Translation of "Uzlaşmak" in English

0.005 sec.

Examples of using "Uzlaşmak" in a sentence and their english translations:

Uzlaşmak istemiyorum.

I don't want to compromise.

Tom uzlaşmak istemiyor.

Tom doesn't want to compromise.

Biz uzlaşmak zorundaydık.

We had to compromise.

Uzlaşmak benim kurallarıma aykırıdır.

It's against my rules to compromise.

Uzlaşmak için hazır değilim.

I'm not prepared to compromise.

Tom uzlaşmak için isteksiz görünüyor.

Tom seems to be unwilling to compromise.

Her iki taraf birbirleriyle uzlaşmak zorundaydı.

Both sides had to compromise with each other.

Onlar yolculuk sırasında uzlaşmak zorunda kaldı.

They had to compromise during the trip.

Sami'nin Leyla ile uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu.

Sami had no intention of reconciling with Layla.