Translation of "Demek" in Arabic

0.023 sec.

Examples of using "Demek" in a sentence and their arabic translations:

Demek istediğim,

وبهذا أنا أعني،

''İzleyiciler'' demek istemiyorum,

لا أرغب أن أقول، "الجمهور"،

Demek ki birine nezaketsiz demek, onu nezaketsizlikle suçlamak

لذا أن تدعو أحداً بغير المتحضر، أو أن تتهمه بالجلافة.

Demek sıkıcı? Nasıl yani? "

مملة؟ ماذا؟"

Bununla ne demek istiyor?

ماذا تقصد بذلك؟

Hayat da hareket demek.

الحياة هي الحركة.

Umutlarımın kırılması ne demek,

ماذا أقصد كسر آمالي،

Bu suça ortağım demek.

فأنا متواطئ.

Vahaya gitmek istiyorsunuz demek?

‫تريد أن أذهب إلى الواحة؟‬

Geçmişi kirliyse demek ki

إذا كان ماضيها قذر

Yani bu ne demek?

فماذا يعني هذا؟

Burada ne demek istiyorum?

ماذا أعني؟

Ne demek istediğini anlamıyorum.

لا أفهم ما تقصده.

Onunla ne demek istiyorsun?

ماذا تقصد بذلك؟

Ne demek istediğimi biliyorsun.

تعرف ما أعنيه.

Ne demek istediğimi anlarsınız.

سوف نحصل على هذا

Tom onu demek istemedi.

لم يعني توم ذلك.

Demek istediğimi anlıyor musun?

هل ترى ما أعني؟

Ne demek istediğini anlıyorum.

أفهم قصدك.

- O ne anlama geliyor?
- Bu ne demek?
- O ne demek?

- ماذا يعني هذا؟
- ماذا يعني ذلك؟

Peki bu uygulamada ne demek?

ولكن ماذا يعني ذلك عمليًا؟

Demek ağaçta kamp kurmamı istiyorsunuz?

‫إذن تريدني أن أخيّم في الشجرة؟‬

Tamam, madene girmek istiyorsunuz demek?

‫إذن تريدني أن أذهب إلى المنجم؟‬

Iyileşmek, acıların silinmesi demek değil.

الشفاء ليس محو الألم.

Demek ki bizim üzerimize düşen

لذلك يقع علينا

Iyide bu felaket demek mi?

هل هذا أفضل من هذه الكارثة؟

Bu da doğa karşıtı demek

والتي تعني لي معاداة الطبيعة،

Bu da şu demek oluyor,

مما يعني،

Ne demek istediğimi biliyor musunuz?

هل فهمت ما أقصده؟

Ve demek istediğim tam burada.

وأعني هنا.

Senin ne demek istediğini görebiliyorum.

أفهم قصدك.

Ne demek istediğini biliyorum, Jamal.

أعلم ما تعنيه يا جمال.

- Ben onu söyledim, ama onu demek istemedim.
- Onu söyledim, ama onu demek istemedim.

صحيح قلت هذا، لكني لم أقصده.

Gerçi bunu demek anlaşılır bir şey

إنه أمر مفهوم قول ذلك،

Demek istediğim, baskı elmaslar ortaya çıkarır.

وما أعنيه، أن الضغط يبني الماس،

Olanları anlattım ve bana: "Demek öyle.

أخبرتها فقالت: "أجل.

Bu ön yargılarımın farkına varmak demek.

وهذا يعني معرفة توجه انحيازاتي.

Evet, bir yol! Bu medeniyet demek.

‫نعم، طريق!‬ ‫هذا يعني مدنية.‬

Tamam, sopayla başını tutmamı istiyorsunuz demek?

‫حسناً، تريدني أن أستخدم العصا ‬ ‫وأحاول شل حركة الرأس؟‬

Tamam, sopayla başını tutmamı istiyorsunuz demek?

‫حسناً، تريدني أن أستخدم العصا ‬ ‫وأحاول شل حركة الرأس؟‬

Astronot olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum:

لم أعرف وقتها معنى أن أكونَ رائد فضاء

Eğitim; seçenekler, uyum yeteneği, güç demek.

‫ويمكن أن يعني أيضا انخفاض الانبعاثات.‬

Bu günde 40 milyon dolar demek.

هذا يُمثل 40 مليون دولار في اليوم.

...ama kararan hava yeni tehditler demek.

‫لكن بحلول الظلام، تظهر تهديدات جديدة.‬

Demek bir altınfıçı kaktüsüyle savaşmamı istiyorsunuz?

‫تريدني أن أجرب ‬ ‫خوض حرب مع نبات الصبار البرميلي؟‬

Demek aşağıya serbest inişle ulaşmamı istiyorsunuz?

‫إذن تريدني أن أهبط بنفسي ‬ ‫وأن أحاول الوصول بهذا الشكل.‬

Yani bu ne demek biliyor musunuz?

هل تعرف ماذا يعني هذا؟

Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz?

هل تعرف ماذا يعني ذلك؟

- Ne demek istediğini anladım.
- Seni duyuyorum.

أنا أسمعك

Kelimenin tam anlamıyla anlatıdan çıkarılıyor demek istiyorum.

حرفيًّا، تُدفع بعيدًا عن القصة.

Ve gerçekten işe yarayacak çözümler üretmemiz demek,

وكذلك التوصل إلى حلول تعمل في الواقع،

Demek bu yarığın kenarından halatla inmemizi istiyorsunuz?

‫إذن أتريد التدلي على طول المنحدر‬ ‫وصولاً إلى الممر الضيق؟‬

Yiyecek anlamına geliyor. Bu da enerji demek.

‫هذا يعني وجود طعام.‬ ‫هذا يعني طاقة.‬

Pekâlâ, durup ateş yakmayı denememizi istediniz demek?

‫حسناً، ترى إذن إنه ينبغي أن نتوقف‬ ‫ونحاول إشعال نار؟‬

Isınmak için koyun yakalamayı denemek istiyorsunuz demek?

‫هل تريد أن نجرب الإمساك بخروف‬ ‫وأن نستخدمه في الاستدفاء؟‬

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

‫إذن تريدني أن أحاول اقتناص الأفعى المجلجلة‬ ‫بالإمساك بها من ذيلها؟‬

Böceklerin ışığa gelmesini ummak olduğunu düşünüyorsunuz demek?

‫ونأمل أن تطير جميع الحشرات في اتجاه الضوء،‬

Bizim seslerimiz büyük bir finansal risk demek.

أصواتنا مخاطرة مالية كبيرة.

Aynı zamanda daha az miktarda salınım demek.

‫لأسباب متنوعة ،‬ ‫عندما يكون لدينا سنوات أكثر من التعليم ،‬

Batı uyumayı seçti derken ne demek istiyorum?

الان ماذا اعني حين اقول"اختار الغرب النوم"

Bu demek oluyor ki 240 milyon insan,

وهذا يعني أن 240 مليون شخص،

demek istediğim çok fazla seçenek aklıma geliyor.

أعتقد أن الكثير يخطر على البال.

Demek istediğim bu size has bir avantaj.

أعني، أنّ ذلك يُعد ميزتك الفريدة من نوعها.

Hapishanede olmanın ne demek olduğunu biraz konuşalım.

عن معنى أن تكون في السجن ولو لبضعة أيام.

Arka bahçelerinde 30 dönüm asfalt olması demek.

لديه الآن 30 فدانًا من الأسفلت في فنائهم الخلفي.

30 dönüm neredeyse 30 futbol sahası demek.

30 فدانًا تعادل حوالي 30 ملعب كرة قدم.

Eğer 'A' dediğinize yarın 'B' demek istemiyorsanız

إذا كنت لا تريد أن تقول "أ" غدًا ، ستقول "أ"

demek ki bu yöntemimiz de suya düştü

هذا يعني أن طريقتنا سقطت في الماء

İhtiyacımız olan şey ufkumuzu genişletmek demek ki

ما نحتاجه هو توسيع آفاقنا

demek ki dünyanın kanunu gibi bir şey

يعني شيء مثل قانون العالم

Demek ki olayımız o küçücük virüs değilmiş

لذا لم يكن حادثنا ذلك الفيروس الصغير

Ve benim için ayrıca kadın karşıtı demek,

والتي تعني لي أيضًا معاداة المرأة،

Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.

يصعب علي أن أعبر عن ما أريد بكلمات.

Aslında, yoksul, hak sahibi olmayan, soylu olmayan demek

لذلك ان تكون فقيرا ومحروم وغير نبيل

UV ışığı kullanarak akrep avına çıkmak istiyorsunuz demek?

‫تريد أن نذهب لاصطياد عقرب‬ ‫باستخدام مصباح بالأشعة فوق البنفسجية.‬

Yüksek olan bir ev kadar geniştir demek gibi.

بغرف طويلة تكفي إنسان واقف داخلها

Bir dünyayı yönlendirmede daha yüksek bir kapasite demek.

‫التعليم يمكن أن يعني الخيارات ،‬ ‫والقدرة على التكيف ، والقوة.‬

Bu, enerji maliyetlerinde yedi milyar dolar tasarruf demek.

والتي ستوفر لهم 7 مليار دولار من تكاليف الطاقة.

Sıfır randevu bir içecek ve bir saat demek.

الموعد الصفر ما هو إلا مشروب واحد، وساعة واحدة.

Bu uzaklık yaklaşık olarak Miami-Boston arası demek.

والتي تساوي المسافة بين ميامي وبوسطن.

Bu dillerin hiçbirinde "güzel" yalnızca "güzel" demek değildir.

لا يعني "الجَميل" في أي واحدة من تلك اللغات "الجميل" فحسب.

Demek buradan karşıya geçmemi ve yüksekte kalmamı istiyorsunuz?

‫إذن تريدني أن أحاول عبور هذا الممر الضيق‬ ‫ثم أبقى على الأرض المرتفعة؟‬

Demek izleri takip edip suyumuzu tazelememiz gerektiğini düşünüyorsunuz?

‫إذن تعتقد أن علينا أن نتبع آثار الحيوانات ‬ ‫ونعيد ملء المياه؟‬

Demek batının bu tarafta, kayalıklara doğru olduğunu düşünüyorsunuz?

‫إذن تعتقد أن الغرب من هنا، ‬ ‫في اتجاه هذه الصخور.‬

demek ki ortada yanlış olan bir şey yok

لذلك ليس هناك خطأ في ذلك

demek ki deprem fay hattı üzerinde neden oluyormuş?

أي لماذا كان الزلزال على خط الصدع؟

Ve "neden" ile demek istediğim "kâr yapmak" değil.

وبكلمة "لماذا" لا أعني "لجني الأرباح."

Birine otomatikman hediye alacağım demek değil, tamam mı?

لا يعني تلقائيا أنني سأبتاع الهدايا لأي شخص بعد الآن. حسنا ؟