Translation of "Vardı" in English

0.008 sec.

Examples of using "Vardı" in a sentence and their english translations:

Bir atmosferi vardı suyu vardı

had an atmosphere, had water

- Bir diğeri vardı.
- Başkası vardı.

There was another one.

- Acelem vardı.
- Çok acelem vardı.

I was in a big hurry.

IPhone'larımız vardı,

We had our iPhones,

Acelem vardı.

- I was in a hurry.
- I was in a rush.

Toplantılarımız vardı.

We've had meetings.

Şansım vardı.

I had my chance.

Acelemiz vardı.

We were in a hurry.

Şüphelerim vardı.

I had my doubts.

Silahları vardı.

They had guns.

İstisnalar vardı.

- There have been exceptions.
- There were exceptions.

Aksilikler vardı.

There have been hitches.

Sorunlar vardı.

There were problems.

Alkış vardı.

There was applause.

Hatalar vardı.

There were errors.

İsyan vardı.

There was rioting.

Yağma vardı.

There was looting.

Katliam vardı.

There was carnage.

Ayaklanmalar vardı.

There were riots.

Kan vardı.

There was blood.

Hüsran vardı.

There has been frustration.

Yaralar vardı.

There have been injuries.

Sorular vardı.

There were questions.

Riskler vardı.

There were risks.

Başkası vardı.

There was another one.

Müzik vardı.

There was music.

Biri vardı.

There was someone.

Yeterince vardı.

There were enough.

Yaşayanlar vardı.

There were survivors.

Tanıklar vardı.

There were witnesses.

Şansın vardı.

You've had your chance.

Neyin vardı?

What was wrong with you?

Sessizlik vardı.

There was silence.

Diğerleri vardı.

There were many others.

Başarılar vardı.

There have been successes.

Baskı vardı.

There has been pressure.

Ödünler vardı.

There were compromises.

Zorluklar vardı.

There were challenges.

Fırsatlarımız vardı.

We had opportunities.

Protestolar vardı.

There were protests.

Tutkumuz vardı.

We had the passion.

Şansımız vardı.

We had the chances.

Masraflar vardı.

There were costs.

Sami vardı.

Sami arrived.

Otele vardı.

He arrived at the hotel.

- Paraya ihtiyacım vardı.
- Paraya ihtiyacı vardı.

- I needed the money.
- He needed the money.
- I needed money.
- I needed cash.

- Bir fikrim vardı.
- Bir düşüncem vardı.

I had an idea.

- Birkaç neden vardı.
- Birkaç gerekçe vardı.

There were several reasons.

- İki tane turta vardı.
- İki turta vardı.

There were two pies.

- Benim bilme hakkım vardı.
- Bilmeye hakkım vardı.

I had a right to know.

- Dün bir dolunay vardı.
- Dün dolunay vardı.

- It was a full moon yesterday.
- The moon was full yesterday.

- Sadece bir sandalye vardı.
- Yalnızca bir sandalye vardı.
- Sadece bir iskemle vardı.

There was only one chair.

Janie'de hepsi vardı.

Janie had them all.

özçekim çubuklarımız vardı,

we had our selfie sticks,

Go Pro'larımız vardı,

we had our Go Pros,

Bir danışanım vardı-

I was working with a client of mine recently -

Etrafındakilere bağışılıkları vardı.

These kids are immune to their surroundings.

Ama ayrıcalıklarım vardı.

but I did.

Tavsiyelerine ihtiyacım vardı,

I needed their advice,

Sadece sessizlik vardı.

Just silence.

Gerçekten yüzlercesi vardı.

There were literally hundreds of them.

Boyun fıtığı vardı

Now she had gotten a prolapse from a cervical disc,

Ve ezilenler vardı

and there were the oppressed

Bir şartları vardı

They had a condition

Muhtemelen hepsi vardı

they probably had it all

Manyetik kutbu vardı

had a magnetic pole

Ve manyetosferi vardı

and she had a magnetosphere

Diyenler vardı ya

There were those who said

Yardıma ihtiyacım vardı.

I needed help.

1200 hamal vardı...

There were 1,200 porters...

İki çekimser vardı.

There were two abstentions.

Üç adam vardı.

There were three men.

Onun acelesi vardı.

- She was hurrying the hell up.
- She was in a hurry.

Gözlerinde korku vardı.

There was fear in her eyes.

Yakıt sıkıntısı vardı.

There was a shortage of fuel.

Tom'un acelesi vardı.

Tom was in a hurry.

Yatakta 3 vardı!

There were 3 in the bed!

Çok kan vardı.

There was plenty of blood.

Bir loşim vardı.

I had a lochia.

Çeşitli lezzetler vardı.

There were various delicacies.

Tren zamanında vardı.

Our train arrived on time.

Tren Londra'ya vardı.

The train arrived in London.

Gemiler limana vardı.

The ships reached port.

Burada çiçekler vardı.

There were flowers here.

Onun ikizleri vardı.

She had twins.

Onun hırsı vardı.

He had ambition.

Genel panik vardı.

There was general panic.

Birçok çocukları vardı.

They had a lot of kids.

Tom'un apandisiti vardı.

Tom had appendicitis.

Dün Tokyo'ya vardı.

He arrived in Tokyo yesterday.

Uzun saçı vardı.

He had long hair.

Paraya ihtiyacım vardı.

I needed the money.

Paraya ihtiyacı vardı.

He needed the money.

Bir motosikletim vardı.

I used to have a motorcycle.