Translation of "Vicdan" in English

0.013 sec.

Examples of using "Vicdan" in a sentence and their english translations:

Biraz vicdan muhasebesi yaptım.

I've done some soul-searching.

O, vicdan azabı hissetti.

He felt the pangs of conscience.

Benim vicdan azabım yok.

I don't have a guilty conscience.

Onun hakkında vicdan azabım var.

I have a guilty conscience about that.

Huzursuz vicdan kendine ihanet eder.

An uneasy conscience betrays itself.

Vicdan azabı çekiyorsun, değil mi?

You have a guilty conscience, don't you?

Benim bir vicdan azabım vardı.

I had a guilty conscience.

- Vicdan azabı ve pişmanlık eş anlamlı değildir.
- Her pişmanlık vicdan azabı demek değildir.

Remorse is not synonymous with regret.

Tom vicdan azabı çekiyor gibi görünüyor.

Tom seems to be suffering from a guilty conscience.

- Vicdan azabı çekiyorum.
- Vicdanım rahat etmiyor.

I have a guilty conscience.

- Dil vicdan oluşturur.
- Dil bilinç yaratır.

Language creates conscience.

Vicdan olmadan bilim yalnızca ruhun mahvolmasıdır.

Science without conscience is only the ruin of the soul.

İyi bir vicdan en iyi yastıktır.

A good conscience is the best pillow.

O, öyle yaparken hiç vicdan azabı çekmedi.

He had no qualms in doing so.

Tom yalan söylemekten hiçbir vicdan azabı çekmiyordu.

Tom had no qualms about lying.

Tom'un düşündüğünü herkese söylemekten hiçbir vicdan azabı çekmiyordu.

Tom had no qualms about telling everybody what he thought.

Tom sınavda kopye çekmekten hiçbir vicdan azabı çekmiyordu.

Tom had no qualms about cheating on the test.

Vicdan hiç iyileşmeyen ve kimsenin ölmediği bir yaradır.

The conscience is a wound that never heals and no one dies of.

Tom'un diğer insanların yiyeceğini çalmakla ilgili vicdan azabı yok.

Tom has no qualms about stealing other people's food.

Vicdan hiç iyileşmeyen ve ondan kimsenin ölmediği bir yaradır.

Conscience is a wound that never heals and from which no one dies.

Tom Mary'nin arabasını çaldıktan sonra vicdan azabıyla doluydu ve bir kalemde sildi.

Tom was full of remorse after stealing Mary's car and writing it off.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

Everyone has the right to freedom of thought, conscience and religion; this right includes freedom to change his religion or belief, and freedom, either alone or in community with others and in public or private, to manifest his religion or belief in teaching, practice, worship and observance.