Translation of "Sağlar" in French

0.014 sec.

Examples of using "Sağlar" in a sentence and their french translations:

Yeniden yetişmesini sağlar

le fait repousser

Anlamlı kararlar vermesini sağlar.

au sujet des dossiers qui lui sont présentés.

Doğada bulduğu meyvelerden sağlar

Fournit des fruits qu'il trouve dans la nature

İnekler bize süt sağlar.

Les vaches nous fournissent du lait.

Piyano çalarak geçimini sağlar.

Il gagne sa vie en jouant du piano.

Kapı bahçeye erişim sağlar.

La porte donne accès au jardin.

Göl, şehre su sağlar.

Le lac fournit la ville en eau.

Kötü yapmak, harekete geçmenizi sağlar.

Faire mal les choses vous permet d'agir.

...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.

leur donne l'avantage sur leur proie.

Bir baba ailesinin geçimini sağlar.

Un père pourvoit à sa famille.

Yok olma yeniden doğumumu sağlar.

L'annihilation donne naissance à ma renaissance.

Bir elma ağacı elma sağlar.

Sur un pommier poussent des pommes.

Bir portakal ağacı portakal sağlar.

Sur un oranger pousse une orange.

Eski bir ağaç gölge sağlar.

Un vieil arbre fournit de l'ombre.

Ekonomik arabalar size tasarruf sağlar.

Les voitures bon marché vous font économiser de l'argent.

Arılar bizim için bal sağlar.

Les abeilles nous fournissent du miel.

Şu renkler birlikte uyum sağlar.

Ces couleurs vont bien ensemble.

Ailesinin dengeli biçimde beslenmesini sağlar.

Elle s'assure que sa famille ait un régime équilibré.

İnekler bize iyi süt sağlar.

Les vaches nous fournissent du bon lait.

Hangisi bize en iyi korumayı sağlar?

Lequel nous protégera le mieux ?

Bu daha hızlı aşağı inmemi sağlar.

J'arriverai plus vite en bas.

Çünkü veri, bir şey öğrenmenizi sağlar

Car les données vous permettent d'apprendre,

Yağmur ormanları dünyaya birçok faydalar sağlar.

La forêts pluviales apportent de nombreux bienfaits à la terre.

The Great Lakes içme suyu sağlar.

Les Grands Lacs fournissent de l'eau potable.

Bu program sizin bilgili kalmanızı sağlar.

Ce programme permet de se tenir informé.

Bu kapı bahçeye erişmeye olanak sağlar.

Cette porte permet d'accéder au jardin.

çocuğa bir kontrol gücü ve kaynağı sağlar.

tout en apportant un soutien au personnel dans leur travail.

Fırsat eşitliği mutlaka eşit sonuçlar sağlar mı?

L'égalité des opportunités doit-elle égaler celle des salaires ?

Bu ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

qui le rend fluorescent sous les ultraviolets.

Bu, ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

qui le rend fluorescent sous les ultraviolets.

Bu da nemin atmosferde hareket etmesini sağlar.

qui transporte l'humidité à travers l'atmosphère.

Günlük yaşantınızdaki neredeyse her fiziğe erişmenizi sağlar.

à presque toute la physique de notre monde quotidien.

O, yeni çevreye her zaman uyum sağlar.

Elle s'est toujours adaptée à un nouvel environnement.

Beyaz renk, odanın daha büyük görünmesini sağlar.

Le blanc agrandit la pièce.

Gözlük takmak senin daha entelektüel görünmeni sağlar.

Porter des lunettes vous fait paraître plus intellectuel.

Bir blender birlikte farklı gıdaların karışımı sağlar.

Un mixeur permet de mixer différents aliments.

Harika bir seçimdi. Sürünmek, ağırlığınızın eşit dağılmasını sağlar

C'était un bon choix. En rampant, on répartit notre poids équitablement.

Onun mavi ayakkabıları o elbise ile uyum sağlar.

Ses chaussures bleues vont bien avec cette robe.

Hava bir odada sıkıştırıldığında hayli ısı yalıtımı sağlar.

Confiné, l'air fournit une isolation thermique considérable.

Prezervatifler cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlar.

Les capotes protègent des maladies sexuellement transmissibles.

Bu tür bir şey yapmak aptal görünmesini sağlar.

- Faire ce genre de chose te fait paraître stupide.
- Faire ce genre de chose vous fait paraître stupide.

Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.

Dieu fournit le vent, mais l'homme doit hisser les voiles.

Optik yanılsama ikinci nesnenin, ilkinden daha büyük görünmesini sağlar.

Une illusion d'optique fait paraître le second objet plus gros que le premier.

Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.

Les grandes ailes de cet oiseau le rendent capable de voler très rapidement.

Bir gaz sobası yemek için en iyi ısıyı sağlar.

Une cuisinière à gaz fournit la chaleur la plus uniforme pour la cuisson.

O sadece sizin için en önemli olan şeyi yapabilmenizi sağlar.

C'est juste un moyen d'accomplir ce qui compte le plus pour vous.

Şimdiki mikroskoplar, maddenin moleküler yapısını ince detaylarla gözlemlememize olanak sağlar.

Les microscopes actuels nous permettent d'observer avec finesse la structure moléculaire des matériaux.

Surfshark, verilerinizi veya aramalarınızı kaydetmez ve kimsenin de işlem yapmamasını sağlar .

Surfshark ne consigne pas vos données ou vos recherches et s'assure que personne d'autre ne le fait non plus.

Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.

L'entreprise offre des allocations de soins et assurance-vie à tous ses employés.

Gerçek güneş gibidir! Her şeyi görmemizi sağlar, ancak gözlemlememize izin vermez.

La vérité est comme le soleil ! Elle fait tout voir et ne se laisse pas regarder.

Şeffaflık sorumluluğu destekler ve vatandaşlar için hükümetlerinin ne yaptığı hakkında bilgi sağlar.

La transparence promeut la responsabilité et fournit de l'information aux citoyens à propos de ce que leur gouvernement est en train de faire.

Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.

mais c'est un moyen simple et fiable de naviguer.

Akkarınca ayaklarının tıkırtılarını bile. Bu gizli hayat tarzı başka yırtıcılardan saklanmasını da sağlar.

Même les petits pas des termites. Son mode de vie l'aide à se cacher d'autres prédateurs.