Translation of "Iki" in English

0.010 sec.

Examples of using "Iki" in a sentence and their english translations:

- İki artı iki kaç yapar?
- İki artı iki kaç eder?
- İki artı iki kaçtır?

What is two plus two?

İki:

Two:

İki kere iki dört eder.

- Twice two is four.
- Twice two is equal to four.

İki artı iki eşittir beş.

Two plus two equals five.

İki artı iki, dörde eşittir.

Two plus two makes four.

İki artı iki dört yapar.

Two plus two makes four.

İki artı iki eşittir dört.

Two plus two equals four.

İki kere iki kaç yapar?

What is two times two?

- İki kez evlendim.
- İki kere evlendim.
- İki defa evlendim.

I've been married twice.

İki: Sor.

Two: Ask.

iki yüzyıldır.

two centuries.)

Bunun iki...

Well… there are two

Saat iki.

It's two o'clock.

İki tahta çubuk: iki taraftan da

Two sticks of wood: suspended from each

- İki koşulum var.
- İki şartım var.

I have two conditions.

İki kızım ve iki oğlum var.

I have two daughters and two sons.

- İki çocuğumuz var.
- İki oğlumuz var.

- We have two kids.
- We have two children.
- We have two sons.

İki oğlum ve iki kızım var.

I have two sons and two daughters.

İki kızımız ve iki oğlumuz var.

We have got two daughters and two sons.

- İki kez dövüldüm.
- İki kez yenildim.

I've been beaten twice.

- Araban iki yaşında.
- Arabanız iki yaşında.

Your car is two years old.

- İki motosikleti karşılaştırman gerekir.
- İki motosikleti karşılaştırmalısınız.
- İki motosikleti karşılaştırmalısın.

You should compare the two motorcycles.

- İki kere vurdum.
- İki kez yenildim.
- İki defa dayak yedim.

I got beat twice.

İki nedenle buradayım, iki mesaj vermek istiyorum.

So I'm here for two reasons; I want to deliver two messages.

- İki bina bitişik.
- İki bina yan yana.

The two buildings adjoin.

- Benim iki kitabım var.
- İki kitabım var.

I have two books.

- İki tane turta vardı.
- İki turta vardı.

There were two pies.

İki erkek ve iki kız kardeşim var.

I have two brothers and two sisters.

İki gün içinde iki kız otobüste kustu.

Two girls threw up on the bus in two days.

- Bizim iki çocuğumuz var.
- İki çocuğumuz var.

We have two children.

Şimdi gelirim iki yıl öncesininkinin iki misli.

Now my income is twice what it was two years ago.

- İki bin yılındaydı.
- Bu iki bin yılındaydı.

- This was in year two thousand.
- It was in the year two thousand.

- İki saattir çalışmaktadır.
- O iki saattir çalışıyor.

He has been studying for two hours.

İki atış ve iki bira sipariş etti.

They ordered two shots and two beers.

- Sami iki kez evlendi.
- Sami iki defa evlendi.
- Sami iki sefer evlendi.
- Sami iki kere evlendi.

Sami was married twice.

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

John has two sons.

- Saat iki olur mu?
- Saat iki uyar mı?
- Saat iki uygun mu?

Would two o'clock be all right?

On iki yaşında.

She's 12 years old.

iki hayatım olsa

if I had two lives,

Bir... İki... Üç.

One... Two... Three.

İki yıl içinde

In two years,

İki türü var:

There's two major kinds of stroke:

İki yavrusu var.

with two babies.

İki tane koyuyoruz...

If we put two...

iki şeyden ötürü:

really because of two things.

Koğuş numaram iki.

Ward number two.

İki kızım var.

I have two daughters.

İki çekimser vardı.

There were two abstentions.

İki koltuk boş.

Two seats were vacant.

İki çarşaf yataktaydı.

Two sheets were on the bed.

İki bira lütfen.

Two beers, please.

Evet, iki tane.

Yes, two.

İki toplantı çakışıyor.

The two meetings clash.

İki adam tokalaştı.

The two men shook hands.

İki dondurma, lütfen.

Two ice creams, please.

İki adım ileri.

Advance two steps.

İki hafta geçti.

Two weeks went by.

İki kamyon çarpıştı.

Two trucks bumped together.

Ders iki kolaydır.

Lesson Two is easy.

Saat iki diyor.

The clock says two.

İki yıldır Japonya'da.

He has been in Japan for two years.

İki saattir beklemekteyim.

I've been waiting for two hours.

İki sıra yapın.

Form two lines.

İki tane kalmıştı.

There were two left.

İki haftadır diyetteyim.

I have been on a diet for two weeks.

İki aydır diyette.

He has been on a diet for two months.

İki bin yılındaydı.

It was in the year two thousand.

İki çocuğum var.

I have two children.

İki balık yakaladım.

I caught two fish.

İki tilki yakaladık.

We caught two foxes.

İki teknemiz var.

We have two boats.

İki kat ödeyeceğim.

I'll pay double.

Arkadaşım iki dillidir.

My friend is bilingual.

Arabası iki yaşında.

His car is two years old.

İki çocuğumuz var.

We have two children.

İki yıldır buradayım.

I have been here for two years.

İki saattir çalışmakta.

He has been working for two hours.

İki aydır hesaplanmış.

It's been predicted for 2 months.

İki kulağımız var.

We have two ears.

İki yeğenim var.

- I have two nieces.
- I have two cousins.
- I have two nephews.

İki kuzenim var.

I have two cousins.

İki kek vardı.

There were two cakes.

İki kez nişanlandım.

I've been engaged twice.

İki çocuk babasıdır.

He is the father of two children.

İki olasılık var.

There are two possibilities.

İki kedim var.

I have two cats.

İki aspirin al.

Take two aspirin tablets.

İki kızdan hoşlanıyorum.

I like two girls.