Translation of "Sağladı" in French

0.005 sec.

Examples of using "Sağladı" in a sentence and their french translations:

Sağladı.

livres.

Anlamamızı sağladı.

même si nous étions en désaccord.

Ve korkuyu bırakmamı sağladı.

à abandonner la peur.

O, onlara yiyecek sağladı.

Il leur fournit de la nourriture.

Cesareti zaferine katkı sağladı.

Son courage a contribué à la victoire.

30 milyon yolculuk yapılmasını sağladı.

dont le plus long dépassait 2 400 km.

Hırsız pencereden eve erişim sağladı.

Un voleur a pénétré dans la maison par une fenêtre.

Onlara yiyecek ve para sağladı.

Il leur donnait de la nourriture et de l'argent.

O, bana biraz yiyecek sağladı.

Elle m'a procuré de la nourriture.

Geçimini bir mühendis olarak sağladı.

Il gagnait sa vie comme ingénieur.

Birincisi, karmaşık hayatın evrimleşmesine imkan sağladı.

Premièrement, la vie complexe a pu évoluer.

Ve aradığımız yaratıklardan birini bulmamı sağladı.

et à trouver l'une des créatures que l'on cherchait.

Onun sert cezalara maruz kalmasını sağladı.

lui ont valu de brutales punitions.

O 4.000 yeni istihdam yaratılmasını sağladı.

- Ça a permis la création de 4,000 emplois.
- Ça a permis de créer 4,000 emplois.

O bir şarkıcı olarak geçimini sağladı.

Il gagnait sa vie comme chanteur.

Öğretmen okuldan sonra onun kalmasını sağladı.

Le professeur l'a forcé à rester à l'école.

Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.

- La pauvre fille vivait de la vente de fleurs.
- La pauvre fille gagnait sa vie en vendant des fleurs.

Onlar savaş kurbanları için yiyecek sağladı.

Ils ont pourvu en nourriture les victimes de la guerre.

Bugüne kadar ayakta kalmasını o bakımlar sağladı

il a pris soin de lui pour survivre jusqu'à aujourd'hui

Bank gibi prestijli Avrupa ülkelerinde çalışmasını sağladı

Banque allemande et la GB Morgan Bank , et elle s'est spécialisée dans le domaine des fusions

Ödül parası dünya gezisine gitmeme olanak sağladı.

La récompense m'a permis de partir en croisière autour du monde.

O benim çocuk hırsızlarıyla temas kurmamı sağladı.

Il m'a mis en contact avec les kidnappeurs.

Tom bunun bir kaza gibi görünmesini sağladı.

Tom a simulé un accident.

Cesurca yaptığı işler, onun ünlü olmasını sağladı.

Ses actes de bravoures lui apportèrent la gloire.

Disiplini uyguladı ve talep edilen malzemelerin ödenmesini sağladı.

Il a imposé la discipline et s'est assuré que les fournitures réquisitionnées étaient payées.

Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.

Elle m'avait fait comprendre la valeur des endroits sauvages.

O, misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.

- Il apporta de la nourriture à son invité et lui procura un abri.
- Il apporta de la nourriture à son invitée et lui procura un abri.

Onun yüksek maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağladı.

Son salaire élevé lui a permis de vivre dans le confort.

Kütüphanenin sessizliği, öğrenim için mükemmel bir ortam sağladı.

Le silence de la bibliothèque fournissait l'environnement parfait pour étudier.

Bu insanlar dünya barışına çok büyük katkı sağladı.

Ces gens ont apporté une grande contribution à la paix mondiale.

Ve tüm süreç boyunca çok daha fazla eğlenmemi sağladı.

et y prendre bien plus de plaisir.

Bu gelişmeler, bu ve bunun gibi keşifler yapmamızı sağladı.

nous ont permis de découvrir tout ça et bien d'autres choses importantes.

Ve bu, resmi politikanın büyük ölçüde sone ermesini sağladı.

Et ça a beaucoup aidé à changer la politique du gouvernement.

Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.

Son intelligence et son expérience lui permirent de régler le souci.

Şimdiye kadar zekice seçimleriniz bu acımasız çölde hayatta kalmamı sağladı

Grâce à vos bons choix, j'ai réussi à survivre dans ce désert brutal

çocuklarımızın ve genç nesillerimizin eğitimine en büyük desteği bu Zoom sağladı

Ce Zoom a apporté le plus grand soutien à l'éducation de nos enfants et jeunes générations

Ve sistemli, ev ev yaklaşımı nihai zaferi… yüksek bir fiyata sağladı.

et son approche méthodique, maison par maison, ont assuré la victoire finale… à un prix élevé.

Davout'un birliklerini ustaca idare etmesi, Üçüncü Kolordu'nun Prusya saldırısını püskürtmesini sağladı.

Le maniement magistral de Davout de ses troupes a permis au troisième corps de repousser l'assaut prussien.

Ev fiyatlarındaki artış onun evini büyük bir kârla satmasına olanak sağladı.

La hausse des prix de l'immobilier lui a permis de vendre sa maison en faisant un gros profit.

- Savaş kurbanlarına yiyecek temin ettiler.
- Onlar savaş kurbanları için yiyecek sağladı.

Ils ont pourvu en nourriture les victimes de la guerre.

Bulunmasını ve Napolyon imparatorluğu çökmeye başladığında bile sonuna kadar direniş göstermesini sağladı.

jusqu'à la fin, alors même que l'empire de Napoléon commençait à s'effondrer.

Her zaman kendi kuvvetlerinin yeri ve gücü hakkında güncel bilgilere sahip olmasını sağladı ...

toujours des informations à jour sur l'emplacement et la force de ses propres forces ...

- Ekmek, erken insan toplumlarının oluşumuna izin verdi.
- Ekmek, erken insan toplumlarının oluşumuna olanak sağladı.

Le pain a permis la formation des premières sociétés humaines.