Translation of "Yapacak" in French

0.012 sec.

Examples of using "Yapacak" in a sentence and their french translations:

Onu yapacak.

Elle va le faire.

- Kim onu yapacak?
- Bunu kim yapacak?

Qui le fera ?

- Yapacak ödevlerim var.
- Yapacak ev ödevim var.

J'ai des devoirs à faire.

''Erkek çocuktur yapacak.''

« On ne changera pas les garçons. »

Kim sözcülük yapacak?

Qui agira en tant que porte-parole ?

Yapacak işlerim var.

- J'ai des courses à faire.
- J'ai des commissions à faire.

Yapacak işimiz var.

Nous avons du travail à faire.

Yapacak işin var.

- Vous avez du travail à faire.
- Tu as du travail à faire.

Onu yapacak mısın?

- Est-ce que tu vas le faire ?
- Est-ce que vous allez le faire ?

Biri onu yapacak.

Quelqu'un le fera.

Onu kim yapacak?

Qui le fera ?

Yapacak şeylerim vardı.

J'ai eu des trucs à faire.

Yapacak işlerim vardı.

J'ai eu des choses à faire.

O kahve yapacak.

Il va préparer du café.

Kim onu yapacak?

Qui va le faire ?

Tom işbirliği yapacak.

Tom va coopérer.

O bunu yapacak.

Il va le faire.

Tom aynısını yapacak.

Tom fera pareil.

Onu yapacak mıyız?

- Allons-nous faire cela ?
- Est-ce qu'on va faire ça ?

Tom iyi yapacak.

Tom réussira.

Onlar ne yapacak?

Que feront-ils ?

- Yapacak çok şey var!
- Yapacak çok fazla şeyler var!

Il y a trop de choses à faire !

Biri şu işi yapacak.

Quelqu'un fera ce travail.

O çay servisi yapacak.

Elle servira le thé.

Hâlâ yapacak şeylerim var.

- J'ai encore des choses à faire.
- Il me reste encore des choses à faire.

Yemek yapacak vaktim yok.

- Je n'ai pas le temps de cuisiner.
- Je n'ai pas le temps de faire la cuisine.

Yapacak bir şeyim var.

- J'ai quelque chose à faire.
- J'ai une chose à faire.

Yapacak çok şeyim var.

- J'ai beaucoup de choses à faire.
- J'ai de nombreuses choses à faire.

Yapacak çok şeyimiz var.

Nous avons beaucoup à faire.

Yapacak bir şeyim yok.

Je n'ai rien à faire.

Sen bilmiyorsan kim yapacak?

- Si tu l'ignores, qui le sait ?
- Si vous l'ignorez, qui le sait ?

Yapacak bir duyurum var.

J'ai une annonce à vous faire.

Yapacak çok işimiz var.

Nous avons beaucoup de travail à faire.

Yapacak bir işimiz var.

Nous avons un travail à faire.

Gerçekten onu yapacak mısın?

- Vas-tu vraiment faire ça ?
- Allez-vous vraiment faire cela ?

Yapacak çok işin var.

- Tu as beaucoup de travail à faire.
- Vous avez beaucoup de travail à faire.

Yapacak biraz işim var.

J'ai du travail à faire.

Onlar Tom'a ne yapacak?

- Que vont-ils faire à Tom ?
- Que feront-elles à Tom ?
- Qu'est-ce qu'ils vont faire à Tom?

Hepimizin yapacak işleri var.

Nous avons tous des boulots à effectuer.

Tom yarın ne yapacak?

Que fera Tom demain ?

Bu yapacak tek şeydi.

C'était la seule chose à faire.

Kasiyer size indirim yapacak.

Le caissier vous accordera la réduction.

Yapacak çok şey var!

Il y a trop de choses à faire !

Yapacak bazı şeylerim vardı.

J'ai eu des choses à faire.

Yapacak bir itirafım var.

J'ai une confession à faire.

Yapacak bir işim var.

J'ai un travail à faire.

Yarın yapacak işlerim var.

J'ai des choses à faire demain.

Yapacak çok iş var.

Il y a beaucoup de travail à faire.

Tamirciye kim ödeme yapacak?

Qui va payer le mécanicien ?

Tom onu zamanında yapacak.

Tom va le faire à temps.

Yapacak çok işim var.

J'ai trop de choses à faire.

Yapacak bir projem var.

J'ai un projet à faire.

Yapacak çok işi vardı.

Il avait beaucoup de travail à faire.

Yapacak doğru şey bu.

- C'est exactement ce qu'il faut faire.
- C'est la bonne chose à faire.

O biraz kahve yapacak.

Elle va préparer du café.

Yapacak başka şeylerimiz var.

Nous avons d'autres choses à faire.

Yapacak işin yok mu?

- N'as-tu pas de travail à faire ?
- N'avez-vous pas de travail à faire ?

Bir şey yapacak mısın?

Vas-tu faire quelque chose?

Hâlâ yapacak işim var.

J'ai encore du travail à faire.

Yapacak bir şeyim yoktu.

Je n'avais rien à faire.

Burada yapacak işim var.

J'ai du travail à faire ici.

Şaka yapacak durumda değilim.

Je ne suis pas d'humeur à blaguer.

Hâlâ yapacak işlerim var.

J'ai encore des choses à faire.

Onu yapacak vaktimiz yoktu.

Nous n'avons pas eu le temps de faire ça.

Yakında onu yapacak mısın?

Tu comptes faire ça bientôt ?

Bugün onu yapacak mısın?

- Est-ce que tu vas faire ça aujourd'hui ?
- Allez-vous faire ça aujourd'hui ?

Tom bunu ücretsiz yapacak.

Tom le fera gratuitement.

- Bana yapacak bir şey ver.
- Bana yapacak bir şey verin.

Donnez-moi quelque chose à faire.

- Bugün yapacak çok işim var.
- Bugün yapacak çok şeyim var.

J'ai beaucoup de choses à faire aujourd'hui.

- Yapacak bir sürü işim var.
- Yapacak bir ton işim var.

J'ai une tonne de travail à faire.

O ince tersine dönüşü yapacak.

il y aura un léger changement.

Zoom un reklamını yapacak değilim

Je ne ferai pas de publicité Zoom

Ev ödevimi yapacak zamanım yok.

Je n'ai pas de temps pour faire mes devoirs.

Şimdi yapacak çok şeylerim var.

J'ai beaucoup de choses à faire maintenant.

Yapacak çok ev ödevim var.

J'ai beaucoup de devoirs à faire.

Bugün yapacak çok işim var.

- J'ai beaucoup de choses à faire aujourd'hui.
- J'ai beaucoup à faire aujourd'hui.

Onun yapacak çok işi var.

Elle a beaucoup de travail à faire.

O, işi yapacak yeteneğe sahiptir.

Il a les capacités pour faire ce travail.

Onun yapacak çok şeyi var.

Il a de nombreuses choses à faire.

Başkan yarın bir açıklama yapacak.

Le Président fera une déclaration demain.

Korkarım ki bir hata yapacak.

- Je crains qu'il commette une erreur.
- J'ai peur qu'il commette une erreur.
- Je crains qu'il ne commette une erreur.
- J'ai peur qu'il ne commette une erreur.

Jane yarın sabah ne yapacak?

Qu'est-ce que Jane va faire demain matin ?

Bugün yapacak çok şeyim var.

J'ai beaucoup de choses à faire aujourd'hui.