Translation of "Hissetti" in English

- Herkes güvende hissetti.
- Herkes kendini güvende hissetti.

Everyone felt safe.

Tehlikeyi hissetti, kaçtı.

Sensing danger, he ran away.

O, yaşlandığını hissetti.

He felt himself growing old.

Karanlıkta yolunu hissetti.

He felt his way through the darkness.

O huzursuz hissetti.

He felt uneasy.

Mary dışlanmış hissetti.

Mary felt excluded.

O, huzursuz hissetti.

He felt ill at ease.

Tom şanslı hissetti.

Tom felt lucky.

O nasıl hissetti?

- What did it feel like?
- What was that like?
- What did that look like?

O, yorgun hissetti.

He felt tired.

Tom mahcup hissetti.

- Tom was embarrassed.
- Tom's embarrassed.
- Tom felt embarrassed.

Mary savunmasız hissetti.

Mary felt vulnerable.

Tom şaşırmış hissetti.

Tom felt confused.

Onu herkes hissetti.

Everyone felt it.

Tom harika hissetti.

Tom felt fantastic.

Tom umutsuz hissetti.

Tom felt desperate.

Tom güçlü hissetti.

Tom felt strong.

Kolunu omuzunda hissetti.

He felt her hand on his shoulder.

Tom iyi hissetti.

- Tom felt good.
- Tom felt fine.

O ağrı hissetti.

She felt the pain.

Tom dışlandığını hissetti.

Tom felt excluded.

Tom huzursuz hissetti.

- Tom felt sick.
- Tom felt ill at ease.

Tom incindiğini hissetti.

Tom felt hurt.

Tom aldatılmış hissetti.

- Tom felt betrayed.
- Tom felt cheated.

Tom rahat hissetti.

Tom felt comfortable.

Tom müthiş hissetti.

Tom felt terrific.

Tom püskürtülmüş hissetti.

Tom felt repulsed.

Kollarım güçsüz hissetti.

My arms felt weak.

O harika hissetti.

That felt great.

Tom reddedildiğini hissetti.

Tom felt he was rejected.

O kötü hissetti.

- She felt poorly.
- She felt bad.

Tom yalnız hissetti.

Tom felt lonely.

Tom şaşırtıcı hissetti.

Tom felt amazing.

Tom kötü hissetti.

Tom felt bad.

Tom iğrenç hissetti.

Tom felt nauseous.

Tom sorumlu hissetti.

Tom felt responsible.

Tom güvende hissetti.

Tom felt safe.

Tom korkunç hissetti.

Tom felt terrible.

Tom savunmasız hissetti.

Tom felt vulnerable.

Tom sarhoş hissetti.

Tom felt woozy.

Tom tehlike hissetti.

Tom sensed danger.

Tom aç hissetti.

Tom felt hungry.

Onlar tehdit hissetti.

They felt menaced.

Tom zayıf hissetti.

Tom felt weak.

Tom sersem hissetti.

- Tom felt woozy.
- Tom felt lightheaded.

Tom çaresiz hissetti.

Tom felt helpless.

Dün nasıl hissetti?

How did he feel yesterday?

Tom yenilmez hissetti.

Tom felt invincible.

Tom korkmuş hissetti.

Tom felt scared.

Tom rahatsız hissetti.

Tom felt uncomfortable.

Tom yorgun hissetti.

Tom felt tired.

Tom hasta hissetti.

Tom felt sick.

Tom aşağılanmış hissetti.

Tom felt humiliated.

Tom kaldırıldığını hissetti.

Tom felt himself being lifted up.

Tom mutlu hissetti.

Tom felt happy.

Tom garip hissetti.

- Tom felt uncomfortable.
- Tom felt awkward.

Tom rahatlamış hissetti.

Tom felt relieved.

Tom mükemmel hissetti.

Tom felt great.

Tom aptalca hissetti.

Tom felt foolish.

Tom yapayalnız hissetti.

Tom felt all alone.

Tom öleceğini hissetti.

Tom felt he was going to die.

Dania baskıyı hissetti.

Dania felt the pressure.

Sami kaybı hissetti.

Sami felt the loss.

Tom nasıl hissetti?

How did Tom feel?

Tom sinirli hissetti.

- Tom was nervous.
- Tom felt nervous.

Sami kandırıldığını hissetti.

Sami felt tricked.

Tom nostaljik hissetti.

Tom felt nostalgic.

Sami dışlanmış hissetti.

Sami felt excluded.

Birden yorgun hissetti.

He suddenly felt tired.

Tom endişeli hissetti.

Tom felt anxious.

- Kendini kaldırılmış hissetti.
- Kız ona nankörlük ettiğini hissetti.

- She felt herself lifted up.
- She felt herself being lifted up.

- Sami gerçekten tedirgin hissetti.
- Sami kendini gerçekten rahatsız hissetti.

Sami felt really uneasy.

- Tom kendini istenmiyormuş gibi hissetti.
- Tom hoş karşılanmadığınını hissetti.

Tom felt unwelcome.

Dokundu, hissetti, tadına baktı.

Touching it, feeling it, tasting it.

O çok yalnız hissetti.

He felt very lonely.

O, tamamen aşağılanmış hissetti.

He felt utterly humiliated.

O, dizlerinin titrediğini hissetti.

She felt her knees tremble.

O, yağmuru yüzünde hissetti.

He felt the rain on his face.

O biraz suçlu hissetti.

He felt a little guilty.

Tom aynı şekilde hissetti.

Tom felt the same way.

Tom telefonun titrediğini hissetti.

Tom felt his phone vibrate.

Tom kendini güvencede hissetti.

Tom felt reassured.

Tom gittikçe acıktığını hissetti.

Tom felt himself getting hungry.

Tom fevkalade mutlu hissetti.

Tom felt extraordinarily happy.

O biraz yorgun hissetti.

She felt a bit tired.

Tom biraz sarhoş hissetti.

- Tom felt a bit woozy.
- Tom felt a little woozy.