.
- Langsam wird er besser.

Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.

Die schwarze Tinte fordert Ihr Gehirn auf, sich in der Leere Essen vorzustellen.

Bu hayvanların şartlara uyum sağlayabilir olduğunu görmenizi sağlıyor bu.

Man muss sich zu Augen führen, wie anpassungsfähig diese Tiere sind.

Hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

bietet Tieren optimale Voraussetzungen für eine Rückkehr zur wilden Lebensweise.

Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.

Mit einer Wärmebildkamera können wir die Nacht durchdringen.

Sanki gey olmak, daha az erkek olmanızı sağlıyor gibi.

Als ob schwul zu sein einen weniger männlich macht, oder?

Tüketim toplumu ev atıklarındaki devamlı bir artışa katkı sağlıyor.

Unsere Konsumgesellschaft erzeugt immer größere Mengen von Hausmüll.

Bu kitap ekonomi üzerine güzel bir genel bakış sağlıyor.

Dieses Buch gibt einen guten Überblick über die Wirtschaft.

Onun büyük geliri onun her yıl Paris'e gitmesini sağlıyor.

Ihr hohes Einkommen ermöglicht es ihr, jedes Jahr nach Paris zu fahren.

Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.

Die Klippen bieten etwas Schutz. Aber sie bleibt zurück.

Çözünmekte olan sonbahar yaprakları gündüzleri biraz nem ve sıcak sağlıyor.

Zersetzendes Herbstlaub bietet tagsüber etwas Feuchtigkeit und Wärme.

Firma, işçilerine üniformalarını sağlıyor ama onların düzenli olarak temizlenmesini bekliyor.

Die Firma stellt den Mitarbeitern die Uniform, aber für die regelmäßige Reinigung müssen sie selbst sorgen.

Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.

Die Anwendung erlaubt ein schnelles Ausrechnen des Body Mass Index – BMI.

- Tom ekmeğini gitar çalarak kazanıyor.
- Tom geçimini gitar çalarak sağlıyor.

Tom verdient sich seinen Lebensunterhalt als Gitarrenspieler.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

Die Dunkelheit bietet Deckung, doch ihre Schritte hallen über das Meereis.

Üstün görüş ve manevra kabiliyeti... ...şahin ve doğanlara gündüz avantaj sağlıyor.

Besseres Sehvermögen und Wendigkeit gewähren Bussarden und Falken tagsüber den Vorteil.

Öğrenciler yarı zamanlı işlerde çalışıyorlar. Bu da onlara öğrenim ücretlerini ödeme olanağı sağlıyor.

Indem sie einen Teilzeitjob annehmen, wird es für Studenten möglich, aus eigener Kraft die Studiengebühren aufzubringen.

Bu duvar resmi, antik zaman insanlarının yaşamlarına küçük bir bakış edinmemize olanak sağlıyor.

Diese Wandmalerei gewährt uns einen kleinen Einblick in das Leben der Menschen der Urzeit.

- Bu makine emekten tasarruf etmemizi sağlıyor.
- Bu makine bize bir sürü iş gücü kazandırır.

Diese Maschine erspart uns eine Menge Arbeit.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.

Der 26. September ist der Europäische Tag der Sprachen. Der Europarat möchte die Aufmerksamkeit für das mehrsprachige Kulturerbe Europas schärfen, die Entwicklung der Mehrsprachigkeit in der Gesellschaft fördern und die Bürger ermutigen, Sprachen zu lernen. Tatoeba begünstigt als ein leicht zugängliches Lernmedium und als eine lebendige Gemeinschaft in einer sehr praktischen Weise das Erlernen von Sprachen und deren Wertschätzung.