Translation of "Yolculuk" in English

0.017 sec.

Examples of using "Yolculuk" in a sentence and their english translations:

Yolculuk uzundur. Yolculuk zordur.

The journey is long. The journey is hard.

Yolculuk kısaydı.

The journey was brief.

Yolculuk inanılmazdı.

The trip was amazing.

Yolculuk yorucuydu.

The journey was tiring.

Aya yolculuk başladı

Journey to the moon started

Yani zamanda yolculuk

So travel in time

Yolculuk ne kadardır?

How long is the ride?

Yolculuk için hazırlan.

Please prepare for the trip.

Tom'la yolculuk yapıyorum.

- I'm going with Tom.
- I'm riding with Tom.

İspanya'ya yolculuk yapıyorum.

- I am traveling to Spain.
- I'm traveling to Spain.

Benim yolculuk var.

There's my ride.

Zamanda yolculuk mümkündür.

Time travel is possible.

Onlarla yolculuk ediyorum.

I'm riding with them.

Onunla yolculuk ediyorum.

- I'm riding with him.
- I'm riding with her.

Uçakla yolculuk edemem.

I cannot travel by plane.

Batıya yolculuk zordu.

The trip west was hard.

Yolculuk henüz başladı.

The journey has just begun.

- Tom yalnız yolculuk etti.
- Tom yalnız yolculuk ediyordu.

Tom traveled alone.

Uçakla yolculuk etmek otobüsle yolculuk etmekten daha güvenlidir.

Flying is safer than taking a bus.

48 ülkeye yolculuk ettik.

We traveled to 48 countries.

Bu yolculuk kolay olmayacak.

So, this journey won't be easy.

Insanlar sivil yolculuk yapamayacak

people will not be able to travel civilian

Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.

- Travelling is easy these days.
- Traveling is easy these days.

Yolculuk için hazırlık yapıyorlar.

They are making preparations for the trip.

Ben yolculuk etmek istiyorum.

- I wanna travel.
- I want to travel.

Yolculuk için hazır mısınız?

Are you ready for the trip?

O, yolculuk sırasında hastalandı.

He got sick during the trip.

O, yolculuk için hazırlanıyor.

He's preparing for the journey.

Biz arabayla yolculuk edeceğiz.

- We are going to travel by car.
- We're going to travel by car.

Üç gündür yolculuk yapmaktayız.

We've been traveling for three days.

Bu uzun bir yolculuk.

It's a long journey.

Onlar başkente yolculuk yaptı.

They took a trip to the capital.

Uzun bir yolculuk oldu.

It was a long journey.

Yolculuk 14 ay sürdü.

The voyage lasted 14 months.

O bir yolculuk düşünüyor.

She is contemplating a trip.

Tom yolculuk etmeyi seviyor.

Tom loves traveling.

Sadece yolculuk için beraberiz.

We're just along for the ride.

Harika bir yolculuk oldu.

It's been a great ride.

Yolculuk ne kadar sürecek?

How long will the trip take?

Yolculuk kaça mal olacak?

What will the trip cost?

Uçakla yolculuk etmedim hiç.

- I've never traveled by airplane.
- I have never travelled by plane.
- I've never traveled by plane.

Uzun bir yolculuk olacak.

It'll be a long journey.

Uçakla yolculuk etmekten kaçınır.

He tries to avoid traveling by air.

- Yolculuk için hepiniz hazır mısınız?
- Yolculuk için her şeyini hazırladın mı?

Are you all set for the trip?

Benimle zamanda yolculuk yapmanızı istiyorum,

I want you to travel back in time with me,

30 milyon yolculuk yapılmasını sağladı.

the longest of which was further than 1,500 miles.

Sana hoş bir yolculuk diliyorum.

I wish you a pleasant voyage.

Uzayda yolculuk yapabileceğimiz zaman geldi.

The time has come when we can travel through space.

Herkes yolculuk için hazır mı?

Is everybody ready for the trip?

Ne keyifli bir yolculuk yaptık!

What a pleasant journey we had!

Ben yolculuk ederken zırh giymiyorum.

When I travel, I don't wear armor.

O, Paris'e bir yolculuk yaptı.

He made a journey to Paris.

O, yolculuk için para biriktirdi.

He saved money for the trip.

Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.

The long trip aggravated her injury.

Yolculuk için hazırlıklarını tamamladın mı?

Have you finished your preparations for the trip?

Yolculuk boyunca iyi vakit geçirdim.

I had a good time during the trip.

Hiç uçakla yolculuk ettin mi?

- Have you ever traveled by plane?
- Have you ever travelled by plane?

Paris'e ne zaman yolculuk edeceksiniz?

When will you travel to Paris?

Keyifli bir yolculuk yaptın mı?

Did you have a pleasant trip?

Bu uzun bir yolculuk olacak.

It's going to be a long trip.

Ona iyi bir yolculuk diledim.

I wished him a good journey.

Umarım iyi bir yolculuk geçirirsin.

- I hope you have a good trip.
- Bon voyage!
- Have a nice trip.

O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.

She is busy preparing for the trip.

O bir yolculuk için donanımlıydı.

He was equipped for a trip.

Bu yıl nereye yolculuk ediyorsunuz?

Where are you traveling to this year?

Yolculuk yaklaşık beş saat sürecek.

The trip will take about five hours.

Yolculuk yaklaşık 5 saat sürüyor.

The trip will take approximately five hours.

Kitap okumak yolculuk yapmaya benzer.

Reading a book can be compared to a journey.

Genellikle yalnız mı yolculuk edersin?

Do you usually travel alone?

- Gezi nasıldı?
- Nasıl geçti yolculuk?

How was the trip?

Yolculuk için eşyalarımı toplamak zorundayım.

I've got to pack for the trip.

Yolculuk varış noktasından daha önemlidir.

The journey is more important than the destination.

Yolculuk uzundu ve dinlenmek istiyorum.

The trip was long and I want to rest.

Bir gün Mars'a yolculuk yapabileceğiz.

Someday we will be able to go on a voyage to Mars.

Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.

The voyage to America used to take many weeks.

Kiralık arabamız yolculuk sırasında bozuldu.

Our rented car broke drown during the journey.

New York'a bir yolculuk planlıyoruz.

We are planning a trip to New York.

Sana güzel bir yolculuk diliyorum.

I wish you a good trip.

Bir yolculuk için hazırlıklar yapıyor.

He is making preparations for a trip.

Yolculuk edersen köpeğini bana bırakamazsın.

You can leave your dog with me if you travel.

İyi bir yolculuk geçirdin mi?

Did you have a good trip?

Sadece birinci sınıf yolculuk yapıyorum.

I only travel first class.

Dikkat çekici bir yolculuk oldu.

It's been a remarkable journey.

Önümüzde uzun bir yolculuk var.

We have a long journey ahead of us.

Uzayda yolculuk edebilmeyi istemez miydin?

Don't you wish you could travel in space?

Bu yolculuk sadece zevk içindir.

This trip is purely for pleasure.

Sami eyaletten eyalete yolculuk ediyordu.

Sami traveled from state to state.

Sami birinci sınıf yolculuk ediyordu.

Sami traveled first class.

Sami köpeği ile yolculuk ediyordu.

Sami traveled with his dog.

- Sen genellikle yalnız yolculuk etmez misin?
- Sen genellikle yalnız yolculuk etmiyor musun?

Don't you usually travel alone?

Yani geçmişe bir yolculuk yapmak gerekiyor

so a trip to the past is necessary

Aleksandr Kaleri zamanda yolculuk rekoru kırmıştı

Aleksandr Kaleri broke the travel record in time

Biz zamanda yolculuk yapabiliriz bu sefer

We can travel in time this time

Biz zamanda yolculuk yaparken boyut değiştiriyoruz.

We change size while traveling in time.